Roman kahramanı Kemal'in hastalıklı bir tutku derecesinde Füsuna olan aşkı beni nedense sarmadı. Tek paylaşımları seksti çünkü. Neden böylesine delicesine, herşeyi bir kenara itercesine, kendinden geçercesine aşık oldu? Saplantılı aşka dair anlatımlar bir süre sonra sıkmaya başladı. Füsun da Kemalden çok parasına, gücüne, ona sağlayabileceklerine aşık gibiydi... başlarda değildiyse de sonradan...Sadece anılara dair eşyaları biriktirme açısından ilginçti. İlk yarısına kadar sürükleyiciliği sonrasında sıkıcılığa başladı-ki çok zor bitirdim kitabı. Overrated diyebileceğim bir kitap kesinlikle.
24 yıl önce, üniversite öğrencisiyken okuduğum bir kitaptı. Şu an okursam ne kadar etkilenirim bilmiyorum ama o zaman çok sevmiştim. Sanırım en çok da Selen karakterini... O kadar ki, ileride kızım olursa adını Selen koyacağıma söz bile vermiştim :) ve 17 yıl sonra verdiğim sözü tuttum da :P... zaman geçirmek için okunabilir...
Aslında bu kitabı oğlum okusun diye almıştım. İlk başladığında sıkıldığını gördüm, ama sonra bi baktım gece 2 olmuş, hala okuyor, bırakmak istemiyor. ve şu cümleyi söylediğime inanamadım: OĞLUM YETER OKUDUN, YAT ARTIK!!! neyse, bi bakim dedim, oğlumun ilgisini bu denli çeken kitap nasıl bişeymiş. en azından bana klavuzluk etsin, ileride oğluma kitap alırken Efenim, kitap bi parça Harry Potter ayarında ama derinliği daha fazla bence. Sürükleyici, ancak belirtmeliyim ki çevirisi fecaat. Kitabı okurken bazı şeyler flu kalıyor gibi ki bunu çevirinin başarısızlığına bağlıyorum. Bi de yazı karakterleri çok küçük. Times New Roman 8 gibi, düşünün yani, yani az daha büyük yapaydınız, 300 değil de 350 sayfa olaydı, yani pesss. Gece yarıları elimden bırakamadım da kendilerini, çok yordu gözümü çokkkk Bir ordu düşünün.. çocuklardan oluşuyor...ama özel çocuklar... dünyayı kurtaracak bu ordu ve komuta edecek en özel kişi ender. 6 yaşında orduya giriyor ve gerçek bir komutan olması için bilinçli olarak yalnızlaştırılıyor. kitabı okurken pek inandırıcı gelmedi çocuklardan oluşan ordu. çünkü her ne kadar çocukların empati kurma yeteneğinden yoksun, başarmak için gereken neyse onu yapacak kadar cesur, yetişkinlere göre çözüm üretmede daha başarılı, daha esnek, önyargısız olmak ve vicdani sorumluluk taşımak gibi özellikleri stratejik olarak mantıklı bir yaklaşım gibi gelse de fiziksel ve duygusal olarak uygun olduklarına nedense inanmakta zorlandım. Bu kitap serinin ilk kitabı. sonraki kitaplar olan "ölülerin sözcüsü" ve "soykırım" kitaplarını da okudum. seri ilerledikçe kitapların felsefik boyutu da derinleşiyor. ah çevirisi bu kadar kötü olmasa...
güzel bir kitaptı ama sanki daha da güzel olabilirdi insani bencilliğin, egonun, ihtiyaçtan fazlasını elde tutma güdüsünün insanın en yıkıcı yönü olduğunu ve her ne kadar eşitlikçi, bireysel ve de düzene karşı bir topluluk kurulsa da insanın içindeki o kara deliğin yine de ideal gibi görünen düzende çatlaklar oluşturduğunu anlatan bir kitap. insanlar kendinden farklı, marjinal ve de ortalamanın çok üstündeki bireyleri illaki kıskanıyor, kuyusunu kazıyor veya onun yörüngesine giriyor okunması gereken kitaplardan,, ama bazı kısımlar sanki daha bir doldurulabilirdi. kitabı okurken birçok cümlenin altı çizilecek özellikte. Bazı alıntılar: "erkeğin istediği özgürlüktür. kadının istediği mülkiyettir. seni ancak başka bir şeyle takas edebilirse serbest bırakır. bütün kadınlar mülkiyetçidir." Oiie: insanları düzen için de tutan ne ? neden birbirlerini soyup öldürmüyorlar ? Shevek: Hiç kimse çalınacak bir şeye sahip değil. eğer bir şeyi istersen gidip depodan alabilirsin.Şiddete gelince , bilemiyorum. Oiie , durup dururken beni öldürür müydün ? eğer öldürmek isteseydin , buna karşı çıkarılan bir yasa seni engeller miydi ? zorlama , düzeni sağlamanın en etkisiz yoludur. "düşünceler baskı altına alınarak yok edilemez. Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir. Düşünmeyi reddederek-değişmeyi reddederek".... " ...Nereden alıyor bu iktidarı? Kazanılmış bir otoriteden değil, çünkü böyle bir şey yok. Entelektüel yetkinlikten değil, çünkü yetkin de sayılmaz. Ortalama insan aklının doğuştan korkaklığından alıyor gücü. Kamuoyu!" "ileri doğru yürüyüp bir yerlere varıyordunuz. eğer şanslıysanız, gidilmeye değecek bir yer oluyordu bu" "eğer hırsız yaratmak istiyorsan bir sahip yarat. suçlu yaratmak için yasalar koy"
Ursula LK Guin in okuduğum diğer kitapları gibi insanı içine alan zaman yer mekan açısından bambaşka hissettiren bir kitap Olayların sonunu en başta veriyor ama bu okurken zevk Almaya asla engel değil yazarın okuduğum diğer romanları "mülksüzler", "marifetler" ve "yerdeniz büyücüsü" kadar etkilemedi beni. En sevdiğim kısım: "... Annem deliydi ben değildim. Babam yaşlıydi ben gençtim. Spartalı Helen gibi bir savaşa neden oldum. O, onu isteyen erkeklerin kendisini almasına izin vererek savaşa neden olmuştu. Ben ise alınıp verilmeyi kabul etmediğim kendi erkeğimi ve kendi kaderimi kendim seçtiğim için savaşa neden oldum. Seçtiğim erkek ünlüydü kaderse belirsiz: hiç de fena bir denge değil."