http://mabelard.blogspot.com.tr/2014/04/orhan-kemali-sosyoloji-disiplininden.html Orhan Kemal; kendi yaşam öyküsünü anlattığı “Küçük Adamın Romanı” üçlemesinde bitmek tükenmek bilmeyen yazma tutkusunun kaynaklarını, sanki ışıl ışıl parlayan bir kuyumcu vitrini gibi okurların gözleri önüne sunarken, aynı zamanda da bireyin kendi kendisini ve yaşadığı toplumu anlaması için öncelikle insanı konu edinen farklı disiplinlerden faydalanmak gerektiğini çok iyi özümsemiş bir yazar profili çizer.
http://mabelard.blogspot.com.tr/2014/04/orhan-kemali-sosyoloji-disiplininden.html Orhan Kemal; kendi yaşam öyküsünü anlattığı “Küçük Adamın Romanı” üçlemesinde bitmek tükenmek bilmeyen yazma tutkusunun kaynaklarını, sanki ışıl ışıl parlayan bir kuyumcu vitrini gibi okurların gözleri önüne sunarken, aynı zamanda da bireyin kendi kendisini ve yaşadığı toplumu anlaması için öncelikle insanı konu edinen farklı disiplinlerden faydalanmak gerektiğini çok iyi özümsemiş bir yazar profili çizer.
http://mabelard.blogspot.com.tr/2014/04/insan-haysiyetinin-72kogusla-imtihan.html Türk edebiyatına birbirinden değerli romanlar bırakan Orhan Kemal’in; 1950’li yıllarda önce uzun hikâye, sonra oyun formatında yazdığı kült eseri “72.Koğuş”, “Koğuşta izmaritine zar atılıyordu” cümlesiyle başlar. Bu çarpıcı cümle; bir yandan işledikleri suçla birlikte kaderiyle oyun oynamış, özgürlüğünü kaybetmiş yoksul insanların cezaevinde içine düştükleri durumu özetlerken, bir başka yönden de okurun belleğini Aristo’nun “kullanacak kuvvetin, dağıtacak himmetin yoksa kıymetinde yoktur” sözündeki “himmet ve kıymet” kavramlarıyla yüzleştirir.
http://mabelard.blogspot.com.tr/2014/04/orhan-kemali-sosyoloji-disiplininden.html Orhan Kemal; kendi yaşam öyküsünü anlattığı “Küçük Adamın Romanı” üçlemesinde bitmek tükenmek bilmeyen yazma tutkusunun kaynaklarını, sanki ışıl ışıl parlayan bir kuyumcu vitrini gibi okurların gözleri önüne sunarken, aynı zamanda da bireyin kendi kendisini ve yaşadığı toplumu anlaması için öncelikle insanı konu edinen farklı disiplinlerden faydalanmak gerektiğini çok iyi özümsemiş bir yazar profili çizer. Küçük Adamın Romanı’na Türkçede “toplumbilim” olarak bilinen, bireylerin diğer bireylerle ve toplumla ilişkilerinde ortaya çıkan davranış biçimlerini inceleyen sosyoloji penceresinden baktığımızda, Orhan Kemal için, toplumun normlarını okuyarak değil, yaşarak öğrenme sürecinden geçmiş bir yazardır tespitinde bulunmak pekâlâ mümkündür.
Hasret'i geçn yıl tatil için gittiğim Didim'de okudum. Canan Tan'ı okumaya değer bulmuyorum. Hasret'i memleketim Kırıkkale'de geçen bir olayı anlatması sebebiyle sırf merak ettiğim için alıp inceledim. Tan, sıradan cümleler yazıyor. Hasret isimli kitabında altını çizdiğim tek bir satır bile olmadı. Okumak için verdiğim zamana, paraya ve emeğe yazık. Kesinlikle önermiyorum...
http://mabelard.blogspot.com.tr/2014/04/viyolonsel-okuma-notlar.html Halil İbrahim Polat; Palto Yayınlarından çıkan ikinci romanı Viyolonsel'de felsefi düşünen ve felsefi düşüncede detayların farkına aşk'la varan Aden'in melânkolik dünyasını notalarla örtüştürürken, o'nun ruhunu müzikle iyileştirip, Dina ile bütünleştiriyor. Kitap; sürdürmekte olduğu yaşam tarzından kendini soyutlamış, yeni bir hayat arayışı içinde olan, Tanrı’yı, varoluşu düşünen ve bu süreçte yalnızca sessizlikle temas hâlinde olan bir insanın düşünsel eylemiyle başlıyor.