orhan pamuk'un yeni hayat kitabında meşhur cümlesiç" bir kitap okudum hayatım değişti." şuan tamda duygulardayım.bitirdiğimden beri kendime "özgür müyüm ?" diye soruyorum ama aldığım tek cevap ise sessizlik oldu.gerçekte hangimiz özgürüz ki asıl beni şaşırtan ise kitabın sonlarında içimde yükselen ağlama duygusuydu.aslında "ağlama" tam karşılığı değil ama en yakın idefade bu galiba. bu sanki bir "gerçeğin farkına varmak" gibiydi.bu güzelim yaz günlerinde arkadaşlarmla gezmek, tatile çıkmak ya da sevgilimle vakit geçirmek gibi ders çalışmakltan bin kat daha iyi aktiviteler varken oturmuş ders çalışıorum.çünkü kazanmak zorundayım."zorunluluk" nasılda saçma bir söz.neyse burda sistem eleştirisi yapıcak değilim.ama hayatın her alanında bir zorunluluk bir kısıtlama bir zorlama bir "zorbalık" var.tüm bulara karşı tek yapabileceğim "Zorba gibi olmak" umarım bir gün bende bir başkasının "Zorba" sı olurum. Zorbadan bi alıntıyla bitireyim: "hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm."
beklediğim gibi değildi.neredeyse tüm hikayeler dini içerikliydi.içlerinde sadece ilk hikaye insan ne ile yaşar ı beğendim
serinin bu zamana kadarki açık ara en iyi sona sahip kitabı.son 60 sayfayı nasıl okuduğum ne ara kitap bitti hiçbir şey anlamadım. aslında kitap çok rahat bin küsür sayfa olarak çıkabilirmiş.ve bunun eksikliği bir önceki kitaptaki olaylar sonucu en merak edilen karakter perrin e sadece bir kere dönülmesinde n ve diğer kitaplara kıyasla karakterlerin kendi bölümleri arasındaki zaman atlamalarının bu seride daha önce görülmemiş bir şekilde uzun olmasından çok net anlaşılıyor. kitaptakien heyecanlı povlar her kitapta olduğu gibi başı rand çekmek üzere mat ve perrin indi.aslında son 60 sayfaya kadar hatta 100 sayfaya kadar kitabın yıldızı mat ti bile denebilir.ama son 60 sayfa "kasıp kavurdu" desem yeridir ayrıca serideki önemli karakterlerden kitapta egwene karakterinin olmayışı beni çok mutlu etsede bende bir sonraki kitapta bol bol ona yer verileceği düşüncesini doğurdu.ki bu bölümler hikaye ilerleyişinden dolayı daha diğer povlar kadar yüksek dozda heyecan ve epik sahne bolluğundan çok daha çok george r. r. martin de bol bol görüp alıştığımız entrikalar bulunuyor.ki bunlarda çok iyi kotarılmış olmasına rağmen arka arkaya 100-150 sayfadan sonra sıkmya başlıyor. kitap edisyonundanda bahsetmek gerekirse bir önceki kitap gibi bu kitaptata seriye yakışmayan hatalarla doluydu.özellikle çeviri ve basım hataları bu muazzam kitabın okunmasını önemli ölcüde sekteye uğratmasada çok can sıkıcı oldukları kesin
sayfa sayısı öncellerine göre bariz daha az olmasına rağmen o kitaplardan okunması daha zordu.hele ki ilk kısım diyebileceğimiz ilk 250-300 sayfalık kısım yer yer heyecanlı olmasına rağmen genelde beni hayal kırıklığına uğrattı ama.bu kısım beni ne kadar hayal kırıklığına uğrattıysa son 250 sayfa beni okadar büyüledi. ama söylemeden geçemicem ki bir önceki kitapta(kılıçtan taç) belkide en merakla beklenilen "acaba ne olucak" denilen karakter bu kitapta yok.özellikle ilk kısımda onunla bağlantılı karakterlerin hikayesi uzun uzun anlatılırken bu yokluk çok daha fazla kendini hissettiriyor.bir diğer yokluk ise ilk 200-250 sayfa içinde rand ın olmayışı okurken "acaba kitapta hiç mi yok" diye düşünmeden edemedim. ama bu düşüncelerim yersiz olduğu ortaya çıktı.dediğim gibi ilk yarı ne kadar hayal kırklığı yaratıyorsa ikinci yarı o kadar büyülüyor.