serhanuresin, 437 adet değerlendirme yapmış.  (4/63)
Cennet Mahkumu (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #3)
Cennet Mahkumu (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #3)

10

Mükemmel Serinin 3. Kitabı olan Cennet Mahkumu serinin 306 Sayfalık en kısa kitabı. Bende 4. Kitaba bir hazırlık, bağlantı ve köprü olarak kurgulandığı hissi yarattı. Ama çok beğenerek okudum serinin diğer kitapları gibi. İlk kitaptaki unutulmaz eski dostalar Meleğin Oyununda konu mankeni gibiydiler. Burda tekrar karşılaşıyoruz Müthiş karakter Fermin Romero de Torres esprili konuşmalarını dürüstlük ve bilgeliğini çok özlemişim. Bu kitapta daha iyi tanıyoruz hapis günlerini başına gelenleri vs. Baba Sempere ve anlatıcı olan oğlu Daniel Sempere’yi, Sempere ve oğlulları kitapevini çok özlemişim. O yüzden okurken Sabahattin Ali’nin artık özlü söz olmuş “ Zaten Yalnızlığımın sebebi, kitaplardaki kahramanları, semtimde bulamayışım değil miydi “ sözleri geldi aklıma birden…..

Meleğin Oyunu (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #2)
Meleğin Oyunu (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #2)

10

Carlos Ruiz ZafonUnutulmuş Kitaplar Mezarlığı serisinin 2. Kitabı olan Meleğin Oyunununda yine harika yaratmış. Yazarı serinin ilk kitabı olan Rüzgarın Gölgesinde tanıtmaya çalışmış ve aşırı beğendiğimi belirtmiştim. Meleğin Oyununa başladığımda, özellikle ilk sayfalarında acaba abarttım mı diye düşündüm. İlk kitaptaki karekterlerin adları değişmiş, konu aynı gibi gelirken, birden yazar başka bir labirentin bambaşka konuların içerisine sokuyor okuru. Bu yıl en beğenerek okuduğum kitap serisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İlk kitaptaki karekterler yer yer sürprizlerle yer alırken, yine müthiş karakterler var. Başta ana karakter David Martin olmak üzere Isabella müthişti. Serinin 3. Kitabı Cennet Mahkumunu başlayacam hemen. Çok tavsiye edeceğim bir seri. Not olarak 3. Ve 4. Kitap Kırmızı Kedi yayınlarından çıkmış. Kitabın tanıtımında özet olarak bu seriyi oluşturan kitaplar, her biri bağımsız ve kendine özgü hikayeler oluşturduğu halde anlatımsal ve tematik köprüler oluşturan karakterler hikaye örgüleri aracılığı ile birbirine bağlanır. Yani sırayla veya sırasız okunabilir….

Rüzgarın Gölgesi (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #1)
Rüzgarın Gölgesi (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #1)

10

Carlos Ruiz Zafon ( 1964-2020 ) İspanyol edebiyatının erken yaşta vefat eden eserleri 45 ülkede yayınlanan yeni dönemin başarılı yazarlarından. Rüzgarın Gölgesi aslında 4 kitaptan oluşan Unutulmuş Kitaplar Mezarlık serisinin 525 Sh lık ilk kitabı, lansmanı İspanya’da Don Quijote’den sonra en çok okunan eser olarak yapılmış. Çok beğenerek okudum. Bu yılın ötesinde tüm zamanlarda okuduğum en güzel ve akıcı kitaplar arasında yerini aldığını söyleyebilirim. Yazar sizi İspanya’nın iç savaş yıllarında bir labirentin bir sarmalın içinde sürüklüyor. O yılların İspanya’sı daha doğrusu Barselona inanılmaz güzel betimlenmiş. Mükemmel karakterler var hepsi birbirinden akılda kalıcı ve özlenecek türden, başta anlatıcı Daniel Sempere, baş kahramanlardan Fermin Romero de Torres ve Nuria Monfort benim özleyeceğim karakterler. Her ne kadar tavsiye ile kitap okunmayacağına inansamda, bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Aşk, iyilik, kötülük, kin ve nefret, macera, gerilim hepsi var. Tempo hiç düşmüyor. Ben kitabı kısa bir sürede bitirince yazarın erken yaşta yaşama veda ermesine oldukça üzüldüm ve serinin devam kitaplarına başlamak için sabırsızlanıyorum şimdiden….

