Dickens'ın 54 Blm 866 Sh lık İletişim yayınlarından Murat Belge çevirisi ile yayınlananiçerisinde Amerika kıtası geçen iki romanından biri. Romanın sonunda 10 Sh lık G K Chesterton adlı Dickens araştırmacısı bir yazarın Martin Chuzzlewit le ilgili ilginç bir yazısı mevcut. Ben buradaki Chuzzlewit adlı romanda diğer eserlerine göre tempo düşüklüğü durağanlığı konusundaki eleştirisine bir Dickens okumayı sever olarak katılıyor ve çeviriyi yapan Murat Belge'nın de bu konuda katkısı olduğuna inanıyorum.. Ama yinede nefis tiplemeler betimlemeler var zaman zaman da oldukça gerilimin yükseldiği oluyor. Mr Pecksniff, Mark Tapley. Tom Pinch, yaşlı ve genç Martin Chuzzlewit'ler. Jonas Chuzzlewit unutulmaz roman tiplemeleri.ve sonuçta konu bir Dickens romanı olunca yinede nefis demekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin edebiyat eleştirmenlerince tüm yaşamı boyunca yazmış olduğu en büyük beş eserinden biri olarak kabul edilen. Delikanlıyı yazar 1875 yılında yayınlamıştır. Dostoyevski her eserinde olduğu gibi bu uzunca romanında da insanın ruh yapısını yine detaylı olarak işlemiş. İnsanın zaaflarını zayıflıklarını ön yargılarını sevgiyi kuşkuyu kuşaklar arası çatışmaları v.s olağan üstü işlemiş Delikanlı İletişim yayınlarının kalitesi ve Ruşça aslından çevirilerde en beğendiğim isim olan Ergin Altay çevirisi ile birleşince Delikanlı benim en severek okuduğum Dostoyevski romanlarından biri oldu. İnsanın hafızalarında kalan roman kahramanları vardır benim için şimdiden Dolgorukiy ve Versilov bunların arasına girdi. .
Necati Cumalı ( 1921 - 2001 ) roman ve oyun yazarı olan Cumalı aynı zamanda şairdir. 1921 yılında o dönem Rumeli Vilayetinin içerisinde olan Manastır'a bağlı Florina'da doğdu 1923 yılında ailesiyle birlikte nüfus mübadelesi kapsamında Türkiye'ye göç edip İzmir'in Urla ilçesine yerleşti. Cumalı Viran Dağlar romanını 1994 yılında yazdı ve bu romanı ile Orhan Kemal roman ödülü, Yunus Nadi ödülü ve Ömer Asım Aksoy ödülünü kazandı. Roman yazarın doğduğu topraklar olan Makedonya çevresinde geçiyor. Romanın baş Kişisi Zülfikar Bey zengin ve nüfuzlu bir kişi olup aynı zamanda Cumalı'nın akrabasıdır. Harika bir roman Osmanlı'nın dağılma sürecini o yeteneksiz yöneticiler ( hatta yeteneksiz demek hafif kalır aptal da denilebilir ) sayesinde Balkanlar'ın nasıl göz göre göre elden çıkmasını çok güzel gözler önüne seriyor. Bu kadar olumsuzluklar içinde Zülfikar Bey yurt severliği ve idealiyle gerçekten ışıltı saçıyor. Roman bana tarih tekerrürdür deyiminin ne kadar doğru olduğunu anımsattı. O dönemde Rumeli vilayeti bir çok etnik kökeni bir arada barındırıyor.Ufak tefek arada başlayan olaylar. Osmanlı Zaptiyesinin müdahale etmeyişi, Şehirde tartışmalarda hemen Türk'leri gözaltına almaları buna ses çıkaran kitleleri o zamanın İkdam, Tanin Yeni Asır gibi gazeteler bugünkü gibi hainler biz hep kardeşiz et tırnağız kan mı aksın istiyorsunuz gibi başlıklar atıyorlar.olayları toz pembe gösteriyorlar Bir sürü tavizler veriliyor tavizlerin sonu gelmiyor ve Balkan'lar elden çıkıyor. Bu roman bence okullarda okutulmalı çok severek okudum. Aynı zamanda da ülkeyi yöneten kişilerin değil ülke bakkal dükkanı yönetmelerinin bile imkansız olduğunu bu üzülerek gördüm...
