Başlarda çok hoşuma gidip ilgimi çekmişti ama ilerledikçe soğumaya başladım. Özellikle de ameliyattan sonra olan gelişmelerle birlikte tamamen kitaptan koptum. Sonu da beklediğim gibi bitti, şaşırtmadı :/ Sadece bitirmek için okudum diyebiliriz. "Neden kabul etmiyorsunuz?" "İstemiyorum." "Fransız çocuklarını sevmiyor musunuz yoksa?" "Seviyorum." "Elli kapiği mi esirgiyorsunuz,?" "Hayır." "Öyleyse neden?" "İstemiyorum." Sustular.
İthaki yayınlarının kitaba eklemiş olduğu sonsöz ile gözüme daha bir anlamlı ve cazip geldi. O yüzden özellikle hoşuma giden bu kısmı paylaşmak istiyorum. Resmen kitabı baştan aşağıya özetliyor. Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi sanırım. "Ivan Ilych ömrü boyunca sadece suni ve değersiz hedeflerine yönelmiştir. Sanki tüm yaşamı zalim ve pinti ilahlara kurban edilmiş gibidir; üstelik o ilahlar kendilerine tapanlara karşılığında tek bir insani sevinç ve duygu bile yaşatmadan tüm yaşamlarını emip tüketen cinstendir. Asla doğa tarafından insanlara bahşedilen ruhsal güzelliklere vâkıf olamamış, yalnızca onların zavallı suretleriyle yetinmiştir. Hayatında hakikat yerine adap ve erkân, âşk yerine şehvet, insanı iyilik yerine bencillik ve kibir yer almış, dünyanın ve insanların güzelliklerin zevk almak yerine değersiz hazların peşinden gitmiştir. Bu boş yaşam, bu bencillik, peşinde olduğu hazların bu düşkünlüğü ve değersizliği, en büyük zevkinin iskambil oyunu olması bile tiksindirici gelir. Elbette böylesi bir yaşam hiç kimseyi asla tatmin edemez ve Ivan Ilych de içten içe bu hayattan tatmin olmadığını bilmektedir. Ve ölümün eşiğinde yaşamış olduğu hayatı düşünüp değerlendirildiğinde, en önemli şeyleri atlayıp önemsiz ve boş şeylerin peşinden koştuğunu anlayarak büyük bir dehşete kapılır."
"... Yoksa O, bir nebze olsun Senin kalbine yakın olabilmek için mi yaratıldı?" ---SPOILER ALERT--- Hayalperest ve Nastenka'yı ayrı ayrı anlıyor, üzülüyorum. Kız başta "bana aşık olmayın... Bu imkânsız, sizi temin ederim." diye haklı olarak uyarıyor ve anlatıcımız söz veriyor ama hepimizin bildiği gibi; 'kalbimizi kime vereceğimize karar veremeyiz' Tüm bunları düşününce Hayalperest'e kızamıyorum ve aynı şekilde hakkım olmadığını bilerekten Nastenka'nın aşık olduğu adama sırtını dönmemesine sızlanamıyorum (öyle yapmam haddime de olmazdı aksine fikri değişseydi külâhları değişirdik) Bu kısa hikayede eleştirebileceğim tek nokta gelen itiraftan sonrası için olabilir. Nastenka'nın o ani yürek parçalayan umutsuz acıyla sağlıklı düşünemeyip "Onu hâlâ seviyor olsam da, eğer o beni bıraktıysa, beni unuttuysa..." diyerekten anlatıcımızın hislerine karşılık verebileceğini dile getirmesi oldu. Kendini kandırdı... Oysa ben de onun kadar bunu gerçekleştiremeyeceğini iyi biliyordum. Çünkü sırf biri sizi sevdiği için eskiyi unutup yeni birini sevmeye başlayamazsınız. Öyle yapabileceğini iddia edenlerde zannımca 'hoşlantı ve aşkı' birbirine karıştırmış demektir. O yüzden sonu olması gerektiği gibi bitti. "Gittikçe üzerime bir haller geldi, otursam oturamıyorum, okusam okuyamıyorum, çalışsam çalışamıyorum, bazen gülüyor ve büyükanneme inadına bir şey yapıyor, diğer bir zamansa ağlıyordum."
"...gözlerindeki birkaç damla gözyaşını sildi. Tuhaf değil mi, birisini sevdiğinden ötürü insanın gözleri yaşla doluyor?" Yazarın diğer kitabını daha çok sevmiştim. Adı çok çekici geldiği için güzel olacağını tahmin etmiştim ama tam olarak beklentimi karşılamadı. Daha farklı bir hikaye bekliyordum. Yine de okuduğum için mutluyum çünkü benim için özel bir anlamı var. "Keşke ben de uçabilseydim. O zaman belki de her şeyden kaçardım."
Benim için aşırı önemli olan birinin önerdiği bir kitaptı o yüzden yeri de ayrı oldu. Satın almadığım için kendimi biraz kötü hissediyorum, daha sonra alıp yeniden okumalıyım. Seveceğini düşündüğüm o cümlelerini işaretlemeliyim; çok değerli bir insanın önemli hatıraları onlar. Kitap çok çok komikti. Okurken aşırı eğlendim. Büyük sırlarla dolu bir masal okuyormuş gibiydim. Yazarın dili sürükleyici. Oluşturduğu o sakin havası yavaş yavaş insanı esir alıyor. Bulduğum versiyon birinci baskıydı (işte tam da burada kütüphanenin faydalarını görüyoruz) o yüzden ayrı bir keyif aldım. Zihninizi düşündürmeye teşvik eden, uğraştırıcı bir yapısı var. Ama bunu öyle tatlı bir şekilde işliyor ki hayran olmamak elde değil. Sevdiğim birçok alıntı vardı ama buraya hepsini yazmak olmaz, hem okuyanlar o satırları kendi keşfederken eminim daha mutlu olacaktır ^^ "Ne yazık ki, kime âşık olacağımıza her zaman kendimiz karar veremiyoruz." "Biraz garip bir şey bu. Şu gezegende belki beş milyar insan yaşıyor. Ama işte tutup birini seviyorsun ve onu başka hiç kimseyle değişemiyorsun." "Kötü sözler söyleme lütfen", dedi Karo Üçü. "Biz çok kolay kırılırız, üzülürüz."