Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, karakterleri tanıdıkça neyin ne olduğunu anlıyorsunuz, zaten kolay okunabilir bir kitaptı. Bir sabah yanında tanımadığı bir kadının cesedi ve bir oda dolusu polisle uyanan Caner dün geceye ait hiçbir şey hatırlamamaktadır. Polislere sunacağı hiç bir delil ve bilgi olmadığı için de birinci dereceden katil zanlısı olarak gözaltına alınır , fakat bir tanıdığı sayesinde hayatına dahil olan cevval avukat Feride olayların seyrini hiç umulmadık bir hızla değiştirecektir. Kitabın en can alıcı yerleri son sayfalarıydı finalde bombayı Caner patlattı derken Meğer Feride pusuda bekliyormuş, avukatın yerinde ben olsam ne yapardım bilmiyorum :)
Güzel bir kitap okudum :) Bu hikâyede, aşkı bilmeyen bir adam aşka düşecek, genç bir kadın da hiç ummadığı bir anda, ummadığı bir adamda aşkı bulacak.. Casey Cromwell maddi açıdan zor bir dönem geçiren, genç ve güzel bir ressam, aile olarak bir büyükanneye, pek sevmediği bir kuzene sahip, ayrıca yüzyıllar boyunca tarihe tanıklık etmiş, büyük bir arazi için de bulunan Cromwell kalesinin de ortaklarından biri . Kaleyi bugüne kadar satın almak isteyen çok insan olmuş, ama Casey köklerine oldukça bağlı bir kadın ve teklif edilen paraların onun için hiç bir anlamı yok, özellikle bu konuda ısrarcı olan, ukala zengin iş adamı Armando Latimer'a haddini bildirmekte fazlasıyla kararlı. Fakat büyükannenin ölümünden sonra kuzeni kendine düşen payı iş adamına satınca, Armando genç kadına zor günler yaşatacak gibi görünüyor. Kitapta en sevdigim, fakat az yer verildiğini düşündüğüm kısımlardan biri, Casey'in kalede bulduğu, Adriana ve Lord Desmond'un aşkını anlatan , Adriana tarafından kaleme alınmış eski günlüklerdi. Finale doğru biraz uzatılmış gibiydi ama yeni kitapların kahramanı olabilirler, o nedenle onları tanımak güzeldi .
Gerek filmlerde, gerekse gerçek hayatta karşımıza çıkan ikinci kadın imajından hiç kimse hoşlanmaz, hatta “yuva yıkıcı, etiketi her daim yapıştırılmak için orada hazır beklemektedir.. Ama bu muhteşem kitap tüm önyargılarınızı yıkmaya geliyor, bence bu hikayede ikinci bir kadın yok , tek bir kadın var ve adı Selma... Selma’ya karşı hissettiği bu tutkulu aşk, Selim’in hayatında bir çok ilke neden oldu, zaten aşk başlı başına bir ilkti Selim için, peşinden gelenlerse , arzu, tutku, kıskançlık,çaresizlik, pişmanlık ve öfke…. Selma, genç adamın kendisini hapsettiği bir cehennemin kapılarını araladı, masum aşkıyla, bu duygularıyla o kadar bocaladı ne yapacağını, nereye koyacağını o kadar bilemedi ki onun çaresizliğini, en derinden hissettim, ne kadar inkar ederse etsin, ne kadar kaçarsa kaçsın, yolu hep tek bir kişiye çıktı Selim’e .. Yazar o kadar güzel yazmış o kadar güzel ifade etmiş ki , her satırına vuruldum, aşktan kaçmak için saklandıkları kuytularda, onlarla birlikte saklandım, kavgalarında kaşlarımı çattım, acılarını en derinde hissettim, mutluluklarına ortak oldum.... Birbirlerine karşı hissettikleri yoğun duygular, her satırda içinize işliyor, aşkları o kadar derin o kadar içten ve çoğu zaman vahşi bir hal alıyor ki böyle zamanlarda ne ihanet nede aldatma kelimeleri aklınıza bile gelmiyor, çünkü yaşanan her şey o kadar gerçek ki, kimsenin bu aşk karşısında söyleyecek sözü olacağını sanmıyorum … Selim karakterine bayıldım,duygularını ifade etmesine, asla pes etmeyişine, aşkına, tutkusuna, öfkesine, her şeyine bayıldım.. Kitapta hem geçmiş zaman hem şimdi ki zaman birlikte anlatılıyor, girişte şimdiyi okurken kitap boyunca iki zaman dilimi arasında gidip geliyoruz,ilk tanıştıkları andan bu ana kadar olan bağlantılar o kadar güzel aktarılmış ki, iki zaman dilimini de okumaya doyamıyor insan. Her iki karakterin duygularını kendi ağzından dinlemek, hissettiklerine ortak olmak ayrı bir zevkti.. Bu arada şu ihanet olayına bir çift laf etmek gerekirse, Selim’in Ayten ile olan evliliğine evlilik demek bu kurumuna hakaret olurdu, bence en başından hataydı, zaten nedenini de zamanla öğreniyoruz .. Kitaptaki yan karakterleri de sevdim, hem sevimli hem de her durumda atar yapmaya hazır olan bir Aylin’imiz vardı,ilk başlarda bu ilişkiye karşı çıksa da zamanla onların yaşadıklarını gördükçe,çoğu zaman can simidi oldu Selma için, zaten kardeş gibiydiler, ve gerçek anlamda tek ailesiydi diyebiliriz Selma’nın… Selim’in en yakın arkadaşı Metin , onun da harika bir ailesi var eşine ve