"Kadere müdahale edilemeyeceğinianladığınız, anlaşmaların bozulmasına gizlice destek olacağınız bir FMArsal romanı daha..." Bir yalan, bir yanlış anlama ve bir "EVET" cevabı hayatınızı nasıl etkiler? Baştan aşağıya değiştirebilir mi? Peki.. Hiç tipiniz olmayan bir adam, kalbinizin ait olduğunu düşündüğünüz kişiyi bir anda kalbinizden silip atabilir mi? Bu şahane kitabı okumadan karar vermeyin.. Tesadüflerden doğan, çıkarlar doğrultusunda yapılmış kârlı bir anlaşmaydı onlarınki. Daha kârlı bir hal alacağını, Allah'ın onlar hakkındaki planlarını bilemezlerdi. Üniversiteli, hayatın tüm yükünü daha küçücük yaşlarda omuzlarına almış, zorlu yollardan geçmiş, saf, naif, açıksözlü, güçlü ve çekici prensesimiz Merve ile hayatta her istediğini elde etmiş, boyun eğmez, özgürlüğüne düşkün, zeki yakışıklımız Yavuz'un duygu dolu, sıcacık aşkına tanık olmak çok zevkliydi. Kitabı okudum diyemeyeceğim çünkü okumadım, yaşadım. O kadar içten, samimi bir anlatımı, öyle güçlü bir kalemi var ki FMArsal'ın kitap sizi sarıp sarmalayıp içine hapsediyor. Ve bu büyülü dünyaya adım attığınız anda gerçek Dünya ile tüm bağınız kesiliyor. Tam anlamıyla kitabın içerisinde yaşamaya, karakterlerle birlikte gülmeye, onlarla üzülüp onlarla sinirlenmeye, yaşanabilecek tüm duyguları onlarla birlikte yaşamaya başlıyorsunuz. Eğer hala okumadıysanız, hiç vakit kaybetmeyin derim. Kalbinize dokunacak, usul usul benliğinize işleyecek, kalbinizde körelmiş duyguları, yitirdiğiniz değerleri canlandıracak bu güzel aşk hikayesini kaçırmayın.. Kim bilir? Belki sizin de hayatınızı değiştirir...
Beni Bırakma.. Kitap olarak okumak çok başkaydı, çok güzeldi. Eklemeleri, düzenlemeleri farketmemek için kör olmak lazım. Olaylar arası geçişler sağlamlaştırılmış, cümleler daha bir güçlenmişti. Büyük bir hızla insanı içine çeken, daha önce okunmuş olmasına rağmen elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap.. Gerek olaylar gerekse memleketimden bir kitap oluşu bende ayrı bir yere oturttu bu güzel eseri. Kitaptan yazmak istediğimm o kadar çok alıntı var ki buraya.. Malesef yazmam doğru olmaz, okuyun, görün.. :) Bütün gece kitabı okuyup sabahında dersaneye gitmek zorunda kalacağınız, 5 dakikalık kahve molasını kitaba dalarak 1,5 saate taşıyacağınız, vakit darlığından bir an önce bitireyim deyip de aslında keyfini çıkararak önceki sayfalara döne döne okuyacağınız bir kitap.. Ve bana kattığı o kadar çok şey oldu ki.. Bir tanesini söyleyeyim; İnsanlar ya da olaylar göründüğünden farklı olabilir, ön yargılı olmayın! Canlı örneği de ar tabi.. Zeki bir adam kadını kadından iyi çözüp yazabilir, aşkı böylesine hissettirebilir ve sizi şaşırtabilir. Olmaz demeyin, olmuş işte! Dostluğun, vicdanın, aşktan önce arkadaşlığın, tutkunun ve aşkın harmanlandığı harika bir eser.. Harf harf, satır satır vurdu beni tam kalbimden. 4 mevsimi yaşayacağınız bir kitap.. Evet evet, gecenin 4'ünde yatılı misafirimiz olmasına rağmen kahkaha attıran, imajımı yerle bir etse de ağlatan, içimi kederle doldurup sonrasında gülümseten, kitabın içine girip olaylara müdahale etme isteğiyle tutuşturan.. Kısacası insanın iliklerine kadar işleyen bir kitap.. Yanımdan hiç ayırmadım.. Dersaneye, misafirliğe, 2 kat aşağıya inerken, hatta kapının önüne çıkarken bile benleydi. Ama en zevklisi Gamze hanımla surların tepesinde şehrimi seyrederken çay içmekti.
