Nasıl başlasam bilmiyorum... Aslında herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap değil. Tabii bu kötü olduğunu düşündüğüm anlamına gelmiyor. Tatlı Bela tadında, sevimli, ilgi çekici, hoş ve insanın içini ısıtan bir kitaptı bence. Kuralları yıkan, kimsenin mükemmel olmadığını gözler önüne seren, kim olarak doğacağını seçemesende ona yön verme fırsatının kendi ellerinde olduğunu kanıtlayan bir kitaptı. İnsanları dış görünüşüne göre yargılamadan önce ikinci kez düşünmeye teşvik ediyor insanı. Çünkü hiçbir şey aslında göründüğü gibi değil. Benim yüzümde sayısız gülümseme bıraktı okurken bu kitap. Eminim okuyan herkesde de bu etkiyi bırakır. Sonunda ağladığımı da itiraf etmem lazım :p Kısa kesmem gerekirse okursanız pişman olmazsınız. Vakit kaybı değil. Hayatınızın ilk on kitabı yerini almasa bile aklınızda bir iz bırakacaktır. Samimi karakterler ve güzel yorumlar doluydu. Açıkçası bu kitabın ardından ilk defa öğretmen olmak gözüme hoş göründü.
Kitaba başlamadan öncede bitirdiğimde devamı için sabretmem gereken zorlu bir sürecin beni bekleyeceğini biliyordum ama bu isteğin böylesine şiddetli olacağını düşünmemiştim. Son satırları okuyup, kapağını kapatır kapatmaz çevirisi olmayan o kitap için yas tutmaya başladım :'( İlk kitapta olan yazım hataları bu sefer ufak tefek olmak dışında şükürler onsun ki kendini tekrar etmemişti. İlk kitabın güzelliği ile göz ardı ettiğim bu hatalarla ikinci kez yeniden maruz bırakılmak durumunda kalmak yayınevine karşı duyduğum kızgınlığı arttırırdı. Böylesine güzel ve baş döndürücü olan bir seri bu kadar umursamamazlığı hak etmiyor çünkü. Ben bu kitaptan ilkine oranla daha fazla keyif aldım çünkü artık her şey yerli yerine oturmuştu. Serinin yeri bende gerçekten ayrı. Türkçeye çevrilmeden bile önce bu kitaba olan düşkünlüğümün ve sevgilimin hakkını gerçekten verdiğini düşünüyorum. Tüm iyi yorumları hakkediyor. Bundan sonrası okumayanlar için azıcık spoiler olabilir o yüzden... Kitabın bitişi ile ilgili klişe bir olayın baş göstermesi beni yaraladı. Farklı bir kitap olsa bu hafıza kaybı olaylarından ne kadar nefret etsem de kafama takmazdım ama konu Ren olunca işler değişti. Kelsey'in acısını sanki kendim çekiyormuş gibi hissettim. Duygular çok yoğun ve başa çıkması zordu. Üçüncü kitabı bekleme işkencesine katlanırken hangi kitapla kendimi avutacağımı bilmiyorum. Umarım bu yoklukta sığınacak yeni kitaplar bulabilirim. Yeni sayfalarda kendimi dizginlemeliyim.
Çok uzun süredir bu kitabın çıkmasını bekliyordum. Hatta benim için o kadar merak uyandırıcıydı ki tüm yayın evlerine kitabın yayın haklarını almaları için mesaj atmıştım. Bu anlattıklarıma rağmen işin daha ilginç olanı ise sonunda çıktıktan sonra kitabı okumak için uzunca bir süre bekletmem oldu. En sonunda ikinci kitabının da çevrildiğini görünce siparişimi verip bu duruma son noktayı koymaya karar verdim. Kitabın kapağıyla büyük bir aşk yaşadığımı itiraf ediyorum. Bu kadar çok isteyecek kadar hayran olmama neden olanda tam olarak buydu aslında. Mavi gözlere karşı zaafım vardır. Beyaz bir kaplan ve bu...mavi gözlü olunca...aynı zamanda da o bir insan...zarif ve düşünceli...kedileri her zaman sevmişimdir ve büyük kediler... Sonuç olarak herkese bir adet Ren lazım olduğu kanatindeyim. Kitapta aşırı derecede fazla yazım hatası vardı ve düzgün yazmaya bu kadar dikkat eden bir insan olarak rahatsız oldum. Yinede bu olay kitaba olan sevgimi ve ilgimi gölgelemeye yetmedi. Umarım ikinci kitapta bu yazım hataları kendini tekrar etmez çünkü çok sinir bozucuydu. Bunun dışında kitap, sizin oldukça fantastik ve değişik bir dünyanın kapılarını aralamanızı sağlıyor. Çok farklıydı. Klasikleşmiş türün dışında özel bir kitap olduğunu daha en başta hissettiriyor insana. Kesinlikle göz gezdirilmesi gereken bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Özellikle benim gibi fantastik severler bayılacaktır Hint mitolojisine. Daha ikinci kitaba başlamadan serinin çevirisini bekleyen diğer kitapları için endişelenmekteyim. İkinci kitabı bitirince merakım konusunda ne yapacağımı şimdiden düşünmeye başladım. Bu durum beni oldukça üzüyor.
