Aman Allah'ım muhteşem muhteşem muhteşemdi! Etkisinden çıkamadım, bitireli dakikalar olmuşken bu heyecanımı paylaşmak istedim. Bir zamanlar, şeytanın ininde yerde tüylerle oynayan küçük ve masum bir kızdı. O, artık masum değil... Karou kesinlikle en sevdiğim bayan karakterler arasında yerini aldı. Bir kere çok güçlü bir karakter, resim çiziyor-en sevdiğim yanı-, dövüşebiliyor ve mavi saçlı!! Karou'yu bu kadar sevmenin nedeni farklı olmasıydı, iyiden çok kötüye yakın olmasıydı. Akiva, canım kara danam benim ya, nasıl tatlı, nasıl kibar ve neredeyse zenciler kadar esmer olması ve altın rengi gözleri beni çok etkiledi. Genel olarak alıştığımız beyaz tenli renkli gözlü çocuklardan değildi(buna kırmızı gözlerde dahil). Koruyup kollaması, yaralı olması falan çook hoştu. Mekanlar ise çok sıradışı ve alışılmadıktı, yazarın o mekanlara verdiği adlar, romanın geçtiği şehirler... Aşık etti kendine resmen, kurgusuna zaten diyecek hiçbir lafım yook! Kitap beni hiç sıkmadı, başından itibaren kitaba resmen bağlandım. Kapak on numara ve kitabın ismini, son sayfada anladım ama sakın bakmaya kalkışmayın boşuna çünkü bütün kitabı okumanız gerek😄 Kitabın konusu, Karou adında bir genç kızın iki farklı dünyada geçen hayatı. Kapılarla birbirine bağlanmış bu dünyaların birinde okula giden sıradan bir kız, diğerinde ise ailesi gördüğü Kimeralar'ın yanında bir diş taciri. Hayvan, insan her türlü varlıktan diş toplayıp Brimstone'a götürüyor. Ama Brimstone dişlerle ne yaptığını ona hiç anlatmıyor. Zaten bununla birlikte kitaba karşı merakta kalıyorsunuz, sonra bir sürü gizem çıkıyor o merak sizi kitabı fırlatıp atacak dereceye bile getirebiliyor🙋🏼 Bu arada Madrigal'ın hastasıyım, okuyanlara selam✋🏻