Ödev nedeniyle sadece Antigone tragedyasını okuduğum bir kitap. Antik Yunandaki kadın erkek ilişkisinin dolayımını incelerken tragedyalardan oldukça konu çıkıyor. Bu tragedyada da önemli unsur Krala, bir otoriteye karşı gelen, itaatsizlik eden biri, özellikle kadın olarak bunu yapan Antigone'nun hikayesi anlatılıyor. Ülke kralı olan kardeşine savaş açan erkek kardeşinin ölüsünü gömmek istemesi Antigone'un yargılanmasına yol açar. Çünkü Kral ölünün cenazesinin kaldırılmamasını emreder. Tüm diyalog koro ile olan, Kralla ve haberci Antigone ve kız kardeşiyle arasında geçen tragedya bu hikaye üzerinden geçmektedir.Tiyatro ve tragedyalar ilgisini çekenlerin sevebileceği türden bir kitap. Bu tarz kitaplarda olay çok uzun sürmeyip kolayca sonuca bağlandığından sayfa sayıları oldukça azdır.
Kadınlar Ülkesinde kadınlardan oluşan huzurlu refah ve mutluluk dolu bir toplum yapısı varken Bizim Ülkemiz kitabında bu sefer erkeklerin tarihinin dolu olduğu, savaş, yıkım, ego, hırs, kazanma-kaybetme meselelerinin, cinsiyetçiliğin, ırkçılığın, gelir eşitsizliğinin, toplumlar arası hatta toplum içinde de ayrışmanın olduğu gerçek dünya modeli sunulmaktadır. Kadınlar Ülkesi'nin Ellador'u evlendiği eşi Van'ın dünyasını öğrenmek görevi ile dünyaya gider ve kendilerinden çok farklı ve pek de umut vaat etmeyen bir toplum yapısıyla karşılaşır. Birinde sunduğu ütopik düzene karşı diğer kitabında gerçekçi bir distopya havası vardır. Kitabın çevirisi anlaşılır. İlk 80-90 sayfası Gilman'ın yaşamı ve sosyolojiyle akademik dünyayala bağlantısını ve onun yazarlığını ve düşünce sistemini etkileyen kişilerle bağlantısını anlatan bir yazar tanıtma bölümü denebilecek bir bölüm var. Roman 90. sayfadan sonra başlıyor. İlgi çekici kurgusu etkileyici ve oldukça önemli noktalara vurgu yapan bir feminist ütopyanın devam. hatta Feminist distopya denilebilir ancak o kadar gerçekçi ki kurguyla değil de tamamen dünyayla ilişkisinden dolayı doğmuş denebilir yazarın bu kitabı. ben oldukça beğendim. Çok fazla yer almayan feminist ütopya ve ditopyalarda klasik sayılan bir eser.
Ütopya. hem her yer hem hiçbir yer anlamında bir yer. Ütopya eserleri seven biri olarak feminist ütopya olarak bu eseri severek okudum. ÜÇ erkek, keşifi, bilinmeyeni bilmeyi, aramayı seven farklı bilim dallarıyla ilgilenen üç erkeğin duymalarına rağmen tehlikeli buldukları ve üzerine hiç düşmedikleri kadınlar ülkesine gitmeleriyle başlıyor. Kitap Kadınlar Ülkesine giden üç erkekten sosyal bilimlerle ilgilenen Van'ın yani bir erkeğin gözünden kadınlardan kurulu ve hiçbir erkeğin olmadığı barış huzur güvenlik ve verim dolu bir toplumsal yaşamın ütopyasını sunuyor. Bunun devamı olarak da Bizim Ülkemiz isimli ütopyası var Gilman'ın. Kitapta kadınlara ilişkin önyargı ve tutumlarının Kadınlar Ülkesinde gördükleriyle derinden sarsılan erkeklerin bakış açısından anlatılıyor hikaye.. Oldukça değerli bir eser. Çevirisi güzel. Akıcı ve anlaşılır.
Kısa bir öykü olduğu için bir saat içinde bile bitirilebiliyor. Herkese hitap etmeyecek durağan ve gündelik bir anlatıma sahip. Aslında Kadının hayatı ve kendi duygusal dünyası içindeki yabancılaşmayı ve yalnızlığı kendini bulma arzuladığı hayatı ve aslında onun ne olduğunu aradığını anlatan bir öykü.