mucdem, 1715 adet değerlendirme yapmış.  (35/245)
Gümüş Alevler Sarayı
Gümüş Alevler Sarayı

10

Dikenler ve Güller Sarayı serisinin dördüncü kitabı en çok merak ettiğim ikilinin - Nesta Archeron ile Cassian’ın- hikayesi sonunda ellerimde.. Kendi iradeleri dışında Kazan’a atılan Nesta ile Elain, yeni hayatlarına ulu peri olarak adapte olmaya çalışırken gerçekleşen savaşın verdiği yıkım da üstüne eklenince farklı şekilde kendileriyle ve yaşadıklarıyla başa çıkmaya çalışıyorlar. Ve bu süreçte kendini tamamen dağıtan, adeta nefretle yoğrulan Nesta, kibirli, her şeye öfke, kin kusan bir pislik gibi davranmayı ve sevilmeyi kesinlikle haketmediği düşünceleri arasında karanlığa adım adım yaklaşırken Gece Sarıyı ailesinin uzattığı el içindeki karanlıkla yüzleşmesi ve sevmeyi öğrenmesi için başlangıç oluyor. İlk başlarda Nesta’yı sevmemek için bir çok sebep sayılabilir, ama kitap ilerledikçe Nesta’yı anlıyoruz hem de gösterdiği gelişimi okurken hayran bırakıyor kendine. Nesta’nın gösterdiği gelişimi adım adım okuyoruz ve bu süreçte Cassian bir an olsun onu yalnız bırakmıyor. Nesta, edindiği yeni arkadaşlar Gwyn ve Emerie ile birlikte yeni bir yola giriyor. Gece Sarayı ailesinden de çok sık olmasa da haberler alıyoruz. Ve ben açıkçası Azriel’in de kitabı çıksın istiyorum. Umarım yazarımız Azriel için de bir güzellik yapar. ********** “Bir kitaptayız.” Gwyn’in parmakları onunkine kaydı, sıkıca tuttu. Nesta başını kaldırdı ve onu Emerie’nin boş elini tutarken buldu. Gwyn tekrar gülümsedi, gözleri parlaktı. “Hikayelerimiz anlatmaya değer.”

Yaralasar 3
Yaralasar 3

10

Acil dördüncü kitaba ihtiyaç var!!! Bu nasıl bir kitaptı. Kitabı anlatmaya, hissettirdiklerini anlatmaya kelimeler yetmez. Her bir karakterin dışarıya yansıtmadığı ayrı bir derinliği var. Damgacının kimliği açığa çıkmış ve en sevdiği yarasasını da alarak ortadan kaybolmuştur. Diğer yarasalar ise, aldıkları hasarla tek başına farklı şekilde savaşmak için dağılıyorlar. Yankı’nın sahalara dönmesiyle ekibi toplamak da Yankı’ya düşüyor. Yankı kendisini anlatırken hep “Yaralayıp – Saran” olarak tarif ediyor; aynı zamanda arkadaşlarını bir arada tutan onların aile olmasını sağlayan kişinin de Yankı olduğunu bu kitapta çok net anladım. Aylarca işkence gören Yankı’nın o cehennemden kurtulmak için çırpınması ve bu duruma düşmesine neden olanlardan intikam almak için hedefine odaklanması sürecinde soluksuz okudum. Ve yine bomba bir final!! Yankı’dan böyle bir hamle bekliyordum açıkçası, aşağısı onu kurtarmazdı. Alaz ile Yankı’nın sonu ne olacak böyle merak etmiyor değilim. Serinin ikinci kitabından tanıdığımız İshak Saygın’ı bu kitapta daha aktif bir şekilde görüyoruz. Kitabın sonuna kadar, Alaz Altuğ Sipahi mi İshak Saygın mı, sorusuna cevap aradım; ama hala seçemedim gitti. Ama hala favorim Yankı ile Kuzey!! Çok acil dördüncü kitap beklenmektedir!!! --------------- “Sendeki bu şeyi çözemiyorum,” dedi. “Bir şekilde etrafındaki herkesi güldürmeyi başarıyorsun.” Aslında hepsini ağlatmak istiyordum ama hep ters tepiyordu. Acaba palyaçoyum da bir tek benim mi haberim yok? Palyaçolardan da nefret ediyorum! **** Dişlerimin arasından sessizce konuştum. “Unut bunu çünkü benim de bir gururum var!” Keyifli kahkahasını duydum. “Gurur denilen şeyle aranın kötü olduğunu sanıyordum” Şaka mı yapıyor? “Yine de arada bir beni ziyaret etmediği anlamına gelmiyor, adi adam. Ve tam şu anda kapıma dayanmış, zili çalıyor!” “Açma kapıyı kızım sen de. Yeni mi aklına gelmiş seni ziyaret etmek?” **** “Bana sarılmayacak mısın?” “Emin değilim, Efe. Sarılmasak mı? “Ama ben sarılmak istiyorum.” “Sorun da bu ya! Ben istemiyorum, oğlum!” “Yiğit, kalbimi kırıyorsun ama.” Yiğit bize dönerek, “Bakın söylüyorum, bu konuşma hiç iyi bir yere gitmiyor!” dedi.

