Eğer Dostoyevski ile konuşma fırsatım olsaydı ona ilk soracağım şey "güzel ve yüksek şeylerin" anlamı olurdu. Bu denli bir karakter analizine başka bir kitapta rastlamadım. Kendini bu kadar yerip yüceltmesi garip geliyor insana sonra kitabın tonuna alıştıkça kendinden parçalar buluyorsun kitapta.Tavsiye olunur. P.s: Kitabı okumadan önce Dostoyevski'nin diğer eserlerini okumanızı tavsiye ederim.
Lord of the Flies. Kitabı elinize alır almaz ismi dikkatinizi çekmiştir elbette.Bu kitabın ismi bir başka şey olsaydı bu kadar etkileyici olur muydu bilemem eğer dünya edebiyatı ilginizi çekiyorsa mutlaka okumalısınız derim.Tavsiye olunur.
George Orwell'in okunması şart olan kitaplarından. Kitap başta çocuk raflarına konulmak gibi bir talihsizlik yaşasa da bu yanlışlık Orwell'in kitap evlerini bizzat dolaşıp yanlışlığı anlatmasıyla çözümlenmiştir.Kominizm,Sosyalizm gibi dünya tarihinde önemli yer tutan görüşleri hayvanların ele geçirdiği bir çiftlik üzerinden anlatılması üzerine gelişen bir romandır. Tavsiye olunur. P.s: imkanınız varsa ana dilinden okuyun...
Kitap "Anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum." cümleleriyle başlıyor.Camus tam o anda hissettiriyor Meursault'un normal bir tipleme olmayacağını.Kitap yoğun anlamda existentialism,absurdizm içeriyor bu incelikte bir kitabın bu denli ağırlığı taşıyabilmesi garip geliyor. Okuduğum en iyi psikoloji romanlarından diyebilirim rahatlıkla.Tavsiye olunur P.s: Bu arada bir ipucu Meur sault kelimelerini Fransızca sözcüklerinde bir arayın
Kitabın arka kapağında yer alan anlatıdan anlıyorsunuz nasıl bir kitapla karşılaşacağınızı. Naif bir dille yazmış Akın. Sohbet hakim. Her ne kadar anlatıcı her anlatıda değişse de ben Tanrı anlatıcı olarak yorumluyorum bunu.Fikirleri okuyucuya baskın gelme çabasında fakat tadında bıraktığı için arkadaş arasında yapılan küçük bir idea tartışmasından ileri gitmiyor.Kesinlikle tavsiye olunur