Her ne kadar Olriç üzerine gibi görünse de bir Oğuz Atay değerlendirmesidir.. Belki en kapsamlı kritik olmasa da dikkati çektiği noktalar çok ayarında.. Oğuz Atay kitaplarını okumuş olun ve ya olmayın tad alacağınız bir eser..
Sonunda bitti.. En son ortaokulda sözlük eşliğinde kitap okumuştum.. Siz de üşenmezseniz okuyun, aman aman bi kaynak değil ama kendi adınıza öğrenilecek şeyler vardır..
"Disney yılın öğretmeni ödülü almış bir öğretmenin anıları" gibi değerlendirilebilir. Ama klasik sıkıcı oğretmen anıları şeklinde değil. Yazarın 55 kuralı, daha çok ilkokul seviyesindeki öğrenciler içinmiş gibi de görünebilir ancak uyarlanabilir kurallardır aslında. Bir de kültürel farklılıkları göz önüne almak lazım tabi ki uyarlama yapacaksak.. Kitap aslında bir kişisel gelişim kitabı olarak da değerlendirilebilir, mesajları, tavsiyeleri ve yaklaşım teknikleriyle.. Bu açıdan bakılıp okunması gerektiğini yazar baştan söylüyor zaten. Yine de kültürel ve kitlesel uyarlama yapmadan bir "baş ucu kitabı" olarak kullanılamaz. Anlatım olarak samimi, açık.. Yazarı eğitmen olan kitapları severim, bu da öyle bir kitap..
Mustafa Bakan 2012 yılında, 37 yıllık eğitimci iken çıkarmış kitabı.. Genel olarak; eğitime güzel yaklaşımlar sunan, yararlı bir kitap. Yalnız bazı bilgi yanlışları içeriyor. Teknik olarak da; bölümlere ayrılmış bir kitap için fazla tekrara düşüyor, okuyucuyu sıkacak tekrarlar içeriyor. Bir de kitapla ilgili canımı sıkan konu; Atatürk'e karşı antipati duyularak yazılmış gibi.. Mesela "kitap okumanın yararları" ile ilgili bölümde Roosvelt, Franklin gibi isimlerden anektotlar-sözler sunan biri nasıl olur da Atatürk'ün bir sözünü bile yazamaz? "Cebimdeki 2 kuruştan birini kitaba ayırmasaydım buralara gelemezdim" Kültürel değerlerimizi çocuklarımıza aktarmamız gerektiğini söyleyen birinin böyle kendiyle çelişmesini yadırgadım. Sevmese de örnek olması için bir şeyler diyebilmeliydi. Yani kafatasçılık filan yaptığım yok. Böyle birkaç yerde yadırgadığım durumlar oldu kitapta. Atatürk'ün eğitimimize katkıları görmezden gelinemez. Biraz da Cumhuriyet döneminin dilimize kötü etkileri olduğu yönünde propaganda gibi bölümler vardı. Buralarda çok bilgi yanlışı ve mantık hatası seçiliyor. Yazar, Osmanlının tekke-medrese kültürünün güzelliğiyle ilgili de dönemsel farkları görmezden geliyor aynı maneviyata farklı yollardan gidilebileceğini görmeyip geri kafalı davranıyor biraz. Ayrıca, günümüz siyasileri konusunda yanıldığını hocamız(2012-2015 arasında) umarım anlamıştır. Çünkü bunları azcık övmüş ama yolsuzluk-hortumculuk ile ilgili söylemleri, bugün bu övgüleriyle uyuşmuyor. Yine de teknik ve manevi olarak; eğitimcilerin, öğrencilerin, toplum yöneticilerinin en önemlisi de velilerin kitaptan öğreneceği çok şey var..