Zweig’ın 1920’li yıllarda yazdığı tahmin edilen bu novellanın el yazması ölümünden sonra oldukça geç bir tarihte, 1970’lerde gün ışığına çıkarıldı. Ve aşkın sınır tanımazlığı üzerine yazılmış en yoğun, en etkileyici metinler arasında yerini aldı. Geçmişe Yolculuk, zamana, mekâna ve değişen koşullara direnen yasak ve tutkulu bir aşkın hikâyesidir. Bu çılgın aşk önce okyanusun ve daha sonra da Birinci Dünya Savaşı’nın araya girmesiyle dokuz yıllık bir kesintiye uğrar. Yıllar sonra yeniden buluşan iki sevgilinin hayatları büyük bir değişime uğramıştır. Önlerinde uzanan belirsiz geleceğe, geçmişin sürekli aralarına giren gölgesine rağmen, aşk doludizgin sürmektedir...
Zweig’ın 1920’li yıllarda yazdığı tahmin edilen bu novellanın el yazması ölümünden sonra oldukça geç bir tarihte, 1970’lerde gün ışığına çıkarıldı. Ve aşkın sınır tanımazlığı üzerine yazılmış en yoğun, en etkileyici metinler arasında yerini aldı. Geçmişe Yolculuk, zamana, mekâna ve değişen koşullara direnen yasak ve tutkulu bir aşkın hikâyesidir. Bu çılgın aşk önce okyanusun ve daha sonra da Birinci Dünya Savaşı’nın araya girmesiyle dokuz yıllık bir kesintiye uğrar. Yıllar sonra yeniden buluşan iki sevgilinin hayatları büyük bir değişime uğramıştır. Önlerinde uzanan belirsiz geleceğe, geçmişin sürekli aralarına giren gölgesine rağmen, aşk doludizgin sürmektedir...
Zweig öyle güzel güzel yazıyor ki bu kadar az sayfaya bu kadar yoğun hisleri nasıl sığdırabiliyor hayret ediyorum. Bu etkiyi başarabilen ender yazarlardan. 52 sayfaya sığdırılan naif hoş bir aşk hikayesi. Savaşın ondan aldığı mutluluğu yeniden savaş isteyen insanları görünce verdiği tepki az ve öz ifadeyle anlatılmış. Yasak aşkların en masumu diyebilirim..
"Issız eski parkta karlar içinde,
Arıyor geçmişi iki gölge.."
"Duygularının şiddetini bastırabilmek için alkol ya da zehir alır gibi kendini çalışarak uyuşturmuştu."
52 sayfa
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI tarafından yayınlandı