iyi ki bu kadar kısa bir kitaptı, zira daha fazla dayanamayacaktım. Okurken midem bulandı zaman zaman tiksinti duydum. Belki yanlış düşünüyorum bilmiyorum ama o kadar kötülükten sonra bu insanların güzel hayatların düşünü kurmaları layık olmadıkları bir şey.. "yuvamız" boğazımda düğümlere neden olduktan sonra bu tip insanlara şefkatle anlayışla hatta ikinci bir şans vs gibi yaklaşımda bulunmak bana "güğümlü"lere haksızlık geliyor..
Gelecek ile ilgili, bilim kurgu tarzında bir çok kitap okudum çoğu aynı eksende ilerliyordu. Zaman Makinesi ise bambaşka bir kurguya sahip. Çok etkileyici ve akıcı bir anlatımı var. Elinize aldığınız gibi bitecek, kesinlikle tavsiyedir.
İnsan sevgi ile yaşar.. ''Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan öleceğini bilmiyor'' diye düşündüm... ------ “Tanrı’yı seviyorum” deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrı’yı sevemez. ------ "Ekmek pahalı, emek ucuzdu."
Zweig öyle güzel güzel yazıyor ki bu kadar az sayfaya bu kadar yoğun hisleri nasıl sığdırabiliyor hayret ediyorum. Bu etkiyi başarabilen ender yazarlardan. 52 sayfaya sığdırılan naif hoş bir aşk hikayesi. Savaşın ondan aldığı mutluluğu yeniden savaş isteyen insanları görünce verdiği tepki az ve öz ifadeyle anlatılmış. Yasak aşkların en masumu diyebilirim.. "Issız eski parkta karlar içinde, Arıyor geçmişi iki gölge.."
Kitap Hırsızı'nı çok beğenerek okumuştum. Beklentimin altında kaldı.
Dayanamadım seriden bir kitap daha okudum :) Henüz normal halini bulamadığım için pdf okumak zorunda kaldım ancak seriyi ikinci elde olsa tamamlamaya çalışacağım. Güzel, merak uyandırıcı, heyecanlı bir seri. Okumayanlara şiddetle tavsiye ederim :) Eve ve Roarke en uyumsuz uyumlu çift :) "Bir yere mi gidiyorsun?" Roarke yerinden kalkıp yanına geldi. Eve'in yanından ayrılmadan çalışabilmek için odanın oturma bölümüne yerleşmiş, bir gözünü uyuyan karısının üzerinden ayırmadan ekrandan akan hisse fiyatlarını inceliyordu. Eve tekrar uzanmadı. Bu bir onur meselesiydi. "Belki. Sen beni hastaneye götürdün." "Evet, âdetimdir. Ne zaman karım havaya uçsa, hemen hastaneye götürürüm." ------------------------------------------------------------- Eve, Peabody'yle görüşmek için sert adımlarla uzaklaşırken Brian sırıtarak Roarke'un sırtına vurdu, "işte kadın diye ben buna derim, ha?" "Gül yaprağı gibi narindir benim sevgilim. Hassastır, yumuşak başlıdır." Roarke uzaktan Eve'in yüksek sesle ana avrat sövdüğünü duyarak kendisi de sırıttı. "Sesi de bülbül gibidir." "Sen de ona sırılsıklam aşıksın." "Perişanım."