Satıgül Yüksek, 366 adet değerlendirme yapmış.  (10/53)
Gizemli Yabancı
Gizemli Yabancı

7

Öncelikle belirteyim kitapta bol bol Balkan turu yapıyoruz, yani Kavala şehrinden başlayıp Aleksander Nevski Katedraleden çıkıyoruz :) İki yakın arkadaş Zeynep ve Remziyenin çıktıkları Balkan turu daha başlamadan korku dolu anlara sahne oluyor, kendilerine "Arnavutluk'un Özgürlük Savaşçıları" adını verdikleri silahlı ve yüzlerinin yarısı bir örtüyle kapalı bir grup tarafından otobüslerinde rehin alınıyorlar..... Savaşçılardan biri, koyu mavi gözleri olan, derin ve öfkeli bakışlı bir adam Zeynep'in dikkatini çekiyor, fakat adamın gizemini çözemeden savaşçılar onlari zarar vermeden bıraktıklarında, turlarına devam ediyorlar, fakat ne tuhaftir ki zeynep seyahat sırasında aynı adamla iki kez daha karşılaşıyor tabi o olduğunu tahmin ediyor diyelim, özellikle gözleri ve bakışları kıza cok tanıdık geliyor, ve asıl bomba İstanbul'a geri döndüklerinde ayni adamı tekrar görmeleri ve dahası Zeynep'in adamın kim olduğunu öğrenmeye kafayı fena halde takması..... Okurken merak ediyorsunuz, ya ortada iki farklı hayat yaşayan tek bir adam var, ya da birbirine benzeyen iki farklı adam var :)...... Keşke kitap daha uzun olsaydı, betimlemeler ve konuya daha derin bir yaklaşımla cok daha iyi olabilirdi, ama bu haliyle de fena değil :)

Hata
Hata

4

Ortalama bir kitaptı diyebilirim, kitabın ilk yarıdaki geçişleri hızlı olmasına rağmen okuttu kendini, ama ikinci yarı benim sevmediğim bir kurguya dönüştü, zira iki karakter de gözümde aşktan sınıfta kaldı, kitapta fazla betimleme yok, hızlı geçişler ve diyaloglar halinde ilerliyor, zaten cok ince özet gibi okuyorsunuz... Orhan, mesleği mimarlık olan, iki çocuk sahibi mutsuz bir adam, hoş o kadınla mutlu olmak pek mümkün değil zaten, yıllar sonra karşısına Gülay çıkınca bir şeyleri kökten bitirmeye karar veriyor.. Gülay, bankada çalışan güzel bir kadın, ortak bir arkadaş sayesinde tanışıyorlar, genç kadın evli olduğu için Orhan'dan uzak durmaya çalışsa da pek beceremiyor, Orhan'sa aradığı limanı bulduğundan emin ve kaybetmek istemiyor, aslında adamın evdeki mutsuzluğun en büyük nedeni yine kendisiydi , pasif biri çünkü, kadın veya erkek sırf çocukları var diye onca hakarete ve aşağılanmaya katlanmamalı bir ilişkide diye düşünüyorum... Bir zaman sonra Orhan' ın karısının bu ilişkiden haberdar olması, çocuklarını kalkan olarak kullanmaya kalkması, akabinde Orhan ve Gülay' ın aşklarını sınayacak bir kazanın meydana gelmesi ve araya giren koskoca yirmi yıl derken, sonrasında tekrar bir araya gelmelerini konu alıyor kitap :))

Arzuların Esiri (Immortals After Dark, #2)
Arzuların Esiri (Immortals After Dark, #2)

