Dünyanın Merkezine Yolculuk'ta da bilimden bolca yararlanılıyor. Biraz masal tadında bir kitap.. Yer kabuğunun altında yer alan gerçek olması imkansız bir dünya tasvir etse de; bilimi kullanarak bulunduğu dönemdeki insanların kafasında soru işaretleri ya da belkiler bırakıyor. Fantastik kitaplara çok ilgi duymasam da, bilimin ışığında olduğu zaman insan gercekçi bir bilim kurgunun içinde kayboluyor.
Yeryuzunun dunyevi hazlarina, yeryüzündeki tutkulara, kapılarını kapamış insanların dünyasını anlatır Dostoyevski. Nefret edilesi bu somutlugun icinden ne cikar, ne girer icine..Oyle ortada kaliverir..Kendi yeraltini, bu yeryuzune tasir.. Bu, cogunlugun icine islemis kalabalik- yozlasmis dunyayi, bu cogunlugu, bu kirli arzulari olan insanlarin bu hale soktugu yeryuzunu hic bir zaman kendine yakin bulmamistir. Tek beklentisi belki de yok olmak, geldigi gibi sessiz sedasız biçimde gitmek, kurtulmak yığınların arasından.. "Her seyi fazlasiyla anlamak bir hastaliktir. Gercek, tam manasiyla bir hastalik..
Lynnr McToggart ; " Yasayan bilinc bir sekilde bir seyin olasiligini gercege donusturme etkenidir.Evrenimizin yaratilisindaki en onemli unsuz, onu gozlemleyen bilinctir." Dusunceleriz fiziki dunyayla etkilesimde bulundugunda, bilerek ya da bilmeyerek, arom alti alemde degisiklikler meydana getiriyordu. Milyonlarca zihnin birlik olusu, fiziki maddeyle etkilesimde bulunmasini saglayabilirdi. Toplu meditasyon ve dualar fiziki dunyayi degistirebilme yetisine sahip yuksek bir enerji.. Odaklanmis dusunce, bitkilerin buyume hizi, yuzen baligin yonu, hucrelerin davranisi gibi seylere tesir eder... Annemizin menekselere kinusarak buyutmesi de bunun bir aciklamasi degil mi ki:) Don Brown kitaplarini okurken genel kultur uzerinde bir bilgiye sahip olusu ona saygimi buyutuyor..Bir yazarin tek basina tum bu konusmalari yapabilmesi icin kafasinda, sizofren bir akla sahip olmasi gerektigini hep dusunmusumdur..Aksi halde nasil olurdu.. Bir roman yazmak, icini bilgi birikiminle doldurmak, bu denli akici bir seruven yaratmak.. Saygiyla kapatiyorum kapagini kitabin..
Yaşarken anlatması ne zor hikaye.. Bir otobiyografi sayılabilir.. Böylesine dısardan bakılarak anlatılabilmesi de büyük bir övgüye değer.. “İnsanın birazcık ekmeği olsa! Sokaklarda ısıra ısıra gidebileceği, bir küçük nefis çavdar ekmeği! Hem yürüyor, hem de bu en iyisinden çavdar ekmeğini hayal ediyordum; şimdi yemesi ne hoş olurdu! Açlık iflahımı kesiyordu; ölmeyi, yok olmayı özledim, duygulandım, ağladım. Sefaletim bitip tükenmek bilmiyordu! Ansızın sokağın ortasında durdum, vurdum ayağımı yere, bastım küfürü.”
Icine dogru yolculuga cikan bir yolcunun hikayesi Siddartha.. Aramanın, bulmayı, görmeyi ne denli engelledigine bir kez daha sahit oldu ve gulumsedi gozlerim.. Sonsuz olan tek sey 'an'di evet.. Ve evrenin o aranilasi bilgeligi, gordugun tum detaylarin icindeki sadelikti aslinda.. Hep uzaklarda, daglarin ardinda, denizlerin derininde aranan bilgelik.. Bir zamanlar bir seyler karalamistim..Aklima getiriverdi yine kitap.. "Cehalet" biraz ironik, biraz gercekti kendime yakistirdigim.. Cehaletim uzerine bir zamanlar sunlari yazmistim.. " Icinde yasadigim zaman dilimi ve sahit oldugum onca seyin disinda, benimin disinda, benden milyonlarca yil oncesinde, simdi de yasayan, ölen milyonlarca insan, onlarin an'lari..Biriktirdigimiz tum detaylar, renkler, sarkilar, yerler, asklar, fikirler..kesfedilen ve kesfedilecek bir suru sey..ve benden sonra da kesfedilecek nicesini dusundugumde tek gercek olan su anda bildigim her seyin su andaki hali.. Ve mukemmel olan tek sey de bu..." Evet sonsuz olan tek sey "an" Yollari neden sevdigimi bir kez daha anladim. Yine harikaydin Hermann Hesse...
Daha once okudugum %100 İstanbul/ Erk Acarer kitabi ile cok benzer oldugunu fark ettim.Bu kitabi sevenlerin cok daha keyifle ve akici bir sekilde okuyacagina kesinlikle eminim o kitabi da...Sunay Akın'in bu kitabi yazmak icin epey arastirma yapmis olmasi muhtemel, bu taktire deger. Ancak hikayelerinde cok kopukluk vardi, bu da beni hikayelerden biraz uzaklastirdi. Bahsi gecen kitaptaki gerceklikler tartisilabilir ( %100 İstanbul)ancak biraz arastirma ile derin bilgiler edinilebilir. Hikaye anlatimi ve baglamasi keyiflidir. Sunay Akin, belki fazla detay bildiginden olsa gerek konulari biraz daginik buldum..Ama hikayelerinin ogreticiligini ve ruhunu sevdim..