Kitabın ana fikri “Doğru zamanda doğru kişilerle yapılan bağlantılar kişisel gelişiminiz ve kariyeriniz için olumlu sonuçlar elde etmenizi sağlar” diyebilirim. Kitabı okurken en çok “dünya ne kadar küçük ve tesadüfe bak sen” cümlelerini sık...ça kullandım..Akıcı ve akılda kalıcı. Hayata dair bazı faydalı tüyolarla birlikte okumakta fayda var dedirten kitaplardan birisi.. Kitaptan altını çizdiklerim : Hayatta şunu öğrendim ki, birine zevk aldığı kötü bir alışkanlığı bırakması fikrini empoze etmenin hiçbir faydası yok. Karşında dinleyen yoksa tüm uyarılar ve nasihatler faydasız kalıyor, hatta çoğu zaman ters bile tepebiliyor. Bu hissettiğim gerçek aşk mı yoksa arzuya bulanmış edepsiz bir ihtiras mı çözemiyorum. Dünya hızla bunların birinin ekseninde dönüyor ama hangisini? Artık gerçek aşkın arzuya dönüşmüş edepsiz bir ihtirastan ayrı olarak var olamayacağından emindi. Tesadüf denen şeyin aslında bize bir şey öğretmek için vuku bulduğuna inananlardanım. Bazı yanlışları doğru zamanda yapmasaydım bugünlere gelemezdim. Doğru erkek diye bir şey yoktur. Etrafındaki tüm erkekler zamanla doğru kişi sıfatına sahip olabilir, tabii değişen koşullara bağlı olarak
İnsana "Bak insanlar nerden nereye gelmiş neler başarmış umudunu kaybetme" duygusunu işleyen Mümin Sekman kitabı..Zorluklardan çımış başarılı kişilerin bazıları şansa inaırke bazıları şansa asla inanmam diyor ben inananlardanım. Ya siz? Kit...aptan Alıntılar Sadece bugün için doğru olanı değil, gelecekte de doğru olacak olanı, geçici olanı değil, zor olsa da kalıcı olanı tercih ederim. Azrail’e koz vermek istemiyorsan, sevdiklerinin sayısını az tutacaksın bu dünyada.. Başarılı olmak mutlaka en yukarıda olmak değildir. Birde tabii anlık başarılar değil sürdürülebilir olanlar anlamlı. Anlık başarıların arkası gelmezse büyük hayalkırıklıkları doğar. Kendisine yapamazsın denilen kişilerin davranış şekli iki çeşittir. Bazılarının isteği körelir ve vazgeçer. Bazıları ise daha da bileylenir. Devamını Gör
Kitabı okurken hoşgörü, tevazu doğruluk erdem konuları öyle güzel işlenmiş ki insan manevi yönünü sorgulamasına neden oluyor..Elif Şafak’ın 15 yıllık tasavvuf merakı Şemsin 40 kuralını yazmasında etkili olmuş okurken o kuralların gerçek olduğu hissine kapılmıştım yazarın hayal gücüne bu yüzden hayran oldum denebilir. AŞK her dilde aynıdır ve insan üzerinde çeşitli halleri vardır ama benim için en güzel yanı kayıtsız şartsız inanmaktır.. Kitaptan Alıntılar… Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milâd demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi bu oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya da kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde... Hepimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz ve bizi tamamlayacak olan şey aşk.” Hepimizin hayat mücadelesi tamamlanmaya çalışmakla geçiyor. Bunun için debeleniyor, çaba harcıyor, düşüyor, kalkıyor, tekrar yola devam ediyoruz. Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme.Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
Kitap bittiğinde dilimdeki tek sözcük "ruhsuz, narsist zavallı Aslı ohh olsun sana hakettin ama" oldu.. :) Neyse Türk filmi tadında klasik Canan Tan romanı..Soma felaketini yaşadığımız şu acılı günlerde edebi bir eseri tam olarak algılayabileceğimide sanmıyorken aparatif niyetinde okunası bir kitap..Ama akılda kalıcı nokta istakozların beyninin ve ses tellerinin olmadığı böylelikle soframıza gelme aşamasında çiğ çiğ kaynar suya atıldıklarında acı hissetmemeleriydi ilginç..
1950'lerde yazıldığına inanamayacak kadar bugünsel kitap..Kahramanımız C. olanla yetinerek, aramadan, düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı. Aylaktı..Oğuz Atay'ın Tutunamayanlarının babası sanırım Aylak Adam... Altını ç...izdiklerim : "Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. sevmek! kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?" “Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu...” "Kimsesiz kalsın istiyordu. "benim ona tutunabilmem için onun benden başka bir dayanağı olmamalı." "Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez."
Melih Cevdet Anday çevirisiyle Boris Pasternak'ın otobiyografisini anlatan Rus sanatına içsel bakışı sağlayan, Shakespeare'den çevirilerle iyice edebiyat dünyasının içine alan bir kitap..
Çevirmeninin Cemal Süreyya olması nedeniyle arkadaş tavsiye ile aldığım bu kitap Vietnam savaşında hava kuvvetlerinin verdiği mücadeleyi askerlerin vatan millet bilinciyle en ufak bir kaygı belirtisi göstermeden ateşin ortasına atılışlarını hemde savaşın içindeki askerin günlüklerinden, notlarından roman haline getirilmiş haliyle anlatan bir kitap..