Kitap, toplumun ezilmiş kesimlerini anlatan öykülerden oluşuyor. Öyküler, hayatın içinden ve gerçekçi ama "Sırça Köşk" dışındakiler pek hatırda kalıcı değil.
Biri uzun, toplam 10 aşk öyküsünden oluşuyor. "Aşk Köpekliktir" (95 sayfalık uzun olan) hariç, öyküler pek ilgi çekmiyor. Polisiye Ahmet Ümit romanlarına alışık olanlar, hayalkırıklığı yaşayabilir.
Kitapta Seyyid Muradi ve Billure'nin aşkı anlatılırken, arka planda Barbaros dönemi yer alıyor. Kitap üzerindeki "bir Barbaros romanı" yazısından, bir Barbaros biyografisi beklentiniz olmaz ise keyifle okunabilir.
Kavim ve Patasana'dan sonra ilaç gibi geldi. 560 sayfa, bir çırpıda bitti diyebilirim. Hikayenin, İstanbul'un tarihi ile ilgili olması en büyük artısı benim için. Polisiye severlere tavsiye ederim.
Kitap, daha çok, önemsiz anılardan oluşuyor. Olaylar da kopuk kopuk olunca kitap, zaman kaybı haline geliyor.