Akmasına engel olamadığım yaşlar ve yüzümde kocaman bir tebessümle kapattım kitabımın kapağını. FMArsal'ın büyülü dünyasına beni tam anlamıyla bağlayan, haftada iki gün yayınlanan bölümlerini saniyeleri sayarak beklediğim kitaptır Zor Kadın. Defalarca kez okuduğum bir eseri kitap haliyle okumak elbette çok başkaydı ve her seferinde aynı etkiyi yaratması ile FMA kaleminin ne kadar kuvvetli olduğunun ispatı. İnsanın kendisi için "en özel" diye nitelendirdiği şeyleri anlatması, yüreğinden geçenleri aktarması çok zor. Sayfalar akıp giderken parmaklarımın arasından sona yaklaştıkça üzülmekten alamadım kendimi. FMArsal kaleminde kesinlikle büyü var! Kitabın kapağını açar açmaz sizi sarıp sarmalayan, kitaba hapseden, bittikten sonra da hep aklınızın ve kalbinizin önemli bir köşesinde yer edinen kitaplar yazmasının başka açıklaması olamaz. Bazı kitapların ruhu vardır.. Yaşarlar, size de tüm olayları, tüm duyguları yaşatırlar. Bunu yakalamak çok zordur fakat FMArsal bunu en iyi yapan, kitapların ruhunu ortaya koyan bir yazar. Aşkların en zoru onlarınkiydi belki.. Zor bir kadın, Zor bir adam, Zor bir aşk... Bir kadına iki kere vurulmak.. Kendiyle bile savaşmak.. Onun için iki kere yanmak.. İki kere aşık olmak.. Sınavların en zoru kesinlikle Ateş'indi. Bana sorarsanız aşk ne kadar zor olursa o kadar kıymetli olur, o kadar güzel, o kadar güçlü.. Ecrin... Bal gözlüm.. En zor, en sıkıntılı anlarında bile neşesini kaybetmeyen, ışıl ışıl bal gözleriyle tüm karanlıkları aydınlığa çıkarabilecek bir dilber. Her hareketi sevimli gelen, zeki, esprili, neşeli, hayat dolu ve oldukça inatçı bir genç kız.. Kendi ayakları üzerinde durabilen, dünyanın yükünü sırtında taşırken bile gülümseyen alaycı bir güzel.. Hüznü içime akan bir prenses.. Ateş! Ah Ateş! İç depremlerinin göçüğü altında kalan, sert, kuralcı, sınır tanımaz, yenilgiyi asla kabul etmeyen, heybetiyle ölümü bile korkutan bir savaşçı! Kalbini karanlığa gömmüş, yapayalnız.. adı gibi, Ateş gibi bir adam! Ateş ve Ecrin arasındaki elektrik o kadar yoğun ki.. Elle tutulur cinsten. Benim kelimelerle anlatabileceğim bir şey değil ama FMArsal anlatmış! Aralarındaki bağ, güven, aidiyet duygusu, naiflik, uyum, doku, duygusallık.. Anahtar kilit uyumu gibi.. Bir kilidi tek bir anahtar açabilir.. Aşkı böylesine hissettirebilen, içimize işleten tek yazar. Kendimi buldum diyebilirim bu kitapta.. Bazen Ateş oldum, Bazen Ecrin.. Ecrin'in gözyaşları içime damlayıp asit etkisi yaratırken gözyaşlarıma, bal gözlerdeki ışık Ateş'i tutuşturup ruhundaki karanlıkları bir bir aydınlatırken kahkahalarıma engel olamadım. Sayfalarda Ecrin'in bal gözlerindeki ışık oynaşıp dururken Ateş'in gözlerindekiy yangın yaktı geçti