Kitap yurtdışında "parmakla gösterilen" ateizm savunularından biri. Çevrilmiş olması büyük şans. Tanrı'nın varlığının geleneksel argümanlarını eleştirip Ateizm lehine argümanlara da kısmi bir giriş yapmış. Benim aşina olduğum eleştiri yöntemlerini kullanmak yerine metafiziğin terminolojisini kullanmış. Bu yönüyle "Mümkün dünyalar, zorunlu varlık" vb. temel Metafizik terimlerine de bir giriş teşkil etmiş. Don Cupitt'in "realist olmayan din" anlayışına (Tanrı'nın var olmadığını düşünerek dini anlayışı koruyan bir ateist din anlayışı!) ve "Deflasyonist argümana" (tanrının varlığı sorusunun anlamsız olduğuna ulaşan argüman) yer vermesiyle hoş bir okuma. Ama temel düzeyde bir felsefe bilgisi gerektirdiğine inanıyorum.
Kesinlikle Türkçe'ye çevrilmiş en iyi din felsefesine giriş kitabı. Elbette söz konusu tartışmalar fazla derinlemesine incelenmemiş ama bir giriş kitabından da bunu beklememiz gerekirdi. Türkçe basılmış din felsefesi kitaplarında değinildiğini görmediğim "Divine Hiddenness" argümanına, "Cehennem Problemi"ne girmesiyle ve içerdiği "Tanrı'nın önbilgisini insanın özgürlüğüyle uzlaştırma çabaları" tartışmasıyla kesinlikle din felsefesi seven bir insanın baş ucu eserlerinden biri olmalı.
Aslında bir felsefe kitabında bu tarzda isim görmeyi sevmiyorum. Ama haklarını vermem gereken bir yer var, röportajlar gerçekten çok iyi ve seçilen isimler kesinlikle hedefe yönelik. Şahsen sıkıcı bulduğum makaleler de oldu ama bunun sebebi makalelerin niteliklerinden ziyade benim söz konusu alanlara ilgim olmaması. Mesela dil felsefesi... Öte yandan Don Cupitt, Richard Swinburne, ve John Searle'ün makalelerini çok beğendim. Felsefeyle ilgili kolay anlaşılır bir kitap arayanlara önerebilirim, ayrıntı isteyenler ise aradıklarını bulamayacaklar.
Bir ateist olarak Dawkins'in tavrından hazetmeyen azınlıktanım. Ama antropoloji ve felsefe konusunda bilgili bir doçentin yazdığı "eleştirinin" çok daha seviyeli olmasını beklerdim. İçerdiği bilgi yanlışları bir yana (Örneğin Einstein'ın belirsizlik ilkesinin destekçilerinden biri olduğunu söylemiş. Halbuki Einstein kuantum mekaniğinin gelişmesine katkılarda bulunsa da bu yeni fiziğin sonuçlarından hiç hoşnut değildi. Tanrı zar atmaz demişti belirsizlikler karşısında.) kesinlikle felsefi eleştirinin gerektirdiği üsluba da sahip değil. "Ateist misyonerliği yapan bir insanın" psikolojisini kendince çözümlemeye başlamış ve bir nevi Dawkins'in dindarları değerlendirirken yaptığı hataya kendisi ateistleri değerlendirirken düşmüş. Üstelik evrimsel açıdan "cinsiyet ayrışmasını" açıklayan mekanizmaları yazmasını "zımni olarak" Dawkins'in kadın - erkek eşitsizliğini savunması olarak yorumlamış ki akıllara zarar. (Söz konusu durum erkeklerin üreme konusunda daha rekabetçi olduğunu, çünkü kadının aksine üreme sırasında hamilelik gibi bir sürece sahip olmadıkları için onların üremeyle kazanacakları daha fazla şey olduğunu söyleyen çıkarımdır. Bu yüzden kadınlar genellikle daha sadıktır, erkekler ise terk etmeye daha meyillidir.) Akademik bir eleştiri duymak isteyenler yanlış yerdeler. Sanıyorum ki Aliye Çınar'ın en "zayıf halkası" bu kitap olmuş.