Yaralasar 2
Yaralasar 2

9

Serinin ilk kitabını okumamın üzerinden ay geçti. Yazarın kalemiyle ilk Yaralasar kitabıyla tanıştım. Ondan sonra wattpadde yayınladığı diğer kurgularını okudum ve artık yazarın sıkı takipçilerinden biriyim. Serinin diğer kitapları çıktığı gibi aldım ancak ikincisini yeni okuyabildim. Ve o final neydi diyorum… Finale gelmeden şunu söylemem lazım ki genelde damgacı gizeminin çözüldüğü, neden yarasalar, Yankı neden önemli sorularının cevap bulduğu, bana kahkahalar attıran bir kitap oldu. Yetimhanede kaderlerinin birleştiği o yedi çocuk, özellikle de Yankı ile Kuzey’in diyalogları beni bitirdi. Tabi bu kahkahanın peşine kesin ağlatacak bir şey olacak dedim. Ve yanılmayı o kadar çok isterdim ki anlatamam. Çok ama çok kötüydü.. Alaz’a kızamıyorum; vermek zorunda olduğu, çok ama çok zor bir karardı. Ben vakit kaybetmeden serinin üçüncü kitabına başlıyorum. ------------------- “Yılan!” diye feryat duyduğumuzda üçümüz göz göze gelmiştik. Yiğit, ağaçların arkasından koşarak çıktı. “Bir yılan bana tısladı!” Kuzey’e doğru bağırarak koşarken beni ve Yosun’u görünce bir küfür savurarak kendisine çekidüzen verdi. Korktuğunu belli etmemeye uğraşan çocuk, eliyle geldiği yönü işaret etti. “Tabii, bana tıslamak neymiş gösterdim ona.” Yosun’la ben dayanamayıp kıkırdadık. ****** Zavallı çocuk afallamış bir şekilde elindeki soru kağıdına bakıyordu. “Hocam daha yeni geldik. Bir destur çekseydiniz, iki gün bekleseydiniz de ayağımız alışsaydı keşke,” diye itirazlarını sıralamaya başlaması beni daha çok güldürmekten başka bir işe yaramıyordu. ****** “Süt mü sağacağım? Hem de bir tosundan?” Şaşkınca sorduğum soru sebebiyle hepsi çok eğleniyor olmalıydı ki gülmemek için kendileriyle mücadele ediyorlardı. “Bu bir inek, yani dişi, Yankı ve adı da Ferhunde,” dedi babaanne. Uzaylı görmüş gibi babaanneye bakıyordum. “Boğa bu babaanne! Şuna bak, arenaya çıkmayı bekleyen kara bir boğa ve kırmızı pelerin olmaya hiç niyetim yok!” dedim. ****** Saçlarıma pençelerini geçirmiş ve kafamı gagalayan bir tavuk başımın üstünde dururken diğerleri peşimdeydi. “Saçıma pislersen gebertirim seni! Hemen in oradan aşağıya!” Çığlık çığlığa kaçarken bir yandan da kafamdaki tavuğu rencide ediyordum.

Calder'in Umudu
Calder'in Umudu

7

Yazarın okuduğum diğer kitaplarına kıyasla ilk başlarda bocaladım. Tür ve konu olarak yazarın okuduğum diğer kitaplarından farklı bir anlatıma sahipti. Bağlı oldukları tarikatın lideri Hector’ın inanışıyla yakında gerçekleşecek olan büyük yıkımla birlikte insanlık yok olacak ve gerçekten inananlar cennete gidebilecekti. Bunun için en büyük iş Eden’e düşüyordu. Eden ile Calder’in çocukluğundan gençliğine oradan yetişkinliğine olan gelişimini, değişen duygularını, bir tebaaya, tarikata olan kör inanışa karşı, özgürlüklerini ellerine almak için savaş açmalarını, verdiği kayıpları okuyoruz. Kitabın devamı var. Calder ile Eden’in hikayesi iki kitaptan oluşuyormuş bunu da sonuna gelince anlamış oldum. İkinci kitabı tez vakitte yayımlanır diye umuyorum. Akıcı ve farklı bir kuğuya sahip bir kitaptı. Ama Calder, Archer’ın yerini dolduramadı. Hala benim için en iyi kitabı “Başka Dilde Aşk” kitabıdır. -------------- Oysa kaderimde Hector’la evlenmek vardı. Ya da bana söylenen buydu. Sadece kader bu konuda bana danışmayı unutmuştu. Eğer bana danışsaydı ona kaderimin Calder Raynes’in olduğunu söyleyeceğimden oldukça eminim. Ya da en azından öyle olması için kadere yalvarırdım. Bunun yerine ona karamela şekerleri bırakıyordum. ******** Calder bana doğru döndü. “Belli ki tanrılar sende, senin kendinde görmediğin bir şeyler görmüşler. Onlar tarafından seçildin çünkü çok güzel ve cesur bir kalbin var.” Yumuşak bir kahkaha attım. “Hayır, sebebi bu olamaz.” “Neden olamazmış?” “Çünkü kalbim, kaderim olduğu söylenen şeyi reddetmemi istiyor.” Kalbim, kaderimin sen olmasını istiyor.

Sevgiler, Carter
Tadında Aşk Var
Tadında Aşk Var

8

Çok eğlenceliydi, keyif alarak okudum. Başlarda Kenan’ın sabrına karşı Balım’ın yersiz inadı bana bile “Yeter artık, bu neyin inadı..” dedirtti. Balım ile Kenan’ın didişmeli aşk dolu mutfağını çok sevdim. ---------------- “Gitmesi için ona on saniye verdim verdim ve arkamı döndüm. Sonra tam gidip gitmediğini görmek için arkamı dönecektim ki gözümün önünde bir anda bıçak belirdi.” Yine tepki vermesini bekledim ama bir yorum yapmadı. “Kızım ben adama bıçak çekince katil muamelesi görüyorum ama o bana yapınca hiçbir yorum yok mu?” Omuzlarını silkti. “Bir şey yapmış olsa şu an karşımda oturup anlatamazdın herhalde.” Hayretle ellerimi yukarı kaldırdım. “Gerçekten pes.”

 Aşık Erkekler Kitap Kulübü