Siyah kadife ne demek dedim dedim durdum ne anlatmaya çalışmış derken derken kitabın ilk yarısında resmen üzerine siyah bir kadife örtülmüş gibi oldum. Tam olarak Emily içlendikçe ben içlendim o dertlendikçe ben dertlendim. Marcus un Emily e ilk zamanlar önyargının dibine vurmuş, sığ, algılarını tamamen kapatmış kendini sadece bir yasak çekimin etkisine almasına çok ama çok bozuldum. Sonra pat bir sürpriz..Sonra Marcus a bir sürpriz.. Derken yavaş yavaş gözlerinin açılmaya başlaması. Emily nin biraz daha kendine önem ve özen vermeye başlamasıyla üzerime örtülen siyah kadifenin ağırlığından tam çıkıyordum ki hoppala..polisiye mi oldu roman derken psikolojik gerilimle harman çorman olup aman nefes nefese bir mutlu sona ulaştım. Böyle de bir roman daha önce okuduysam ne olayım.Bu kadar heyecanlı bu kadar acıklı bu kadar sürprizli....Bir olay atlatılmışken başka bir olayın kucağına düştüm. Rita Hunter bu romanda beni çok şaşırttı. Daha önce püfür püfür romanlarının sonlarına doğru bir dram patlatırdı ama bu romanda dramın dibine vurmuş. Bu romanda da yine kalemine engel olamayıp bir iki eğlenceli sahnede yazmamış değil. :) Zaman zaman tam bir dramın kapısından içeri kahkahalar atarak girdiğim oldu benim :) Bilen bilir anacım. Okumadan geçilmez :)
sıkılmadım ama sıkılmaya çok yaklaştım... spoiler başlıyor..dikkat dikkat.... böyle dük mü olur...kısa boylu ama çok kaslı, milletin maskarası olmuş, kendine sosyetede kalacak yer bulsun diye , hepsini geçtim bir de gayrimeşru oğlu var hiç umurunda olmamış, pat bir anda kollarını açıveriyor bütün buzlar eriyiveriyor (gerçekten kollarını açıyor çocuk koşuyor kollarına) kısacası herşeye rağmen okudum çünkü Amerikalı kızımız eğlenceli bir tipti.. ha Amerikalı kızın en yakın arkadaşı romana nerede girdi niye girdi niye çıktı sonra nereye kayboldu valla pata küte ite kaka bir şey anlamadan bitti gitti roman..tavsiyem asla değildir.
Küçük bir kız çocuğu iken hissettiğim korkular, hüzünler, mutluluklar aklıma geldi her satırında.. Gerçekten ama gerçekten küçüklerden büyüklere hikaye tadında ya da tam tersi büyüklerden küçüklere hikaye olarak okunabilir bir kitap. İki türlü de dakikada 60-80 çarpma arasında değişen bir hızla dakikada 5-35 litre arası, günlük ise 9000 litre kanı vücuda pompalanan kanımı ısıtan bir kitap oldu. Uzun zamandır aradığı kitabı bulamayan, en sevdiği tarzları bile eksik bulan biri olarak CeeCee nin hikayesini okurken sanki hayatıma yeni bir başlangıç yapmış gibi hissettim. Kitapta beni en çok etkileyen şey ise "benim ateşimin" ne olduğu sorusuna bir cevap aramam gerektiği oldu. Bayan Odell, Oletta ve Tootie Teyze'lere benzer "Hayat Kitabıma" parmak basan tüm kadınları andım. 12 gün içinde çok satanlar listesine girmesine şaşırmadım çünkü kitap okuyan herkesin kitapların içinde aradığı bir şey vardır. Kimi kitapta vardır kimisinde yoktur. İşte o sihirli kitaplardan biri de bu kitap. Eminim okuyup sevmeyen kimse olmayacaktır. Teşekkürler İndigo...