Evet, buldum! İkinci kitapta yoruma eklemeyi unuttuğum, bu kitabı sevmeme neden olan en büyük etkeni buldum! Ve o da tabiî ki de sevimli mi sevimli benim şirin gargoylem. Benim diyorum çünkü o kadar benimsedim ki size anlatamam. Xemerius'u yoruma eklemeyi nasıl olupta unutmayı becerebildiğimi bende bilmiyorum. Herneyse... Serinin son kitabına verdiğim puanı aslında üç kitabın toplamı gibi düşündüm. Kitap kesinlikle çok tatlı. Pamuk şeker gibi bir hikaye. İnsanın okudukça okuyası geliyor. Aklıma takılan bazı sorularına rağmen kitabı beğendim. Yalnız sonu herkesin düşündüğü gibi çok aceleye gelmişti. İlk kitapta olduğu gibi aniden bitiriverdim. Daha fazla şey görmek isterdim. Kitaptaki tüm karakterlere çok alışmıştım. Zaman zaman onları geri arayacağımı biliyorum. Charlotte'u bile özleyebilirim, gerisini siz düşünün. Okunması gereken güzel bir seri. Pişman olmazsınız.
Hmmm nereden başlasam... İlk kitabına oranla beni çok çok daha fazla tatmin ettiğini söylemem gerek. Tam anlamıyla kitabın içindeki hikayeye kendimi kaptırdım. Yazarın teşekkürler bölümünü okuduğumda oldukça samimi olduğunu da keşfettim. Özellikle şu; "Bir çok kişinin kitabı sadece kapağı için aldığını da artık anladım..." cümlesi ile suratımdaki gülümsemeye hâkim olamadım. Herkesin ağzında olan bu cümleyi yazarın kendi kalemiyle dile getirmesi çok şirindi. Bunu sorun etmemesi çok tatlı, ki zaten bunun için ortada bir neden yok. İçeriğide kapakları kadar mükemmel. İkinci kitabı okurken bundan tam anlamıyla emin oldum. Belkide ilk kitap için yaptığım yorumun biraz huysuzca olmasının nedeni grip olmamdan kaynaklanıyordu. Biliyorsunuz, hastasınızdır ve bazı şeyleri toparlamakta zorlanırsınız çünkü haliniz yoktur. İlk kitabın güzelliğinin gölgelenmesinin nedeni bu durum olabilir. Kısacası yorumumu bitirip cümlelerimi toparlamam gerekirse, şöyle bir sonuca vardım; Bu kitap okunur. Hemde öyle bir okunur ki zaman yolculuklarının tadını damağınızda hissederek. Böyle bulutların üzerindeymişçesine olaya öylesine hâkim ve her şeyi bütünüyle izleyerek ^^
Kitap oldukça tatlıydı. Başta karakterleri karıştırıp durdum. Kim kimdi diye sordum kendime sürekli. Çoğu kişide aynı sorunu yaşamış. Sanırım bunun nedeni yazarın karakterleri biraz damdan düşer gibi tanıtmasından kaynaklanıyor. Akılda kalıcı yanlardan çok direk isimleri ile kim olduklarını söylediği için... Zamanla alışıp tanıyınca sorun olmuyor tabiî ^^ Okurken bir an geçmiş mi yoksa günümüzdeler mi diye şaşırıp kaldım. Bu geçişlerin biraz kafa karıştırıcı olduğunu düşünüyorum. Genel olarak sevdim. Serinin kapak tasarımları çok şık. Zaten ilgimi genel olarak çeken yönünün bu olduğunu itiraf etmezsem olmaz. Sonunun ne ara geldiğini anlamadığım bir kitap oldu benim için. Hatta bununla ilgili teşekkürler kısmına gelince cidden şaşırdım gerçekten bitti mi ki diye ;) Sanırım bu iç tasarımından kaynaklanıyor hehehe ^^ Okurken keyif alacağınız bir kitap. Tavsiye ederim.
Vov. Kitabı bitirdiğimde kaşlarımı yukarı kaldırarak söylediğim şey buydu. Bu kitabı bana arkadaşım hediye etmişti. Sürekli okumak için nedenini bilmediğim bir şekilde erteleyip duruyordum ve en sonunda, elime almayı başardım. Gerçekten etkilendiğimi itiraf etmem gerek. Merakınızı uyandıran gotik bir havası var. Elinizden bırakmak sizin için zor oluyor çünkü cevaplara öylesine aç oluyorsunuz ki öğrenmek önceliğiniz haline geliyor. Kitapta tek hoşlanmadığım şey sanırım yalanlandı. Yinede onlar olmasaydı düşüncelere dalıp cevapları bu kadar öğrenmek istemezdim sanırım. Kitap... yoğundu. Gerçekten yoğun. Ve bu durumu sevdim. Okurken eğlendim ve sorguladım. Violet'i sevdim. River'ı da... Herkes ufakta olsa kendinden bir parça bulabilir kitabın içerisinde. İkinci kitabın ne zaman çevrileceğini bilmesemde emin olduğum bir şey var ve o da onu alacak olmam ;)