Yine bir Julie kitabı yine bir İskoç hikayesi… Tıpkı diğer Julie erkekleri gibi sürekli yapmayacaksın,etmeyeceksin,bana karşı gelmeyeceksin diyen sert bir erkek Colm,tabi kızımız Gabriella ile tanışana kadar. :) Kim ne derse vesin benim için harika bir kitaptı tek eksi yönü başrol kızımız Gabriella sanki biraz sönük kalmış diğer kitaplardaki karakterlerinden. *-* Neyse efenim geçeyim olayların akışına. Gabriella ve adamları evlilik için kilise yollarındayken bir şey görürler.Heybetli Bey Colm’un kardeşi Liam’ı gömmeye çalışan bir kaç kişi.Sonra biraz hareketlilik olur ve Liam biraz kendine gelip bu grubun liderini görür.Colm’un kendilerini öldüreceğini düşünüp çoğu kaçıyor ve liderleri de Liam onun yüzünü gördüğü için onu öldürmeye çalışırken atılan bir ok ile ölür. BAM!!!! Tahmin ettiniz mi kim?? Tabi ki Leydimiz Gabriella. :) Açıkcası kitabın ilerleyen sayfalarında daha güçlü bir Gabriella bekliyordum ben bu sahneden sonra.Ama tam tersi çıktı.Kilise de kendisini suçladıkları zaman yada 2 baron onunla evlenmek için tartışırken çok sönüktü bence. İki baron Gabriella ile evleneceğine dair tartışa dursun atı alan üsküdarı geçti bile ağalar. :) Baronlardan biri Coswold aslında sadece Gabriella’nın peşinde değil.St.Biel hazinesinin varlığına inananlardan biri ve bir taşta iki kuş vurmak istiyor ama avucunu yalıyor tabi. :) Gabriella serinin 2.kitabı Fidye’nin baş kahramanlarından Brodick Gabriella’nın akrabası oluyor Gillian’dan dolayı.Yani Gillian Gabriella’nın en sevdiği kuzeni ama kız Gillian’ı hiç görmemiş. :) Kitap boyunca da sürekli tanışmak istemesine rağmen tanışamadı. :3 Güzel bir kitaptı okurken çok keyif aldım ben uzun zamandır Julie okumadığım için özlemiştim.Sayfaları heyecanla ve zevkle çevirdim her seferinde. ^^
Yine bir Julia klasiği…. Okuyanlardan beğenenlerde var vasat bulanlarda ama eğer benim gibi bir Julia manyağıysanız kesinlikle bayılacaksınız. Okurken diğer Julia kitapları gibi çok eğlendim ben.Zaten Julia’nın en sevdiğim özelliklerinden biri diyaloglarını çok eğlenceli yazması.Bu kitapta da bu görülüyor bence. Jack diğer Julia erkeklerinden birazcık farklı hatta baya baya farklı ama ben çok sevdim. Bir kere ağzı diğerlerine göre bozuk. :) Ve karakterimiz bir haydut ama aslında bir dükün oğlu.Sevgili(!) büyükannesini soymak için arabasını durdurunca hayatı tamamen değişiyor. Büyükannesinin refakatçisi Grace’e ise deyim yerindeyse vuruluyor diyebiliriz. :) Grace tıpkı diğer Julia kızları gibi harikaydı.Çok sevdim onu da. <3 Jack orduya hizmet etmiş bir eski asker.Ailesi ölünce teyzesiyle beraber büyümüş onun ailesi olmuş.Ama teyzesinin oğluda onunla birlikte gittiği orduda ölünce memleketi İrlanda’ya geri dönmeyip İngiltere’de haydutluk yapmaya başlamış.Günün birinde yine bir hırsızlık yapmak için durdurduğu arabanın içinden biri genç diğeri yaşlı iki bayanı görünce hayatı değişiyor.Tabi hem iyi hem kötü yönde sanırım. :) Zira birisi hayatının aşkı olacak diğeri de huysuz,sevimsiz,aksi büyükannesi… Bu büyükannesi hiç sevmedim ben nerde benim Leydi Danbury’m nerde bu büyükanne. *-* Büyükanne onu ölen oğluna benzetince işler değişiyor.Hatta Jack’i kaçırdı bile. :) Jack dük olmak istemese de büyükannesi zoruyla en sonunda dük oldu sevdiğine kavuştu. <3