Kahraman KVOTHE'nin otobiyografisidir. Üç ciltlik kitabın birinci cildi 736 sayfa.Başlık başlık olan kitap ara vermenize olanak tanıdığı için sıkılmayacaksınız.Yalnız karakter isimlerini takip etmeniz gerek. İlk sayfada yazan isim son sayfada karşınıza çıkabilir. Kvothe aslında yokluktan gelmiş bir zamanların fakir ama gururlu bir delikanlı.Otobiyografisini anlatırken bir hancı kimliğinde saklanmakta.Her ne kadar bilim-kurgu kitap listelerinde yer alsa da tamamen fantastik bir eser. Yazar Patrick Rotffuss kıvırcık saçlı Gandalf gibi göründüğünden midir bilmem ama tam bir fantastik edebiyat anlatıcısı.Akıcı ve tiyatral anlatı,geniş bir hayalgücü...Masal masal içinde. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere kahramanın başlıca amacı rüzgarın adını bulmak ona hükmetmek.İkinci kitap (Bilge Adamın Korkusu) 1142 sayfa imiş.Üçüncüsü henüz basılmadı.Her ne kadar 2016 tarih verilse de, o kitap basılacak da dilimize çevrilecek de... Sessizliğin Müziği kitabını üçüncü cilt sanmayın.Birinci ciltte geçen Auri'nin serüvenini anlatan bir kitap.
“Sizin saçınızın kırmızısı doğuştan, benimki ise kendi kararım” Öncelikle dikkat çekici bir bilgi ile başlayayım. Kitap kapağını Orhan Pamuk bilhassa koydurmuş.Dante Gabriel Rosetti'nin Regina Cordiuam (Queen of Hearts) tablosuna ait kapak resminde elinde menekşe tutan bir kadın görülüyor.Tabi Queen of Hearts bildiğimiz kupa kızıdır. Kitap kapağında yırtık resmi Rosetti portresi yoktur.Roman içindeki olay nedeniyle Orhan Pamuk yırtılmış olarak resmi koydurmuştur. Roman kahramanı Cem Çelik solcu babası tarafından başka kadın için terkedilmiş üniversite sınavlarını kazanınca tıp yerine kuyu ustasının etkisinde kalarak jeoloji mühendisi olmuş bir adamın hikayesidir.Kitap bölüm bölüm. Birinci bölümde kahramanlar ete kemiğe bürünüyor,hepsini kafanda canlandırabiliyorsun.Yalnız aynı tadı diğer bölümlerde alamadım.Karısı,oğlu havada kalıyor özellikle son bölümde Gülcihan Hanım'ın ağzından anlatılanlar kaleminin arkasından at koşturuyormuş gibi bir izlenim veriyor.Oedipus hikayesine, Sührab ve Rüstem'in ilişkisine oldukça geniş yer vermiş.Bir sonraki sayfayı elbette merak ediyorsunuz ama tahmin edilemez sonuçlar da yok. Orhan Pamuk kitapları okumak her zaman bunaltıcı gelmiştir bana.Yalnız bu kitabı hariç.Kısa roman tam Orhan Pamuk'a göreymiş.Diğer kitapları gibi ağdalı bir dili yok. Klasik olan kısım, Orhan Pamuk'un at gözlükleri.Doğu-Batı ikilemini anlatırken Batı hayranlığını acımasızca eleştirirken Araplaşan Türk dünyasını anlatmadı.Oğul öldüren hikayaleri sayfalarca anlatırken oğlunu öldüren padişahlara 1 cümle ile yer vermesi ilginçtir.
Nazi İşgalinde Sovyet Kadınları-Svetlana Aleksiyeviç 2015 Nobel Edebiyat Ödüllü olması nedeniyle kitabına ilgi duyduğum yazardır Aleksiyeviç Edebi anlamda başarılı buluyorum çünkü bir savaş kitabı -üstelik kadınların biyografileri- ne kadar anlatılabilirse o kadar anlatılmış.Sonrasında yazarın yaşamını merak edip incelediğimde bir takım ''siyasileri ''yazıları ile rahatsız ettiğini görüyoruz.==>Aleksandr Lukaşenko(Beyaz Rusya 1994 dönemi başkanı)Hayatının son 10 yılını bu yüzden sürgünde geçirdi. Türkçeye çevrilmiş iki adet kitabı var birisi bizim kitabımız diğer bir kitap bir nükleer felaketin sözlü tarihi.Kitabı siyasi nitelikte değil zaten giriş kısmında belirtiyor.Amacı siyaset tartışmak değil insani değerleri gözler önüne sermek.Özellikle bu kitabında kadınların savaşa katılımı (inadına katılım diyebilirim),savaşa olan farklı bakış açılarını,savaşın kadınlar için ne anlam ifade ettiği... Kısaca cephede savaşmış kadınlara ulaşıp yaptığı röportajların derlemesidir.Keşke benim tarihimdeki kadınları anlatacak kitaplarımız da olsa.Ne de olsa (ister Kurtuluş Savaşı olsun ister eski Türk tarihi olsun) Ruslara taş çıkaracak kadın gerçekliğinin bizde tillahı var.
Dokuz adet gezegen ve kolonileşen insanlar.Büyük bir kast sistemi.İş bulanlar ve bulamayanlar.İş bulamayanlara zaten tiksinilerek bakılıyor.Herhangi bir şeye hakları yokmuş gibi.Giyinmek,barınmak,karnını doyurmak onların hakkı değil. İş bulmak ve belli sınıflara giriş yapmak için de belli koşullar var. Bağlılık yemini gibi.Yemin ederseniz artık o patronun kölesi oluyor sözleşme bitimine dek asla bozamıyorsunuz.(Bozarsanız patronunuzun sizi öldürme hakkı bile var) Bu sitemin bir Quizmaster'ı var. Yani 9 gezegenin yöneticisi. Tabi bu Quizmaster'ı belirlemek Lotari denen bir mühendislik harikasının işi. Nasıl çalıştığı muamma.(tabi sürpriz yok değil)Emekliliği gelmiş Quizmaster yerine yenisi seçilince eski Quizmaster yeni seçileni tahtından indirmek amaçlı bir kiralık katil bulur. Hikaye bunun üzerine kurulu. Philip'in kurduğu dünya distopik denebilir..Yevgeni Zamyati'nin ''BİZ'' adlı kitabı geliyor aklıma. Onda da telepatlar vardı. Sistem karşıtı olanları tespit amaçlı. Hristiyanlık yasak. Büyük bir tüketim toplumu...Hatta düzenin bu kadar çarpıklaşmasındaki en büyük neden AŞIRI TÜKETİM. Tüketim o kadar artmış ki insanlar ellerindeki malları yok etme amaçlı meydanlar oluşturmuşlar. Amaç fazla ürünleri meydanlarda yakmak. Kitabın başında her ne kadar 9 gezegen dense de kaşifler 10. gezegen için umut taşıyor. Bir yandan da öyküden çok uzaklaşmadan 10. gezegenin peşine düşülüyor. Bilim kurguda favorim her zaman Isaac Asimov aslında. Olayı Philip gibi bilimkurguda edebiyat yaparak anlatmaz. Yine de Philip'in okuduğum en güzel kitabıydı diyebilirim.