Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.
Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.
Bağıra bağıra mesaj vermese güzel olabilirdi. Bıraksaydı da o mesajları biz anlasaydık.
Küçücük bir kitap ama bir o kadar da yerin altında var.
Nicesine sınav kazandırmışlığı vardır mesela.Bu ayrı ama küçük bir martının artık sadece küçük bir martı olamayışıdır belki de..
Çocuklar için kişisel gelişim kitablarından biri sayılabilir bu fabl türündeki eser. Her zaman aykırı olmak hoşuna gidenler için ideal bir öykü. Kitap -çocuklar için- alttan alta -din dahil- her türlü öğretiyi insanı sınırlandıran dogmalar olarak kabul etmesi gibi bazı sakıncalar içerse de kitap bize sadece sınırları zorlamayı değil, aykırı olmayı da öğütlüyor olması en özgün mesajı oluşturuyor. Ayrıca kitabı özümseyerek okuyan büyükler şunu fark edeceklerdir ki Martı Jonathan bize bilginin (özgürlüğün) 3 halini anlatıyor: Herkesin ulaşabileceği bilgi, sadece bilginlerin ulaşabileceği bilgi ve sadece ermişlerin (bilge) ulaşabileceği bilgi... Bilgiden -dar anlamıyla özgürlükten- kasıt özgür düşünceye, gerçeğe 'Asıl'a, 'O'na, tek ideye ulaşmaktır.... Kişisel gelişim kitaplarının "kitabı okudum, hayatım değişti" gibi klişeleşmiş cümlelere pek inanmayın. "Martı Jonathan'ı okudum, içimdeki potansiyeli kefeştim" gibi sadece fikir olsun diye söylenmiş cümlelere de inanmayın. Zira bu kitabı okumakla kimsenin hayatı filan değişmez. "Bir kitap okudum ve tık diye hayatım değişiverdi" gibi cümleler kuranlardansanız, hala -zihinsel olarak- (bence) özgür olamamışsınız demektir.
"... Martı Maynard, sen sen olma hürriyetine sahipsin, bunu da şu andan itibaren kimse engelleyemez. Özgür olmak her martının hakkıdır. Özgürlük varolamanın özüdür. Unutma! Sen zaten özgür olarak doğmuştun. Senin şu anda yaptığın tek şey doğuştan var olan ancak daha sonra .... tarafından değiştirilen, özgürlüğünü kısıtlayan, boş inançları, gelenekleri, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa kaldırıp attığın için özgürsün Martı Maynard. (Martı Jonathan Livingston)"
Yine fazlasıyla abartıldığını düşündüğüm kitaplardan biridir. Kötü mü? Asla, ama bu kadar övülecek, herkese tavsiye edilecek bir tarafı da yok, daha doğrusu bu kitaba kıyasla çok daha iyi kitaplar var bundan önce okunması, tavsiye edilmesi gereken. Şahsen bana benim bilmediğim, fark edemediğim hiçbir şeyi söylememiştir bu kitap; ama tekrar belirtiyorum iyi kitaptır. Sadece bu kadar abartıldığı için benim gözümde biraz değersizleşti.
Hikaye kisvesi altında bir kişisel gelişim kitabı gibi geldi bana. Oldum olası sevmem gelişim kitabı.
Dil olarak güzel akıcıydı. Gerisi mesaj, mesaj, mesaj...
Hediye olarak verilmesiyle, lise yıllarımda okumuştum ve sanırım o zamana kadar okuduğum ilk felsefi hikayeydi. Beni gerçek manada etkilemişdi.
Karton Cilt, 92 sayfa
2007 tarihinde, EPSİLON YAYINLARI tarafından yayınlandı