beni..! Ateş'in içindeki iyiliği ortaya çıkarabilecek tek kadındı bal gözlü.. Devraldığı enkazı toparlayabilecek en güçlü kadındı! Kalbini, ruhunu kalın zırhlar ardına gizlemiş bir savaşçının kalkanlarını kırmak kolay değildi elbette! Kimi zaman gözyaşlarıyla, hüznüyle, kimi zaman alaycılığıyla, iğnelemeleriyle kırdı bu kalkanları, kırarken kendi kırıldı.. Bin parçaya bölündü.. Ecrinle birlikte ben de bölündüm.. Ama gerçek aşk tam da buydu! Bin parçaya bölünsen de sevdiğinin içten sözlerine kanıp ne yaparsa yapsın ondan kopamamak, uzaklaşamamak! Kitapta eski dostlara rastlamak harikaydı! FMArsal romanlarındaki aile sıcaklığını seviyorum, birbirleri için her türlü fedakarlığı yapabilecek dostlukları, tanımadıkları insanlara bile yardım eli uzatıp koruyup kollamalarını, koşulsuzca sırtını dayayabileceğin dostları görmeyi seviyorum.. Aile olabilmek için kan bağı olması şart değil, gönül bağı öyle bir bağdır ki kan bağını aşar bazen. Bunu anlatan en güzel eserler.. Gururlu, inatçı, ufacık bir iyiliği bile kabullenemeyen, her istediğini elde etmiş, girdiği her savaştan galibiyetle ayrılmış bir adamın mağlubiyetini, paslanmış bir kalbin küçücük ellerde temizlenip rengarenk çiçekler açmasını, hayat dolu pırıltılı gözlerin kalbi kararmış bir bedene can vermesini, aşkın iyileştirici gücünü, yenilmenin güzelliğini ortaya koyan bu şaheser kalbimin en güzel köşesine yerleşti.. Kendimi satırlarında kaybettiğim, tüm stresimi, sıkıntılarımı bir kenara attığım, antidepresan etkisi yaratan, her kelimesi yüreğimde yankılanan, duygularımı alt üst eden böyle şahane eserler yazdığınız için.. Aşkı iliklerime kadar hissettirdiğiniz, böylesine içime işlettiğiniz için.. Toplumda unutulmuş, itilmiş güzellikleri yazdığınız ve geleceğe umutla bakabilmemi sağladığınız için.. Ne durumda olursan ol pes etmemek gerektiğini, her çıkmazın aydınlığa kavuşabileceğini gösterdiğiniz için.. Çok teşekkür ederim sevgili yazarım! Ellerinize, zihninize, emeğinize, o kocaman yüreğinize sağlık! Siz hep yazın.. Hep yazın ki iyi ve özel insanların varlığına olan inancımızı, değerlerimizi yitirmeyelim.. Siz hep yazın ki yanımızdakinin 'erkek' değil 'adam' olması gerektiğini anlayalım.. Siz hep yazın ki aile kavramının sadece kan bağıyla oluşmadığını unutmayalım.. Gerçek aşkın varlığına inanmamız, aşkı yüreğimizde hissetmemiz için yazın.. Umudumuzu yitirmememiz için yazın.. Olaylara gözlerimizle değil de yüreğimizle bakabilmemiz için yazın.. Hayatlarımızı değiştirmek için yazın.. Ben bir kitap okudum ve hayatım değişti... "Sevgi her yaşta mümkündür. İnsanın kalbi her yaşta mutlulukla ve heyecanla dolabilir. Aşka her zaman ve her yaşta ulaşılabilir. Tabii bir kalbiniz varsa..."
