Soljenitsin’in Kreçetovka İstasyonunda Bir Olay ve Matriyona’nın Evi adlı 2 hikayeden oluşan kitabından hemen sonra okuduğum 2. Kitabı. Kısa bir kitap 156 Sh. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere İvan Denisoviç adlı Sibirya’da ceza çeken bir mahkumun bir günü anlatılıyor. İvan Denisoviç Şuhov. Diğer adıyla Ş-534 10 yıllık cezasının 8 yılının cezasını çekerken cezaevindeki sıradan bir günü o kadar güzel kaleme alınmış ki yazar, ortam yan karekterler nefis ötesi. Ben çok severek okudum. Hatta zaman zaman roman yazma sanatı Rus ve 18-19-20 Yy yazarlarıının üstünde yükselmiş diye düşünürüm. Bazen Ülkemizde o kadar kitap yayınlanır da yazarın Gulag Takım Adaları neden yayınlanmaz. İş Kültür, YKY, İletişim ve Can yayınlarına çok yakışır bir kitap olur diye çok düşündüğüm olmuştur. Kitabı okumamış olanlara çok öneririm. Sadece baş karakter Ş-534 yani İvan Denisoviç Şuhov için bile okumaya değer bir kitap…
Soşjenitsin’in 126 sayfalık muhteşem eseri. Kitap 2 kısacık hikaye. Nefis tiplemeler. İlk hikayede Teğmen Vasya Zotov ama özelikle 2. Hikayedeki Matriyona olağanüstüydü Çok severek okudum. Yapacağım tek yorum alın ve okuyun. Özellikle Matriyona’ya bayılacakdınız…
1955 Kenya doğumlu ve Hint asıllı olan yazar, İngiltere’de Siyasal Bilimler ve Din alanında eğitim görüp uzmanlığını ise karşılaştırmalı din tarihi üzerine yapmıştır. Halen İsviçre Cenevre üniversitesinde ders vermektedir. Kitap adı bilinmeyen Dini unutmuş, refah ve barış içinde yaşayan bir ülkede geçer. Halkınındaki huzurluğu gören kral, bunlara bir din verim der ve Budist, Hindu, Müslüman, Hristiyan, Musevi ve Ateist uzmanları getirtip yarıştırır özet olarak. Konu aslında çok güzel seçilmiş ve kurgulanmış ama bazı özellikle Budizm ve Hiduizm bölümlerinde zorlandım. Akademiyenlik ve konuya hakimiyet ayrı yazarlık ayrı diye de okurken düşünmedim değil. Ama yine de Teolojiye meraklı olanların ilgisini çekeceğine inanıyorum…
Frank Werfel’in 710 sh lık bir anı roman şeklinde yazdığı çok güzel ama bir o kadar da hüzünlendirici romanı. Çok beğenerek okudum. Kısaca Ermeni toplu ve zorunlu göçünü ve bu göçün merkezinde Bagratyan ailesini ve 2. Kuşak Gabriel Bagratyan’ı merkeze alıyor. Ne kadar objektif yazılmış bilemiyorum. Ne kadar zorunluydu başka çözüm yolu bulunamazmıydı acaba diye hep düşünmüşümdür. Çeşitli kitaplarda da okuduğum kadarıyla biraz acımasız davranılmış suçlu suçsuz ayrımı yapılmamış. Ben çok tavsiye ederim okumanızı, seveceğinize inanıyorum özellikle yakın tarihe meraklı olanlar yer yer hüzünlensede beğeneceklerine inanıyorum….
Shantaram (Sakin adam veya Tanrının sukünet bahşettiği anlamında ) 15 Kitap 91 Blm 805 Sh devam kitabı. Macera tam hız devam ediyor. Bolca aksiyon, aşk, entrika, sadakat, ihanet vs dolu bir roman. Ben sıkılmadan okudum. Bombay’ı sokak sokak gezdim mekanlarda oturdum adeta. Betimlemeler çok iyiydi. Çok iyi bir kalemi var yazarın. Güzel vakit geçirmek isteyen, aksiyon romanlarına meraklılarına ve Hint kültürüne meraklı olanların sıkılmadan okuyacakları bir ikileme….
1952 Avustralya doğumlu yazar Gregory David Roberts’in 5 kısım 42 Blm 852 Sh lık uzun yarı anı yarı kurgu romanı. Yazar Gençliğinde Avustralya’da silahlı soygun, uyuşturucu, gasp gibi suçlardan hapise girip çıkmış ve sonun da hapisten kaçıp Hindistan’a kaçmış. Roman’da tam burada Hindistan Bombay da geçiyor. Yazar romanda ki adıyla Lindsey Hintlilerin Linbaba dedikleri yazar, Bombay mafyasına bir şekilde bulaşıyor ve yarı anılarıyla sürükleyici bir roman ortaya çıkıyor. Ben kitap tanıtımlarından önce Henri Charierre’nin Çok sevdiğim kitabı Kelebek gibi tamamen anı-roman gibi sandıysamda aşırı kurgu olduğunu okudukça anladım. Roman oldukça akıcı, müthiş karakterler var ve yazar Bombay’ın o karmaşasını oldukça sinematik bir dille kaleme almış. Resmen Bombay’ın sokaklarında dolaşıp mekanların da oturuyorsunuz. Karakterlerden rehber Parubu, mafya lideri Abdül Kadir Han, Abdullah Taheri’ Karla Saararnen ve daha bir çok karakter çok akılda kalıcı. Ben severek okudum ve yer yer bayağı eğlendim. Özellikle Parabu’nun köyündeki olaylar Kano adlı ayının bakıcılarıyla birlikte hapse atılma hikayeleri sesli güldürdü beni. Okumanızı tavsiye edeceğim kitaplardan. Kalınlığı gözünüzü korkutmasın. İçinde Aşktan ihanete, gerilimden mizaha, maceraya bir çok olay barındırdığı için olabileceği kadar akıcı bir roman. Eleştirdiğim tek konu Artemis Yayınları oldukça küçük puntoyla yayınlamış romanı….
Marc Levy’nin okuduğum İlk Gün adlı kitabın devamı İlk Gece… İlk Günde adlı ikilemenin ilk kitabım da yorum yapmıştım. Vakit geçirmek için güzel. Hani denir ya, bazı kitaplar çok akıcıdır fakat bitirip kitaplığa kaldırdıktan bir kaç hafta sonra aklınız da hiç bir anekdot kalmaz, benim için öyleydi. Ama sıkılmadan okudum. Oldukça akıcıydı. Walter oldukça matrak bir karekterdi. Sanırım bir o kalacak aklımda. Güzel vakit geçirmeniz için tavsiye ederim…