Hiç bitmesini istemedim ama maalesef bitti... Hiç sıkılmadan, elimden düşürmeden okuduğum nadir kitaplardan biri ''Gör Beni''. Kurgusu, anlatımı, sürükleyiciliği, tarihsel anlatımı ile oldukça başarılıydı. Sümerler ve dinler hakkında anlatılan oldukça şaşırttı beni. Okudukça sorgulamaya başlıyorsunuz. Olayların akışında kaybolup gittim, farkında olmadan da bir çok bilgiye de sahip oldum. Okurken olayları yaşıyorsunuz adeta. İlmiye ile birlikte Fred'in sınıfında olmak, Yakışıklıyı sevmek, Valpreda Apartmanının merdivenlerini tırmanmak istedim. Ayrıca müzik önerileri de çok güzeldi. Mutlaka açıp dinleyin. Sadece sonu biraz apar topar bitirilmiş gibiydi. Özellikle Menemen olayından sonra Selim'in ''o adam'' dediği Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki düşüncelerinin neler olduğunu bilmek isterdim. Okumanızı tavsiye ederim.
''Bugün öğleden sonra eve dönünce yapacak ödevlerim, boyayacak resimlerim olacak. Bugün nihayet yeniden küçük bir kız olduğumu hissediyorum. Normal küçük bir kız. Eskisi gibi. Bu kadar basit'' diyor Yemenli Nojoud. Nojoud oyuncaklarıyla oynamak, okula gitmek, çikolata ve pasta yemek isteyen 10 yaşında küçük bir kız çocuğu. Babası tarafından 30'lu yaşlarda bir adama satılıyor. Din adı altında yapılan bu evlilikte Nojoud ''canavar'' olarak hitap ettiği bu adam tarafından defalarca tecavüze uğruyor. ''Bu acıyla tek başınayım'' diyerek o anı öyle bir anlatıyor ki okurken nefesim kesildi. Hem kocasından hem kayınvalidesinden psikolojik ve fiziksel şiddet görüyor. Ailesi de şerefimiz zedelenmesin diye kocasını savunuyor. “… Annem sessiz kalıyordu. Üzgün ama kaderine boyun eğmiş bir hali vardı. Sonuçta Yemenli kadınların çoğu gibi onunki de düzenlenmiş bir evlilikti. Kimse ondan iyi bilemezdi, ülkemizdeki sıkıntıyı kadınlar çeker, emirleri erkekler verirdi. Bu durumda beni savunmak, baştan kaybedilmiş bir savaş olacaktı,” diyor Nojoud. Ama Nojoud büyük bir cesaret örneği göstererek kaderine boyun eğmiyor, evden kaçarak mahkemeye gidiyor ve boşanmak istediğini söylüyor. Onun bu cesareti tüm dünyada yankı uyandırıyor ve Orta Doğudaki tüm genç kızlar için kurtuluş habercisi oluyor, umut ışığı oluyor. Ülke olarak çok da yabancısı olmadığımız, Orta doğu ülkelerinin kanayan yarası çocuk gelinler... Evlensin de kocası uğraşsın, evlensin de bir boğaz eksilsin, evlensin de aileye laf getirmesin düşüncesiyle çocuk yaşta evlendirilen ve evlilik adı altında tecavüze uğrayan binlerce çocuktan biri Nojoud. Kitapta olaylar küçük kızın ağzından anlatılıyor. Gerçek yaşanmış olması durumu daha da etkili kılıyor. Nojoud kendi cesaretiyle hayatını kurtardı ama maalesef bu kötü kaderi yaşamak zorunda kalan binlerce kız çocuğu var. İslam dinini sadece kendi işlerine geldiği gibi kabul edip yaşayan bu tür erkekler için çocuk yaşta gelin almak ve vermek, kadını hor görüp dövüp işkence yapmak, ailesi ile bile görüştürmemek doğal bir hak. Kısacası orta doğu da kadınsan bir hiçsin. Kadın sadece erkeğine hizmet eder, çocuk doğurur. Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Mutlaka Nojoud'un yaşadıklarını ve cesaretini azmini okuyun. Bizim Yemen, Afganistan gibi olmamamız Atatürk sayesinde. Okurken halinize binlerce kez şükür edip Mustafa Kemal Atatürk'ün değerini çok daha iyi anlayacaksınız.
Stephen King den yine muhteşem bir eser... Korku-gerilim, polisiye, fantastik öğeleri bir arada bulunduran bir eser. Anlatımı çok akıcı. Güzel bir hikaye, kurgusu harika. Her ne kadar da kitaptaki kötü adamın üstesinden çok basit bir şekilde gelinse de başarılı. Keyifle okudum. Tavsiye ederim.
''Göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış.'' Ahmet Ümit'im okuduğum ilk eseri. Mükemmel bir polisiye, sürükleyici. Kırlangıç Çığlığı, çocuktur anlamaz unutur diye onların duygularını düşünmeden yaptıklarımız çocuklarda nasıl derin yaralar bırakıyor gözler önüne seriyor. Dönemin en önemli sorunlarından biri olan cinsel istismarı ele alması güzel olmuş. Sadece, eserde Suriyeliler hakkında yazılanları -Türkiye de hapishanede olmaktan farksız oldukları gibi- biraz abartı buldum. Yazarın diğer kitaplarını okumaya devam. Tavsiye ederim.