Aylarca Ephesus Yayınları'ndan çıkmasını dört gözle beklediğim, Zoraki Koca serisinin adı gibi şahane olan kitabı Şahane Gelin'i yorumlamak gerçekten zor. Osman ve Gülay'ın yeri bende hep özel olacak. Gözbebeğim diye nitelendirdiğim bayılarak okuduğum bir eserdi. Kitabımız Erzurum'da zoraki bir nikahla başlıyor. Zengin, yakışıklı, gururlu, boyun eğmez, güçlü bir karakter olan Osman'ın sıkıştığı bu kapan saldırganlaşmasına ve çoğu zaman kontrolsüz davranmasına yol açsa da harika bir adam. Sahiplenici, cömert, korumacı ve düşünceli. Ancak fazlasıyla öfkeli.. Osman.. Aynı zamanda acılı bir adam. En derin yaralarını Gülay'a göstermesi, kendini ona açması bir başka güzeldi.. Hayatın ondan aldıklarıyla katılaşmış ve mermer kadar taşlaşmış yüreği Gülay'ın dokunuşlarına, sessiz savaşına yenilirken hüzünlenmekten aynı zamanda eğlenmekten alamadım kendimi. Gülay ise sürprizlerle dolu Şahane biri.. Ateş saçan kızıl saçları, çekik gri gözleri, buğulu bakışları, büyüleyici karakteriyle, yürekleri titretecek kadar çekici bir kadın. Naif, asil, kırılgan, güzel, çekici, sıcacık, hassas, sevimli, fedakar, inatçı, zarif, çaresiz ve aşık bir prenses adeta. Aynı zamanda çok güçlü bir kadın.. Gülay öyle bir karakter ki.. insanın içine işliyor. Onun acısını ve hüznünü yüreğinde hissetmeyen yoktur bence. Yan karakterler ise birbirinden harika ve çok güçlüydü. Asla sönük kalmıyordu. Osman'ın yakın arkadaşının karısı Selin beni en çok eğlendiren karakterdi. Tatlı bir cadıydı. Osman'ın annesi Suna hanım da tabi. FMArsal'ın biz okurlarının "Fatih'çe" dediği bir lisanı, kendine has, harika bir üslubu var. Kitabı okumuyor yaşıyorsunuz adeta. Kitap inanılmaz akıcı, sürükleyici, çevirdiğiniz her sayfada size tüm duyguları yaşatabilecek türden güçlü bir eser. Kara gözler puslu gri bakışlarda kaybolurken ben de kitapta kayboldum.. Bitirmeden elinizden bırakamayacaksınız. Kurgusuyla, betimlemeleriyle, cümleleriyle, karakterleriyle, kalbinize dokunacak, duygularınızı alt üst edecek, etkisinden kolay kolay kurtulamayacağınız harika bir FMArsal romanı Şahane Gelin. Kitabın kapağına bayıldığımı da itiraf etmeliyim. Uzun uzun seyrettiğim harika bir kapağa sahip, adına yakışır şahanelikte. Ellerimin arasına alınca farkettim bunu, resimlerden çok daha güzeldi. Çok şık, çok uyumluydu her şey.. Sayfa tasarımı ve düzeniyle de çok iyiydi, göz yormuyordu. Zorba bir kocanın nefretiyle sevgisi arasında kalışının.. puslu gri bakışlarda kayboluşunun.. aşka boyun eğişinin.. çaresiz bir kadının sessiz savaşı karşısında aldığı yenilginin hikayesi.. Kış mevsiminin bu soğuk günlerinde içinizi ısıtacak, FMArsal'ın büyülü dünyasında kaybolacağınız, usul usul içinize işleyecek Erzurum'dan Malatya'ya Ankara'dan İstanbul'a uzanan şahane bir aşk hikayesi... Ayrıca FMArsal kalemine hayran olduğum bir yazar. Okuyucu yorumlarından takip ettiğim üzere benim gibi bir çok kişiyi etkilemiş ve büyülü kalemiyle önyargıları yerle bir etmiş, kendini kanıtlamış bir yazar. FMArsal okumadan önce kitapları iki kere okuyanlarla bile dalga geçen ben defalarca kez tek bir yerde bile sıkılmadan okudum tüm eserlerini. Kitaplarını birden fazla sefer okuduğum ilk ve tek yazar. Harika kurgularla birbirine bağlanmış okuduğum, bildiğim bana göre en iyi aşk romanları FMArsal'ın kesinlikle. Bugüne kadar çok aşk romanı okudum ama beni böylesine etkileyebilen kitaplar olmadı. Bu şahane eserler için Fatih Murat Arsal'a, Ephesus Yayınları'na ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Yalnız Gözlerin İçin… gerçekten aşkı iliklerinize kadar hissedeceğiniz, bir adam bir kadını bu kadar mı çok sever diyeceğiniz eşsiz bir roman… 700 küsur sayfa sayısına rağmen tek bir yerde sıkılmadan keyifle okudum. Dil o kadar akıcı ki sizi anında sarıp sarmalayan kitaba hapseden dokuda. Tahir’in, o dağ gibi adamın halleri hareketleri sizi yüreğinizin en güzel köşesinden vuracak. Güney’in iç savaşına ve hüznüne tanık olacaksınız. Aşkın kurşundan beter yaralar açtığını, yaşattığı yıkımı ve iyileştirici gücünü anlatan bence en güzel kitap. FMARSAL okumadan aşk okudum demeyin… okudukça birbirinize karışacaksınız kitapla. Yazar harikalar yaratmış. Alın, okuyun. Sonra defalarca kez okuyacaksınız…