Sıkıla sıkıla okudum bence akıcı değildi. Sadece Piraye babasının dişçi kliniğine gidip eşyaların üstüne beyaz örtüler örtmesi beni etkiledi. Haşim'i hiç sevemedim. Ölünce oh çektim. Piraye çocuğunun adını Haşim koyacağını söyleyince sinir oldum. Diyarbakır'ı falan güzel anlatmış ama sıradan bir kitaptı bence. Canan Tan nasıl bu kadar ünlü oldu?
Sosyalizm ve faşizm çatışmasını anlatıyor. İnsanın doğasında vahşilik olduğunu anlatıyor. Küçükken okumuştum ve favori karakterim Domuzcuktu (Piggy). Aklıma geldi bir daha okuyum dedim ve yine çok beğendim ve yine favori karakterim Domuzcuk. Film gibiydi hemen bitiverdi.
Önce Leonardo Dicaprio nun oyandığı filmini izledim daha sonra kitabı olduğunu öğrendim fakat herkes çevirisinden şikayetçiydi. Bende İngilizcesini okumaya çalışıyım dedim. Bence abartı değil sakin geçiyor ama sonu gerçekten etkileyici. Ben etkilendim yani.
Gerçekten edebi bir değeri yok. Kitapçıda çok satanlarda gördüm ve psikoloji okuduğum için dikkatimi çekti, aldım. Heyecanla başlamıştım ama ilerledikçe sıkılmaya başladım. Olaylar ilginç fakat kalemi akıcı değil diye düşünüyorum. Ayrıca verdiği terimler gerçekten bilgilendirici. Kitap ne çok güzel ne çok kötü yani.
Ablamın ve kuzenimin zorlamalarıyla okumaya başlamıştım ve sonra elimden bırakamadım. Bazen durup "noluyor yea" derdim gerçekten kafa yorucuydu. Ama değdi mi? Kesinlikle!
Gizlice ablamın kitaplığından kaçırıp okumuştum ve daha sonra korkudan uyuyamadığımı hatırlıyorum. Başlarda sıkılmıştım ama olaylar patlak verince resmen gözlerimi aça aça ağzım bir karış açık okumuştum. Beğenmiştim bir de şimdi filmi çıkacakmış ama filmde Carrie güzel, benim hayalimdeki Carrie çirkin ve pasaklı bir kızdı. Neyse ya hayırlısı.