Ölüler Diyarı
Ölüler Diyarı

7

Grange’den yine gerilim dozu yüksek, heyecanlı ve temposu düşmeyen bir seri katil romanı. Bir çok hayranı ve takipçisi bulunan ünlğ Fransız polisiye roman yazarı Grange her yeni çıkan romanında övgü aldığı kadar, kendini yenileyemediği tekrara düştüğü konusunda okurlar oldukça fazla eleştiride alır. Ben yazarı severek okurum ve her çıkan kitabını alır ve okurum. Ölüler Diyarını da severek ve sıkılmadan okudum. Cinayet Büro Amiri Stephane Corso oldukça sıkı bir karakter. Sürprizler, karakterler ve olayların geçtiği mekan ve şehirlerin betimlemelerini her romanında olduğu gibi bu romanında da oldukça beğendim. Güzel bir zaman geçirmek ve beyin jimlastiği için ideal bir kitap. Polisiye meraklıları zaten takip ediyordur, bu türü denemek isteyenler yazarı rahatlıkla takip edebilirle….

Altın Gözlük
Altın Gözlük

7

Giorgio Bassanı ( 1916-2000 ) İtalya’da bir çok edebiyat ödülü kazanmış yazar ve yayımcı. Yahudi kökenli olduğu için, kitaplarında ana tema olarak Ferara’da ki Yahudi toplumunun yaşamını ele alır. Roman savaşın hemen sonrası 1919 yılında Venedik’ten Ferara’ya gelen Doktor Athos Fadigati’nin hikayesi bir Doktoru iyi tanıyan anlatıcı tarafından okuyucuya aktarılıyor. Çok beğenerek okudum kısacık 91 Sh lık yer yer hüzünlü sıcacık bir hikayeydi. Yayımcı en beğendiğim yayınevlerinden olan YKY olunca tereddüt etmeden almıştım. Kitabı bitirince hemen yazarın yine YKY den çıkan Finzi-Contilerin Bahçesi adlı kitabını aldım. Okumanızı tavsiye ederim….

Dün
Dün

7

Agota Kristof 1935 doğumlu Macaristan asıllı İsviçre’li yazar. Kocası Macaristan’da ki Sovyet karşıtı yapılanmada faal olarak bulunduğu için, eşi ve 4 aylık çocuğu ile İsviçre’ye kaçmıştır. 1970 yıllarında ufak tefek tiyatro oyunları yazmaya başlamış 1986 yılında yazdığı Büyük Defter üçlemesiyle ün kazanmıştır. Adı bilinmeyen bir ülkenin yine adı bilinmeyen köyünde, hayat kadını, hırsız ve dilenci olan annesiyle bir arasa yaşayan ilkokul öğrencisi Tobias yaşadığı bir olumsuzluk yüzünden ülkesinden kaçar ve başka bir ülkede Sandor Lester adıyla yeni bir yaşam kurar. Agota Kristof’la ilk kez bu kitabınla tanıştım. Çok beğenerek okudum. Başka bir ülkede yabancı olarak yaşamayı, çevreyi, ortamı ve unutulmayan aşkı çok güzel yazmış. 81 Sh lık bir kitap olması kitabı bitirdiğim zaman keşke daha uzun olsaydı dedirtti. Sonuç olarak yazarın yine bu kitap gibi YKY yayınlarından çıkan ve tek kitapta toplanan Büyük Defter-Kanıt-Üçüncü Yalan üçlemesini alıp okuyacağım. Okumanızı öneririm….

Paralı Asker
Paralı Asker

2

Georges Perec ( 1936-1982 ) Paris doğumlu Sosyolog ve Edebiyatçı. Edebiyat dünyası tarafından çok methedilen bir yazar olan Perec’in özellikle Condontiere ( Paralı Asker ) özellikle çok ayrı bir yere konuyor. Bende bu yüzden almıştım. Epeydir kütüphane duran kitabı nihayet okudum. Kitabın başına bir sürü olay gelmiş. Kaybolmuş, epey aranmış sonunda bulunmuş yazarın ölümünden sonra yayınlanmış. Yazar gençliğinde yayınevlerine götürdüğünde yayıncılar yüzüne bakmamış, sıkıcı hatta çok kötü bulmuşlar. Perec bunun üzerine “ Condontiere gellince onu okuyanında kafasına sıçayım “ diye tepkisini dile getiriryor. ( Kitabın 24 Sh lık oldukça uzun ön sözünde okuyabilirsiniz ) Ben inanılmaz sıkıldım okurken. Kısa bir kitap olmasa kesin yarım bırakırdım. Gerçi Edebiyat eleştirmenleri yere göğe koyamamalarından ötürü ikilemde kaldım. Belki ilerde bir kez daha okumaya çalışırım daha doğrusu cesaret ederim….