7

Immortals After Dark serisinin ikinci kitabı, güzel bir kitaptı ama daha iyisini bekliyordum açıkçası :) İrfan'nın tüm yaratıklarının, yani insan olmayan ölümsüz varlıkların, sonsuza kadar kendilerine ait bir eşi olurdu,kurt adamlar,vampirler,iblisler,gulyabaniler hepsi eşlerini bulmak zorundaydı, bulamayanlar yada reddedilenler, sonsuza kadar acı çekerlerdi.. Kurt adamlardan oluşan, Lykae Klanının, yaklaşık bin iki yüz yaşında olan kralı Lachlain MacRieve, düşman Vampir ırkı tarafından yakalanır ve tam iki yüz yıl boyunca Paris'te bir yeraltı mezarlığında cehennem ateşlerinin içerisinde esir tutulur,Lachlain ölümsüz olduğu için her seferinde ölüp tekrardan dirilmekte ve bu döngü sürekli tekrar etmektedir.. Lachlain'de klanında yaşayan her ölümsüz gibi eşini bulmak zorundadır, hayatı boyunca aradığı eşinin bir gün Paris'te tam da bulunduğu cehennemin üstündeki bir sokakta olduğunu hisseder, onun kokusunu alır ve ona ulaşmak için o cehennemden bir şekilde kaçar.. Emma, yarı vampirdir, diğer yarısı bir ölümsüz valkyrie yani koruyucu bakireler olarak adlandırılan bir ırktan gelmektedir,kendisinin oldukça gıcık bir kadın olduğunu söylemek zorundayım,keşke başka bir eş seçilseydi kurt adamımız için, Emma, ailesinin kim olduğunu bulabilmek için Paris'e gelmiş fakat cehennemden kaçan Lachlain tarafından esir alınmıştır,çünkü onun eşidir ve ne olursa olsun Lachlain'ın onu bırakmaya hiç niyeti yoktur.. keşke bıraksaydı isabet olurdu :)) Ama asıl, sorun Vampirler tarafından esir alınan ve yüzlerce yıl cehennem ateşinde yanan bir kurt adamın eşinin bir vampir olması, kitap boyunca Emma bu gerçeği kabul etmiyor, Lachlain onu ikna etmeye çalışıyor, kitapta bolca erotik sahneler mevcut, nasıl ikna etmeye çalıştığını anlatmama gerek yok sanırım üstelikte ilk sayfalardan itibaren :)) Bu arada kızın öz ailesiyle ilgili önemli bilgiler ortaya çıkıyor,sonrasında işin içine Emma'nın koruyucu ailesi olan vampir ırkı giriyor, yalnız ben bu koruyucu aileden nefret ettim, hepsi birbirinden sinir karakterler, keşke Lachlain hepsini ortadan kaldırsaydı, gerçekten tahammül sınırlarını zorlayan tiplerdi, gerçi Emma'da tahammül sınırlarını zorladı saçma sapan inadıyla,adamı da beni de verem etti :)) Kitapta karakter karmaşası vardı, yazar olay örgüsünü de tam olarak oturtamamış,açıkçası biraz çorbaya döndürmüş hikayeyi ... Elimde serinin bir kaç kitabı daha var, umarım onlar daha iyidir :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/03/arzularin-esiri-yorum.html#more

Kelepçe
Kelepçe

7

Okuduğum ilk Canan Tan kitabıydı, yazarın kalemini beğendim, fakat kitabın içerisindeki hikayeler çok acıydı Çoğu aynı kaderi paylaşmış kadınların birbirine benzeyen hikayelerini okudum, aynı acılardan geçmiş, aynı yangınlarda yanmış, kora dönüşmüş çaresiz kadınlar. Yazar kitaba iyi bir hazırlık yapmış, polisler ile işbirliği yapılmış, hapishanelere gidip mahkumlarla görüşülmüş. Kitaptaki kadınlar en büyük darbeleri eşlerinden almış, ama ne ironidir ki, o erkekleri yetiştiren de yine bir kadın...

Aşk Karası
Aşk Karası

5

Öz babasıyla kötü bir çocukluk geçiren, hatta zaman zaman şiddete maruz kalan bir kadın Firuze. Karan ise kadının babasından intikam almak isteyen genç bir adam, ve adamı kızıyla vurmak niyetinde, klişe dediğinizi duyar gibiyim :) Aslında daha güzel olabilirdi, yani daha iyi kaleme alınabilirdi, ama okurken sıkıldığım bir kitap oldu, sürekli şiirler, şairane konuşmalar, kadın karakterin geçmişte yaşadıklarından dolayı oluşturduğu o soğuk ve ruhsuz kabuğu üstüne ergen halleri beni yordu, ayrıca sürekli intihara meyilli biri olması da sıktı açıkçası. Karakterlerin arasındaki aşkı tutkuyu hiç hissedemedim, hiç gerçekçi gelmedi bana, o kadınla pek mümkün değildi zaten :) Kitabın sevdiğim kısmı, Karan'ın Firuze'nin babasını yakaladığı ve götürdüğü depoda yaptığı işkenceler oldu, aslında adamlarının desek daha doğru olur, valla pislik herif hak etti yani, buradan Sadık' a sevgiler, işini çok iyi yaptı doğrusu :))