çocuklarına tapıyor, onun içinde, Selim’in hayatındaki tek gerçek arkadaş desek çokta yanlış olmaz.. Selma’nın Fransa’da yaşayan tatlı Perihan halası, ve yıllar sonra ortaya çıkan, ve genç kızın , çocukluğunun en acılı kısımlarında hatırası olan Aziz bey… Sevmediğim karakterler de vardı tabi Selma’nın annesi Zehra hanım ve tanışma şerefine erişemediğim büyükannesi , gerçi hiçte şikayetçi değilim,keşke annesiyle de tanışmamış olsaydım : ) Ve Selim’in annesi Lamia hanım, hanım demem kibarlıktan o cadıya başka sıfatlar çok daha yakışır : ) Selim’i gerçekten çok sevdim, ama bu kadar çok sevdiğim adam için bir soruluk sitem etmeden duramayacağım; “ Neden o kadar bekledin ? ” http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Güzel bir kitap okudum, bir iki yer dışında gayet iyiydi :) Asya, benim nadir sevdiğim kadın karakterlerden biri oldu, üniv. yeni kazanmış mimar adayı bir genç kız, zengin ve görünüşte onu seven bir ailesi var, ama bir gün babasının yaptığı bir telefon konuşmasına şahit oluyor ve tüm zenginliği elinin tersiyle itiyor, zira babasının yıllar önce başka bir ailenin hayatını yok ettiğini öğreniyor, ailesini, evini terk ediyor ve hem çalışıp hem okumaya başlıyor, zor oluyor tabi ama o güçlü bir kız, ah bir de babasının yaptıklarının vicdan yükünü, geceleri gördüğü kabuslarda taşımasa ve çektiği uykusuzluklar son bulsa, hayatı biraz daha kolay olacak :( Gelelim Cesur efendiye, gerçekten zor bir adam, inanılmaz öfkeli, anı anına uymayan biri, sürekli intikam almak, yok etmek arzusuyla yanıyor ve yakıyor, Asya ortak bir tanıdıkları olan Emine abla sayesinde Cesur'un evine çalışmak için adım attığında, artık onun himayesine girdiğini ve o evden asla çıkışı olmayacağının farkında değil tabi :) Finale doğru ortaya çıkan gerçekler var ki bir tanesi beni çok üzdü, Cesur'un o hallerinin, delirmelerinin nedenini öğreniyoruz ki insanın canı yanıyor... Yan karakterlerde oldukça iyiydi, Cesur'un yurttan arkadaşlarından biri olan Özgür ve Asya'nın arkadaşı Yaren ikilisi eğlenceliydi en azından Yaren :) Özgür ve Yaren ile Hayal ve Okan'ın kendilerine ait kitapları olmasını isterdim :) @gulunkitapligi
Oldukça dramatik ve yoğun duygular barındıran bir kitap, bazı okuyuculara yazarın kalemi ağır gelebilir bu kadar bunalımlı satırlardan dolayı, ben karakterlerin şöyle dolu dolu gülüp eğlendiğine hiç tanık olmadım. Çocukluğunda ve gençliğinde yaşadığı büyük travmaların sonucu, şiddete meyilli bir erkek karakterimiz var, adı Rüzgar, yaşı genç olmasına rağmen, belinde silah eksik olmuyor, aldığı canların sayısını kendisi de unutmuştur eminim. Hayatındaki tek güzel şey, çocukluğundan kalma anılar ve o anıların sahibi çilek kokulu bir kız çocuğu, adı Masal, ailesini kaybettiği için küçük yaşta yetimhaneye verilen Masal ve onu sürekli uzaktan izleyen Rüzgar . Hikayemiz Masal'ın yaşını doldurup yetimhaneden ayrılmasıyla başlıyor, kitabın sonunda gökten düşen elmaları beklemeyin, hatta sonu biraz yesilçama bağlanmış diyebilirim, ama buna rağmen okunabilir bir kitap ....
Ailesi, İtalya'da okuyan ve mezun olan kızlarını heyecanla beklerken, görmek istedikleri en son şey, onu kucağında bir bebekte kapılarında bulmaktı.... Yasemin de bunu hayal etmemişti tabi ama, ne olursa olsun gerçeği saklayacaktı, çünkü kucağındaki bu masumun canı ona emanetti ve ne pahasına olursa olsun onu koruyacaktı, çünkü ettiği yemin her şeyin üstündeydi .... Asıl hikayemiz bundan sonra başlıyor, kendisini reddeden ailesinden sonra, şans eseri karşısına çıkan bir tanıdık sayesinde tatlı bir ihtiyarın evinde yasamaya baslayan genç kadın, bir yandan bulduğu tüm işlerde çalışıp, diğer yandan asıl meslegi olan mimarlık için iş başvuruları yapıyor, ama kadın olmanın getirdiği zorluklar yüzünden işe girmesiyle çıkması bir oluyor.... Yolu bir gün, büyük bir şirket olan Güroğlu Mimarlıga düşüyor, mimar olmak icin verdiği cv ye cevap gelmeyince, bebeğine bakabilmek için orada temizlik görevlisi olarak işe başlıyor, ama en büyük yardımı şirkette tesadüfen karşısına çıkan, eski bir okul arkadaşı Şaziye'den görüyor .... Sonra ne mi oluyor, yıllar once sevdiklerini kaybeden, öfkelenince tam anlamıyla gözü dönen ve tam bir odun olan Özgür Güroğlu hayatına dahil oluyor ve akabinde hayat Yasemin'i hic beklemediği bir yerden vuruyor, "Aşk" .. Sevdiğim kitaplardan birisi oldu, yazarın kalemine sağlık @gulunkitapligi