mavi detay, 65 adet değerlendirme yapmış.  (2/10)
Vahşetin Çağrısı
Leyla'nın Evi
Leyla'nın Evi

6

Olumlu bir şey; İstanbul’un ne kocaman bir tarih barındırdığını bir kez daha gördüm ve gülümsedim. Basit ve anlaşılır olmasının yanında vermek istediği mesajlar düşündürücü ve “evet ben de katılıyorum” dedirten cinsten. Ana tema aidiyetsizlik.. Leyla’nın evi, bir romandan çok bir İstanbul manzarası.. Aynı zaman diliminde aynı şehirde soluk alan insanların, şehrin öncesi ve şimdisi arasındaki uçurumunu işlemiş Zülfü Livaneli. Aynı kentte farklı tarihler, karakterler arasındaki büyük uçurumlar.. Birbiriyle karşılaşan bu insanların birbirlerinden etkilenmesi olası elbet ancak bu etkileşimden sonra bir anda değişen renkler, karakterler tat vermedi bana. Değişimin ara katmanları yok. Kötüden bir anda iyiye, iyiden bir anda kötüye, nefretten bir anda sevgiye geçişler.. Hikayelerin içerisindeki duygular derin değil...Bu denli büyük sevgi ve bu denli büyük hırs, nefret aktarılırken fazla basit anlatım sergilenmiş.Bir psikoloji kitabı olmadığını düşünerek edebi açıdan yaklaştığımda edebi de bulmadım. Bir özet kitap niteliğinde buldum. İşlenen konulara bakıldığında oldukça derin psikolojik analizler yer alabilirdi ancak bu denli bilgiyi 280 sayfaya sığdırmaya çalıştığından olsa gerek anlatım biraz yavan kalmış. Ya bir roman olmalıydı ya da daha derine inmeliydi.. Eşimle başka bir kitabı üzerine konuşurken çok üzerinde durmadığım ancak sonradan dikkat ettiğimde hemfikir olduğum şeyi söylemeliyim. Biriktirdiği , bildiği her şeyi kitaba serpiştirmeye çalıştığı için eksik ve itici buldum birçok şeyi. Sanırım bildikçe, bildiklerini paylaşmak arzusu da aynı oranda artıyor... Bunun için denemeler ve küçük hikayeler yazabilir Livaneli..

Çocuklarla Beraber
Çocuklarla Beraber

10

Çocukların, Dostıyevski'yi tanıması için hazırlanmış bu öyküde yine büyük yazar insanların iç dünyalarının derinliklerine iniyor. Onu okurken, mutlaka her cümlesinde bir derinlik ve bir büyüklük arıyorum ve düşündüğümde buluyorum da..

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Çankaya’nın Bütün Adamları
Çankaya’nın Bütün Adamları

8

30’lu yaşlarımın ortasında iken, sadece kendi dönemimde yaşayan Cumhurbaşkanlarını ekranda, gazetede gördüğüm kadarıyla yorumladığımı fark ettiğim kitaptır.. İsimlerini bile sırasıyla bilmediğim, dönemin olayları açısından kişinin karakterlerini bilmenin ne kadar da önemli olduğunu anlamamı sağlayan.. Oysa şimdi bu kitabı bitirdikten sonra öğrenme yolculuğu daha da keyifli ve dolu olarak devam edecek.. Yer yer, objektif bulmadığım yorumları, yazarı biraz araştırmaya itti beni. Bazı fikirlerinden haz etmedim ve yer yer güvenmediğim konularda bir takım araştırmalar yaparak okumaya devam ettim bu kitabı. Benim için bir başlangıç olabilirdi yalnızca. Tamamen güveneceğim ve bununla yetineceğim bir bilgi yumağı ile dolu değildi. Ama güzel bir başlangıç yaptım ve öğrenmenin keyfiyle kahvemi elime alıp okudum da okudum.. Arada bir yerde şunu da yazdım bir köşeye; “Bu dünyada beni en çok mutlu eden şeylerden biri "yeni bir şeyler öğrenmek".. Okumak, araştırmak lazım.. Bugün okudum bir yerde; yarim saatlik okumanın Çözemeyeceği derdim olmadı diye başlıyordu bir yazı.. İnsan ne kadar sığ şeyleri kafasına taktığını düşünüyor bu zamanlarda..” Olayları değerlendirirken, dünyada olup biteni, kişilerin karakterlerini de birlikte değerlendirmek gerektiğini bir kez daha anladım.

Gerçek Hesap Bu
Gerçek Hesap Bu

7

Nejat İşler'i Kaybedenler Kulübünden sonra sevmeye başlamıştım. Kitabını okuduğum zaman o filmdeki rolünde kendine dair şeyleri oynadığı için bu kadar başarılı ve samimi olduğunu gördüm. Yer yer alaycı üslubu, samimi yazıları ve sadeliği güzeldi. Tanımak lazım, TV'de gördüğün ve sevdiğin adamları.. 1 günde okuyup bitirdim. Gülümsedim, bazen şaşırdım da.. Kitaptan sevdiğim bazı cümleler; Kimlikler üzerinden var edilmeye çalışılan her şey kısa ömürlü olmaya mahkum. bu genelleme de dahil.. .................................................. Sus ve dinle..Her şey akıp gidiyor... ................................................. Atının çatladığı yere evini yap. Kalmak istiyorsan kal, gitmek istiyorsan yeni bir at al ve bu böyle devam etsin.Gitmek istediğin yere kadar... ................................................. İyi insanlara salak muamelesi yapmayı bıraktığında iyi bir insan olacaksın, bu da sana yeter... ................................................ Gerçek hesap bu… Söze gerek var mı? "Kendi hikayelerimizi anlatalım, gerçekleri bizim gibi yaşayanları da anlatmak lazım." "Gerçekten istediğim şeyleri yapmak, gerçekten istediğim yerde, gerçekten istediklerimle zamanımı değerlendirmek. Tek isteğim ve halihazırda yaptığım şey bu." Söze gerek var. Gerçek hesap bu!

Yaşlı Adam ve Deniz ve Seçilmiş Hikayeler
Yaşlı Adam ve Deniz ve Seçilmiş Hikayeler

10

Daha ilk sayfasında hemen beni hikayenin içine alan kitabı,  baştan sona gülümser bir hüzünle okudum..Sanki hiç yabanci değildim yaşlı adama..Birden bire yanindaki genc oluverdim okurken.. Bir Akdeniz sehrinde, gecenin karanlığında sabah avı icin oltasini hazırlayan sevgilimi izledim gulumseyerek bir yandan okurken..Gun dogmadan oltami alip denize dogru yol almadan bir kac saat once okudum tam da bir solukta..Eminim her satiri hatirima gelecek denizin icindeyken ben..Bir hikayenin icine girecegim heyecanla.. Oltama her balik takildiginda gulumseyecegim yasli adama..Selam edecegim.. Ne guzel hikayesin sen..