özelikkle her sayfası ayrı heyecanla geçen karakterlerin (rand:tek başına yeterli) daha fazla anlatılmasıyla heyecan tavan yapıyor.epik sahneler gene muazzam betimlenmişti.bu kitapla bir kez daha anladım ki robert jordan kadar iyi "epik sahne" betimleyen yazar görmedim.her geçen kitapla birlikte hem doz artıyor hemde alınan zevk ve serinin istisnasız her kitabında olan en heyecanlı kısmın son ana saklanması bu kitapta sekteye mi uğradı düşünceleri ile boğuşurken gene büyük usta beni yanıltmadı ve son darbeyi indirip bir dahaki kitap için insanın içinde oluşan okuma isteğine yeni bir sebep daha verdi. elimde 9. kitap olan "kışın yüreği" var ama onu her nekadar çok okumayı istesemde elimde 10 .kitap olmadığından okuyup okumama arasında kararsız kaldım ama dayanam başlarım gibi
kısım 1 den daha heyecanlı ve daha çok olay oldu.kılıçların fırtınası düzeyinde değil ama serinin en kötü kitabıda sayılmaz.ortalama bir kitaptı.dany bölümleri birazda olsa sıkıcılıktan kurtuldu.jon bölmlerinin heyecanı arttı.ilk kısımda olmayan bir kaç pov eklendi ve bu bölümler gayet iyiydi. kısaca beklediğimi pek alamadım ama gene bu kitabın kötü olduğunu değil beim çok yüksek beklenti içimde olduğu gösterir.çok heyecanlı bir şekilde bitti ve ortada daha 6.kitap yok.bizi uzun bi bekleyiş bekliyor.
2000 sayfa zaman çarkı macerası ve 4.kitabı okumamın üzerinden baya geçmiş olması hikayeye girmemi biraz geciktirdi. öncelikle çeviri berbat.aynı serinin 4 kitabını çeviren çevirmen(!) niyeyse bu kitapta öz türkçe kelimeler kullanmaya karar vermiş.hem akıcılığı bozan hemde cümle ahengini bozan çok gereksiz biseydi bana göre.bilmediğim kelimelerin anlamlarına baktığımda kelimelerin hem akıcılığı hemde cümle ahengini bozmayacak eş anlamlı kelimerin olduğunu gördüm.zaten kitabın isminden nasıl bir çeviri ile karşılanıcağı anlaşılıkyor. hikayeye gelicek olursak.jon un bölümünden çıkıp tyrıon a ondan dany e sonra tekrar jon a arada bran e filan derken.en sevilen karakterlerin art arda gelmesi ilk kısmın en iyi tarafı.ilk kısımda pek şaşılacak wtf diyecek bişey olmadı.hepsi tahminn edilebilrdi.bakalım ikinci kısımdan ümitliyim.
büyük usta (huzur içinde yatsın) yine mükemmel bir kitap çıkarmış.belkide serinin bu zamana kadar ki en epik kitabı.ama içinde öyle bir yer var ki(200-350 syf arası) geçmek bilmiyor.yapılan yorumlarda bir çok kişinin kitabı ortalarda bıraktığını duymuştum.ama ihtimal vermemiştim yarıda bıraktıracak kadar kötü olacağına nitekim kitapkötüdeğil aksine muazzam ama aradaki o kısma sabretmek lazım.çünkügeri kalanı mükemmel. aslında kitap ilk başlarda sakin başlayıp sonra bize 150 sayfa aralıksız eipk sahnelere boğunca ardından gelen yavan ksımlar daha çok can sıktı.serinin tüm kitaplarında olan kadın-erkek ilişkileriyle ilgili cümeler serideki sevdiğim kadın karakterlerin kezbana bağlamasıyla felakete döndü.karşıma burda bile kezban çıkması beni korkutmadı değil. kezbanlıklara ufak bir iki örnek vereyim spoiler olmayacak şekilde.çok önemlibir öyleki o görevin mutlaka başarıyla sağlanması gerek.o görev sırasında 150 sayfa boyunca neredeyse görevi ununutup erkekler hakkında içinde "kulak yumruklamak" "popo çimdiklemek" minvalindeki cümlelerin sıklığı gerçekten insanı canından bezdiriyor. ama kitapla ilgili yapılabilecek tek eleştiri bu.buda kitabın geri kalan kısmının güzelliğini pek düşürmüyor. siparişler gelmediği için seriye ara vermek zorundayım.ama kitapbir çok karakter için çok heyecanlı bir yerde bitti.ilknokta işini düzgün yaparda inşallah haftaya tekrar başlarım seriye....