Türkçü kesimin reaksiyoner tavrının dışa vurumu olan, son yüzyıl içerisinde en "dik" duruşa sahip olan bir dava adamının kitabıdır. Nihâl Atsız Beğ'in, Bozkurtlar eseri sadece Türk milliyetçileri için önem arz etmemektedir. Bozkurtlar, Türk milleti için büyük bir öneme sahiptir. Bunun sebebini şöyle açıklayabiliriz; Goethe, Alman edebiyâtı içerisinde Almanların arkaik köklerine inen nadir yazarlardan bir tanesidir. Nihâl Atsız Beğ'i Goethe ile bu konuda karşılaştırmak gerekir. Bunun sebebi ise; Nihâl Atsız Beğ'in de Türk milletinin arkaik köklerine inmiş olması ve bu köklerden yeni yetişen nesilleri ve bu nesillerle beraber de geleceği aydınlatıyor olmasıdır. Nihâl Atsız Beğ, Türk milliyetçiliği konusunda dik duruşunun yanında romantizmin rüzgârı ile birlikte Bozkurtlar romanı içerisinde bir çok konuyu işlemiştir. Bugün, Türk milliyetçilerinin büyük bir kısmına(=ki daha çok 14-19 yaş aralığı) baktığımız zaman roman içerisinde geçen Kür Şad karakterini baz alarak her şeyi yapabileceğine inanmaktadır. Atsız Beğ'in de arkaik köklerimize inerek bizleri, yani Türk milliyetçilerini ve Türk milletinin genç evlâtlarını inandırmak istediği husus budur. Tüm bunların yanında, Atsız Beğ, biz gençlerin benimsemiş, inanmış ve hayatının her sahasında uygulamaya çalıştığı Türkçülüğü Bozkurtlar romanı ile şahlandırmıştır. Bu şahlanmanın ardından, Atsız Beğ, biz Türk milliyetçilerine büyük bir yük de yüklemiştir. 1000 yıl sonrasına seslenen Atsız Beğ'i, gün geçtikçe daha iyi anlayacak ve yeni yetme "Türkçüler" gibi Bozkurtlar'ı okuyarak sadece "Almıla"ya aşık olmayan, geçmişten beslenen, geleceği düşünen ilmî ve fikrî sahalarda düşündüklerimizi Atsız gibi dik durarak beyan edecek bir nesil yetiştireceğiz. Vaktiyle bir Atsız varmış, var olsun!
Eğitimci olmak isteyen ve aydınlık bir gelecek için mücâdele eden herkesin okuması gereken bir kitaptır. "...bize bataklıklar, kayalıklar düştü; oraları bir kültür ülkesine çevirdik." Kitabın özeti niteliğinde olan bu söz bir çok şeyi anlatmaya yetiyor. Rusya ve Ukrayna'nın sömürgesi altında ezilen ve büyük acılara tanıklık eden Finlandiya'nın, Snellman'ın büyük katkıları sonucunda nasıl bir kültür ülkesine dönüştüğü ve bu kültürün de getirisi olarak günümüzde hâlâ dünyanın "eğitim" konusunda başı çeken ülkelerinden biri olduğunun mükemmel bir hikâyesidir. Snellman, şöyle soruyordu; "...hayatın ve bizim emeğimizin sırrı burada gizlidir. Ülkemizde ne ile meşgulüz? Ulusumuzun kaderinde nasıl bir rol oynamaktayız?" Bugün, geleceğin Türkiye'sini hayal eden gençler için teşvik edici bir kitaptır.
Lise sıralarında bir arkadaşım vasıtasıyla karıştırmak amaçlı aldığım fakat sayfaları arasında kaybolduğum kitaptır. Özgürlük ancak böylesine sade ve akıcı bir dille anlatılabilir, Jonathon'ın "özgürlük" için vermiş olduğu mücâdele, insanın zihinsel olarak gelişmesine ve fikir bazında da özgürlüğün ne derecede önemli olduğuna ışık tutmaktadır. Bir martının özgürlük mücâdelesi böylesine sürükleyici ve etkileyici anlatılıyor ise bunu insanın kendi hayatı ve yaşadıkları çerçevesinde düşünerek okuması, okuma sonucunda da sağlıklı bir uygulama ile hayata geçirmesi bir çok olayın üstesinden gelmesine yardımcı olacaktır.