Hani bazı kitaplar vardır. kapağı çeker, ismi hoşunuza gider. Yoldan geçerken alıverir çantanıza koyarsınız. Eve getirip kitaplığınıza koyar unutursunuz. Sonra o kitap beni okuu diye bağırmaya başlar alır önyargıyla başlar, beyninize inen balyoz darbeleriyle kitabın bittiğinin farkına varmazsınız ya işte öyle bir kitap. Bitme bitme, kediye noldu, katmergüle ne oldu ??? öncelikle teknik açıdan mükemmel, benim sevdiğim tarzda senli benli lafı gediğine koyan bir anlatım. Klasik romanın tersine ban ban yüzüne bağıran acı gerçekler, gerçek hayatlar. Çıldırışlar... Kimesizliktan çıldırmak, yapmam denileni yapabilecek kadar aklını oynatmak. O kadar sıcak ki. Çok satanlar listesinde o kadar abuk bubuk kitaplar varken bu kitabın safdışı kalması beni çok üzdü. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen orhan pamuk falan cebinden çıkarır 5e böler. çok etkilendim, sinirlendim, birolun ümüğünü sıkasım geldi. Okursanız hayata farklı bir pencereden bakacaksınız
domuz napolyona stalin demişler ama bu bildiğin ismini vermek istemediğim bi zaat
Kitaba başlamadan önce hakkında biraz araştırma yaptım. Bu da bende önyargılar yarattı. 1. Dünya savaşı ve kurtuluş savası sırasında tek hedefi sevdiği kızla evlenmek olan sıradan bir rum köylüsünün yaşadıklarını anlatmakta. Rumlara karşı türk cephesinde, türklere karşı rum cephesinde savaşan, hürriyet uğruna kullanıldıklarını sonradan farkeden bir insanın öyküsü.İki tarafta birbirine çektirmiş.
50. sayfa, 60. sayfada sıkılıp yarım bırakırsanız hayatınızın en büyük hatalarından birini yapmış olursunuz. Mükemmel ötesi bir kitabı bitirdikten sonra kendinizi boşluğa düşmüş gibi hissedeceksiniz. o kadar olayların içine çekiyor ki.. Bu kitabı okumayan insan bana göre ölü bir insandır. vıcık ve salaş bir aşk romanı değil. yakın tarihe dair olayları araştırmanıza sebep oluyor, mükemmel vakit geçirmemin yanı sıra öğrendiklerim de cabası.