Marquez'in içerisinde altı öyküsü( bunlardan ikisi çocuklar için masal ) bulunan 152 Sh lık kısa kitabı Kitap diğer Marquez kitaplarına göre oldukça sıkıcı geldi bana. bir önceki okuduğum Hanım Ananın Cenaze Töreni adlı öykü kitabıda hayal kırıklığı yaratmıştı bende. Bir çok kitabının okuduğum yazarın bana göre sıkıcılıkta Hanım Ananın Cenaze Töreni ve Yaprak Fırtınası at yarışı değimi ile at başı gider. Marquez'i tanımak ilk okumak isteyenlere romanlarını tercih etmelerini naçizane tavsiye ederim..
2010 yiılı Nobel ödül sahibi Latin Amerikan edebiyatının ünlü yazarının 550 Sh lık nefis bir romanı. Roman 1930 yılından 1941 yılına kadar Dominik Cumhuriyetini demir yumrukla yöneten Rafael Leonidas Trujillo Molina geri dönüşlerle son gününü anlatıyor. Kurgu ve tarhi gerçekler nefis bir araya getirilmiş. Bir insanın nasıl güç sarhoşluğu denen olguya nasıl nasıl paranoya ruh durumuna girdiği harika bir şekilde işlenmiş. Uzun süre iktdarda kalan her kişinin sonunda önceleri faydalı olsada sonunda kendini nasıl ulaşılamaz her yaptığının doğru kendine ses çıkaranlara nasıl diş bilediğini onları vatan haini olarak algıladığını bunun kaçınılmaz olduğunu Llosa harika gözler önüne sermiş. Bir Latin edebiyat sever olarak Llosa'yı her zaman ayrı bir yere koymuşumdur. Teke Şenliği yazarın en severek okuduğum kitaplarından bir olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Jack London'un Yol adlı kitabı gibi bu eseride kendi yaşadıkları ve öz geçmişi yazar tarafından okuyucuya sunuluyor. Bu eserinde London alkölle olan bağlarını ve zor yaşam koşullarını ve yükselişini aktarıyor. Güzeldi London severler yazarın yaşamını merak edenler severek okuyabilirler..
Orhan Pamuk 1952 İstanbul doğumlu 2006 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanan ilk Türk yazar. Kar adlı romanı 2002 yılında yayımlayan yazar kitabını kendi sözleriyle " ilk ve son siyasi romanım " diye nitelendiriyor. Yine yazar romandaki son sözünde özetle şöyle yazmış. 1979 yılında İran Şahının devrilmesi ve Ayetullah Humeyni'nin iktidara gelmesinden sonra dünyada " Siyasal İslam " diye bilinen hareketin Türkiye'de de güçlenmesini bir romanda hikaye etmek istedim. Aslında yıllardır hep düşündüğüm gibi Türkiye'deki bütün siyasal hareketler Türk milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği,zayıflamakta olan sol hareketler, laik askerler genel olarak siyasal dünyanın tuhaflığı hakkında bir şeyler yazmak istiyordum. Hikayeyi kaba hatlarıyla yıllarca kafamda kurarak geliştirdim. Aşırı kar yağışı yüzünden Türkiye'nin geri kalanından kopan bir kasaba hayal ediyordum. Bu küçük ücra yeri Türkiye'nin bir çeşit siyasi minyatürü haline getirecektim. Hikayemin ilerlemesi hayal gücümün çalışması için böyle bir yere gidip otel odasında olsa biraz yaşamam gerektiğine karar verdim. Daha sonra çok zorlanmadan neredeyse kalemimin ucuna geldiği gibi üç yıldan kısa bir sürede yazdım Kar New York Times Book Review tarafından 2004 yılının en iyi on kitabından biri seçildi. Roman Kerim Alakuşoğlu edebiyat dünyasında kullandığı adı ile Ka 42 yaşında ve 12 yıldır Almanya'da siyasi sürgün bir şairdir. yazar Şairin Kars ilinde geçirdiği üç günün çevresinde yakın tarihimize özellikle 1980 darbe ve sonrasına atıf ve tespitlerde bulunuyor. Harika bir çalışmaydı. Çok beğenerek okudum.Orhan Pamuk romanda aşk, gerilim, psikoloji, felsefe, gerçek ve kurguyu mükemmel ve tam dozajında kullanmış ve gerek yurt içinden gerekse yurt dışından aldığı övgüleri sonuna kadar hak etmiş...