Birinci kitap Eğer Yaşarsam'ı okumadım, filmini seyrettim ve çok beğenmiştim. Mia gittikten sonra Adam'ın küllerinden yeniden doğmaya çalışmasını yazmış yazarımız. Biraz karamsar bir kitap, bazı yerlerde gerçekten ruhum daraldı. Ama sonuç olarak mutlu sonla bittiği için mutluyum :)
Bir önceki kitap Cennetin Rengi'ne bayılmıştım, bu kitabı da çok sevdim. Elime aldığım gibi bitti. Anlatımı harika, kurgusu merak uyandırıcı ve sizi hiç sıkmadan kendine bağlıyor. Güzel kitaplar kendini nasıl da belli ediyor.. Hemen elinize aldığınız gibi bitiriyorsunuz. Yazarın duyguları yansıtması, beni güldürmesi, hüzünlendirmesi harikaydı. Eğer denk gelirseniz mutlaka okumanızı tavsiye ederim. :) Her kitapta insan birazcık kendini arar, yaşadıklarıyla bağlantılandırmaya çalışır ya içten içe, bu kitap bana kendini çok yakın hissettirdi, daha ilk paragrafa kendime hitap edildiğini düşündüğüm satırlarla başladım..
Beni sarmadı. Kapağını beğenerek alıp, hikayesiyle hayal kırıklığına uğratan kitaplarım arasında..
Sarah yine döktürmüş. Alışkın olduğumuz şekilde; farklı zamanlar, farklı kişiler, aynı mekanlar ve birbirine değen hayatlar. Ne zaman Sarah Jio kitabı okusam gerçek bir roman okumuş gibi hissediyorum. Bu kitabı da harikaydı. Addison'ın yani Amanda'nın Miles'a sahip çıkması çok dokunaklıydı. En çok Miles'a ve Anna'ya üzüldüm sanırım. Çok akıcı bir anlatımı var ve her sayfa sizi biraz daha meraklandırıyor. Az çok tahmin etmiştim sonunu ama yinede okutuyor kendini :) Tavsiye ederim. *** "Önce küçük bir tohum düşer kalbin ortasına, sonra aşkla yeşerir. Kulak verin, umudun sesini duyabiliyor musunuz?"
Aynı gün içerisinde ikinci kitabımı bitirdim. Seriyi çok beğendim. Bir yerlerde ilk defa bir dizinin kitaptan daha güzel olduğunu okumuştum bu seri için yazmışlardı. Eğer kitabını bu kadar beğendiysem dizisine bayılırım sanırım :) Akıcı, merak uyandırıcı, her dakika bir adrenalin var sayfalarında. Karakterler ilk başlarda tam oturmamıştı kafamda ama sonrasında kimin kim olduğu ilerleyen sayfalarda daha netleşti :) Sanırım kitapta bir tek şuana kadar Clarcke'tan hoşlanmadım. Tamam iyi kız, hoş kız, yardımsever filan ama ne o öyle bi Bellamy'e bi Wells'e yakınlaşmalar filan.. Glass şuana kadar favori ismim. Ne çektin be Glass diyesim geldi :) Ne zaman bir filimde yada kitapta "Artık ne olursa olsun ayrılmayacağız, söyleyeceğiniz hiç bir şey bizi ayırmayacak vs." gibi beylik repliklere denk gelsem beş dakika sonra ayrılıyorlar :) Neyseki Lucke yeniden Glass'ın elini tutmasını bildi.. Serinin devamını merakla bekliyorum. Bir günde ikisini de okudum. Ahh bu seri kitaplar.. ://
Anlatım tarzı olarak üçüncü kişi anlatımlarını sevmem ama kitap o kadar heyecanlandırdı ki beni anlatım şekline hiç takılmadım. Bir günde elime aldığım gibi bitti :)
Akıcı ve sizi içine çeken bir kitap. Sonlarına doğru ödümü patlattığı doğrudur ama kısa süreli bir endişenin ardından rahatlattı yazar :) Andrew'i tarif etmeye kalksam sanırım çelikten bir kalp yapar içini de pamuklarla doldururdum :) Çok tatlıydı.. Okumadıysanız tavsiye ederim.. "Birinin sorunu digerininkinden daha az sarsici olmasi, o kisinin daha az aci cekmesini gerektirmez"