"Kısmen bilim-kurgu, kısmen distopik ve tamamen göz kamaştıran ürkütücü ve tadına doyulmaz klostrofobik bir şaheser." Söylediğim bütün sözleri geli alıyorum. Bu kitap sıkıcı falan değil, fırtına öncesi sessizlikmiş benim okuduğum. Bu kitap kesinlikle hak ettiği değeri gör mü yor! Başlarda kitabı gerçekten yarıda bırakmayı düşündüm, çünkü bilimsel terim ve kitabın tanıtımıyla doluydu. Ama 100. sayfadan sonra yanlış hatırlamıyorsam, olaylar yerine oturmaya başladı. Son 100 sayfada ise yazar bomba üstüne bomba patlattı. Katiller ortaya çıktı, masumların hiçte masum olmadığı öğrenildi. Çok zekice kurgulanmış bir kitap. Hem romantik, hem gerilim. Hele ki bir de bilim-kurguyu seviyorsanız tadına doyulmaz bu kitabın. Sonunu bir çırpıda okudum hemen ikinci kitaba geçmeye sürüklüyor beni😁 Konusundan şöyle bir bahsedersem, Amy yani kitabın kızıl saçlı hatunu-kızıllara bayılıyorum!- ailesiyle birlikte yeni gezegenin temellerini atmak için bir yolculuğa katılır. 300 yıl sürecek olan bu yolculukta Amy tam 50 yıl erken uyandırıldı ve kimin fişini çektiği ise büyük bir muamma. Gemi düşünmekten yoksun ve ilkel insanlarla dolu ki bunlara boş demeyi tercih ediyorum. Herkes tek ırk, herkes aynı fiziksel özelliklere sahip. Amy ise kızıl saçlı,yeşil gözleriyle bu uzay gemisine tam da bir uzaylı olarak düşüyor. Ve onu gerçekten ucube olarak görmeyen biri var, Çırak. Geminin gelecekteki lideri, hazırlıksız yakalanan bir aşk. Spoi vermeden ancak bu kadar söyleyebilirim, bu kitabı okuyun. Sırlar, cinayetler, olaylar üstüne olaylar herşey var bu kitapta. Kapağı desem ona zaten aşık oldum! Çok güzeell😍