Ara verdiğim kitaplardan birisi olan bu kitabi da bitirmekten dolayı mutluyum ve okuduktan sonrada keşke daha önce bitirseymişim diye bir pişmanlık bile yaşadım. Hakan Günday, kalemine ve hayal gücüne hayran olduğum yazarlardan birisi... bu kitap yazarın ilk kitabi olma özelliğini de sahip ayni zamanda... Gelelim kitabin içeriğine; kitap 3 bolümden oluşmakta, 1-Kinyas, Kayra ve hayat 2-Kayra'nın yolu 3-Kinyas'ın yolu İlk bölümde, evi terk ettikleri zamandan itibaren 8 yıl boyunca birlikte yaptıkları, yaşadıkları düşündükleri anlatılıyor. Kendilerinin iç seslerinden oluşan bir anlatım, bize basta kendilerini daha sonrada birbirini anlatıyorlar. Amaçları, zihinsel ölümlerini gerçekleştirmek... Bir insan kendi isteğiyle ve şartlarıyla zihinsel ölümünü gerçekleştirebilir mi? Kitabi okurken çok defa kendime sordum özellikle Kayra'nın yolunda... Zihinsel ölümlerini gerçekleştirmeden önce kendinden sonrakiler tarafından anlaşılmak üzere hayatlarını yazmaya karar verirler ve yazmaya başlarlar... Bir gün Kinyas'ın Kayra'yı terk etmesiyle isler değişir biri ölümü seçerken ve bunun için uğraşırken, diğeri yaşamayı, sıradan insan olmak için uğraşır. İçindeki kötü,duygusuz,soğuk,cani yaratığı insan yapmak için yollar arar bu sefer... Kitabın ilk bolümü biraz ağır ilerliyor fakat sakın sıkılınca bırakma gafletine düşmeyin.
Mahir ünsal eriş i daha önceleri keşfetmiş ve #otdergisi ile tanimistim. Kitabini almak tüyap kitap fuarina nadip oldu hemde imzali bir sekilde :) Kitap Güneş'in arkadaslariyla tertipledikleri ikindi kahvaltisina gelmemesiyle başliyor ve bu ikindi kahvaltisina gelmedigi kitabin diger bölümlerindede tekrar ediliyor... Güneş ev hanimi Mükerrem hanim ile ögretmen Turan beyin oğludur. Olay Turan beyle baslar ve zincirleme sekilde devam eder, yani şöyleki; kitapta anlatilan herbir karakter mutlaka kitabin baska bir yerinde tekrar karsiniza cikiyor.. ilk okudugunuzda bu kiside ne alaka derken diger yerde okurken aaa bu kisi su olaydaki kisiymişşş diyorsunuz. Ayrica kitabin adininda ne kadar yerinde bir seçim oldugunuda anliyorsunuz... Gercektende dünya küçücük ve herkesin bir görevi var bir yerlerde sizin icin birseylere sebep oluyorlar... kitabi okudukca sasirmaktan kendimi alamadim... tek sıkıntı karakter fazlalıgından kafa karisikligi yaratma ihtimali onuda not alarak cözebilirsiniz diye dusunuyorum😄😄😄 ve mutlaka okumanizi tavsiye ediyorum 😊 farkli bir anlatima sahip...
Olay adli tip uzmani Maura nin otopsi yapmak icin getirilen cesedin canlanmasiyla basliyor. Daha sonra canlanan bu kiz tedavi gordugu hastanede dogum yapmak uzere olan dedektif Rizzoli ninde icinde bulundugu 6 kisiyi rehin aliyor. Olaylar bir anda basit bir rehine krizinden ulke gundemine oturuyor... jane ve esi Gabriel bu isin pesini birakmazlar ve arastirmaya baslarlar... Anlatima gelince yazar duygulari anlatımda okadar basarili olmuski, okurken bir taraftanda yasiyor insan... tecavuze ve fuhusa zorlanan kizlarin duygulari, acilari cok gercekciydi... herkese tavsiye ederim mutlaka okunmali diye dusunuyorum.
Kitabi okumaya baslamadan önce beklentim farkli yondeydi sanirim, beklentimi karsilamadi diyebilirim. Ben bol gerilimli, paranormal dozu yuksek bir olay bekliyordum, evet ortada tanimlanamayan birsey var ama bununla ilgili ise yarar bir ipucu bulamadim. Disarda insanlarin gordugunde, delilik nobeti gecirip kendini oldurmesine sebep olan birsey var. insanlar buna yaratik diyor ama kimse gormedigi icin, neye benzedigini bilmiyor. Malorie hayatta kalmayi basaran sansli kisilerden biri ve kitapta bu karakterin hayatta kalma cabalari anlatiliyor cogunlukla. Kitap; iki anlatimli, simdiki zaman ile 4 yil oncesi olaylar birlikte anlatiliyor. Kitapta en begendigim kisim; goremeyen insanlarin hayatini bize cok gercekci yansitmis olmasi... kendimi göremeyen kisilerin yerine koydum, kitap boyunca... okurken ben bir korku yada gerilim yasamadim ama bu diger okuyucularin yasamayacagi anlamina gelmiyor tabiki... farkli tarzda bir kitap okumak isteyenlere...
Nasıl anlatsam diye düsündüm kitabın sonlarına yaklaşırken, kitap mitoloji, bilim teknolojisi ve aşkı harmanlamaya çalışmış ama bana göre fazla kurgusal bir konuydu anlatılanlar hepsi birbirine karışmış... Konuya gelecek olursak 2000 yıl öncesinde Olba ülkesinin kraliçesi Aba için bir kehanet yazılır, çağlar sonra tekrar dirileceği üzerine. Kehanetin yazılı olduğu papirüs günümüzde arkeolojik kazılar sırasında bulunur. Papirüsteki yazılanı çözen profesör Aden olayda asıl kahramandır, öte yandan bu kahanetten haberi olan bir taraf daha vardır; ABD'nin NASA teşkilatı. NASA ileri gen teknolojisi sayesinde tarihteki kişileri DNA'ları sayesinde kopyalamakla kalmayıp, geliştirdikleri bir başka yöntem sayesinde beyinsel aktivitelerinide yükleyebiliyorlar ve bu teknikleriyle Aba'yı kendi deyişleriyle diriltmek istiyorlar. Olaylar burda başlıyor ve sonu biraz daha farklı bitiyor. Emeğe saygım sonsuzdur. Yazar farklı bir tarz denemiş ama bana göre değil konuyu saçma buldum, kurguda olsa bazı değerlere ve bilgilere ters, bazı olaylar diye düşünüyorum. Bu benim şahsi fikrim...