Karanlık Serseri
Karanlık Serseri

6

Azıcık spoiler olabilir sonra kızmayın ;) Daha çok gençlere hitap eden bir Wattpad kitabıydı, karakterlerin yaşı 17 falandı, yazarın ilk kitabı sanırım, o nedenle kalemindeki acemilik oldukça göze çarpıyordu, aslında kalın bir kitabın kısa bir özeti gibi geldi bana, olaylar cok hızlı gelişti, ama kötü değildi, hatta farklı bir büyüsü vardı diyebilirim. Aras, ilgisiz bir anneye ve öz oğlunu küçük yaştan itibaren tüm pis işlerinde kullanan bir babaya sahip, öyle ki babasından nefret ediyor ama bir şekilde onun kendisini kullanmasına da izin vermiş. Aras her ne kadar kötü, karanlık bir karakter gibi görünsede içinde bir yerlerde sevgiye aç vicdanlı genç bir adam var. Yağmur'u hiç sevmedim, hareketleri çoğu zaman fevri ve çocukçaydı, Aras'ı anlayan biri gibi göründü, hep yanında yakınında oldu ama bence onu hiç anlamadı ve hiç hak etmedi.. Aras'ın Yağmur'un babasından alması gereken bir İntikamı vardı, daha çok babasının zorlamasıyla girdi bu intikam oyununa, amaç yağmur' kullanmak ve paçavra gibi kenara atmaktı, fakat işler hesapladığı gibi gitmedi, itiraf edeyim ben de bubhikayenin sonunu böyle tahmin etmemiştim. Yukarıda demiştim ya yağmur hiçbir zaman Aras'ı tam olarak anlayamadı diye, finale doğru ne kadar haklı olduğumu anladım, özellikle finalde Arasın kıza yazdığı bir mektup vardı, tüm duygularını, pişmanlıklarını anlattığı, içini döktüğü bir mektuptu ve maalesef Yağmur o mektuba cevap vermek için çok geç kaldı. Sevmedigim şeylerden bazıları, Aras'ın sürekli sigara içmesi, yan karakterlerin hikayelerine pek değinilmemesi ve tabi ki finali :(

Gül ve Avcı
Gül ve Avcı

9

Bir türk yazarın bu kadar güzel bir Historical yazabileceğine hayatta inanmazdım,ama Asude muhteşem kalemini konuşturmuş, yazarın okuduğum ilk romanıydı hem kitaba hem karakterlere bayıldım, :) Julian Benedict Wharton sert görünen, sürekli öfkeli her an bağırıp çağırmaya hazır bir adam, üstelikte dediğim dedik : ) Evelyn Rose Drummond , zeki, güzel ve dedektifçilik oynamaya pek meraklı tatlı mı tatlı bir kadın, Julian'ı ilk gördüğü anda aşık oldu, geçirdikleri tek bir gecenin ardından hiç umulmadık olaylar zinciri sonucu genç adam onun hayatının merkezine haline geldi , üstelik o tek gece çokta güzel anılar barındırmıyordu zira Julian çok sarhoştu , genç kadını bir fahişe sanmıştı ve yüzünü bile hatırlamıyordu .. Dedektif olan amcasıyla birlikte çalışan Evelyn'in karşısına bir cinayet davası çıktığında birinci derece suçlunun bizzat sevdiği adam olacağını nereden bilebilirdi.. Ve bu durumda yapacağı tek bir şey vardı sevdiği adamın suçsuzluğunu ispatlamak :) Julian'ın sert görünüşünün altındaki duygulu adam ve Evelyn'in aşkından hiç vazgeçmeyişi , tüm tehlikeleri göze alması çok hoşuma gitti, genç adamın o duygu dolu sesiyle Rosa deyişi kalbinizi delip geçiyor :)) Zekice yazılmış satırlar arasında kaybolup gidiyorsunuz :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/