http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/03/fatma-erdek-kara-ks-beyaz-dus.html Bir kitaba ilk defa yorum yapmak istemiyorum çünkü insana okurken o kadar çok duygu yaşatıyor ki bu kitap ne desem bilemiyorum şu anda! Beğendim hatta bayıldım! ama... işte amalar... okurun içinde, yüreğinde burukluk bırakan bir kitap. Melekler Zamanı'ndan etkilenen okurlar bu kitabın daha etkileyici olacağını söyleyebilirim. Hatta ben çok daha fazla sevdim bu kitabı! Fatma Erdek kalemine taptığım Türk yazarlardan biri... Güçlü kurgusu, kelimeler üzerindeki kusursuz gücü ile birleşince ortaya çıkan, insanı etkileyen yürek burkan, buruk tebessümle her şeye rağmen mutlu dedirten ama çaresizliği, umutsuzluğu, savaşmayı, karanlığın içindeki minicik bir kıvılcım yakalama hissiyatını ustaca aktaran bir kalemi var yazarın. Sevdiğim her kitabını keyifle ve zevkle okuyacağım bir yazar. "Kara Kış Beyaz Düş"... adı gibi karanlığın içinde beyaz bir sayfa açma çabası ve başarı ile sonuçlanan bir hikayeydi. Zeynep'in geçmişinde hapsolması, hiçbir zaman yeniden başlayamaması ve bir gün annesinden başkakalbinde yer ayırabileceği bir erkek bulması ve geçmişinin karanlık tarafını o adamdan saklama çabası... 16 yaşında, henüz hayatının başında ama o yaşına rağmen omzunda çok ağır bir yük olan Akgül'ün Zeynep ile aynı olan kaderi... Yollarının kesişmesi, birbirlerini etkilemeleri ve ortak olan geçmişlerine birbirlerinden güç almaları... Ustaca kelimelerle dokunmuş okurken gülümseyen ama aynı zamanda göz doldurtan bir kitap. Mutlu sonu bile yüreği uçsuz bucaksız bir coşkuyla dolduramadan burukluğuyla mutluluğu yaşatan bir son! Kitabı ancak bu kadar özet geçebilir ve ancak bu kadar kitap içeriğine girebilirim. Aslında kitap hakkında söylemek istediğim çok şey var... Zeynep'in durumu, Selim'in şerefsizliği, adiliği ve Güven'in güçlü duruşu, karakteri hakkında söylenecek o kadar çok şey varken bir şey söyleyemiyorum! Çünkü o zaman kitabı anlatmak durumunda kalırım. :( Öncelikle kapak tasarımı çok fena güzel olmuştu. Özellikle konuya kurguya o kadar uygundu ki... hele ki kulak kısmında -aşağıdaki resimdeki- karlar içindeki kadın figürü cuk diye oturmuş kitaba. Ve Fatma Hanım, sizi ayakta alkışlıyorum. Aşk romanı seven, okuyan biri olarak daha önce okuduğum hiçbir kitapta aşkı bu kadar güzel tarif eden ve farklı açılardan baktıran bir yazar tanımamıştım. Özellikle yasak aşkın tarifi... benzetmeler... muhteşemdi! Türk yazarlar rafımda yer alacak olmasının yanında favori kitaplarım, ve en etkileyici bulduğum kitaplardan biri de olacak
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/03/alice-taylor-evin-hanm.html Ve ve ve... bu ilgi çekici, sevimli kapaklı kitabı... Evin Hanımı'nı okudum ve cidden çok sevdim :) Gerçekten güzel bir kitaptı, film izler gibi akıp gitti... Okuru sıkmayacak, kolay okunan, dili akıcı ve konusu ilgi çekici bir kitaptı. Ki yazarın dili kadar çevirmenin de bunda katkısı olduğunu düşünüyorum, kusursuz bir çeviri sunmuş bize çevirmen. Hatırlar mısınız bilmem ama okurken bana hep küçükken severek izlediğim "Küçük Ev" dizisini hatırlattı. Komşuluklar, yardım severlikler, diyaloglar, okul, eğitim... Bu yüzden şahsen kitabı çok daha keyif alarak okudum diyebilirim. Hatta zaman zaman o diziye gidip geldim :) Şu zamanda olmasa da ve bizim ülkemizde yaşanmamış olsa da eski zamanlarda diğer ülkelerde böyle hayatlar vardı bunları hep duyduk ya da okuduk ve bu durum kitaba gerçeklik hissi katıyor ve bir okur olarak kitaba ayrı bir sempati duymamı ve ayrı bir değer vermemi sağladı. Martha'nın ve Cornway'lerin davranışlarını sinir bozucu, çocukların davranışlarını sevimli ve Ned'in ölümünü üzücü ve Nellie&Jack'in Mossgrove'u yaşatmak için verdikleri emekleri ve Kate'in Kitty için yaptıkları ise hayranlık uyandırıcydı... Kitapta kısaca Ned Phelan öldükten sonra Mossgrove'daki hayatı konu alıyor ama bununla kalmıyor oradaki diğer insanları da anlatıyor. Kate Phelan'ın çevresindeki insanları, küçük Nora ve Peter Phelan'ı... Çiftlik hayatlarını, insanların günümüzde neredeyse hiç tanık olmadığımız komşuluklarını okuyoruz. Babası ölen iki küçük çocuğun bir çiftliği ayakta tutmak için çalışması, annelerine çiftliği satmamasrı için karşı çıkmaları bunun yanında Kate'in bir ortaokul yapılması için çabası, çiftliği isteyen Cornway'leri ve bir çiftlikte hayat nasıl onu okuyoruz. Okurken aynı anda birçok duyguyu hissettiren nadir kitaplardandı. Kendimi elime çekirdiğimi almışım karşıma Küçük Ev'i açmışım ve onu izliyormuşum gibi hissederek keyifle okudum. Bu türdeki kitapları severim, şimdi bilmeyenler türünü sorabilir diye diyorum çağdaş kadın edebiyatında kategori edilebilecek bir kitap.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/03/asude-papucumun-ajan.html Immm.... hmmm.... ummm.... nasıl bir kitaptı bu ya çok eğlendim okurken. Hele Deniz'in yaratıcılıkları çok iyiydi. Hazır cevaplığı, yaratıcı cevapları, düşünceleri, insanlarla sohbetleri muhteşemdi. Hiç sinmeyip devamlı karşılık veren tavrıda öyle diyerek konuya Deniz'den girdim Yoruma da biraz balıklama dalmış oldum Asude bu kitapta "Gül ve Avcı"nın yanı sıra daha esprili daha romantik bir kurgu yaratmış. Aslında biraz daha duygu yüklü olabilirdi, duygular biraz esprilerin ve komedinin altında sıkışmış gibiydi ancak öfke hiddet kendini çok belirgin şekilde belli ediyordu ne yalan söyleyeyim (tamam kendini belli eden Tuna'ydı) ama kendisi bunu uygun görmüş böyle dememe bakmayın oldukça eğlendim keyif aldım kitabı okurken :) Uranüslü bir Tuna Üstüner!!! Cidden bu konuda Deniz'e hak veriyorum adam dünyalı olamayacak kadar mükemmel yani düşünsenize yakışıklı, zengin, uzun boylu, yeşil gözlü biraz fazla sinirli, sahiplenen, kadınını kıskanan, koruyan bir uzaylı! ahhh bende bir Tuna Üstüner istiyorum ama ne yazık ki bulamıyorum Deniz ise... Deniz işte. senin, benim, onun gibi sıradan bir kız tek fark fazla çenebaz, hazır cevap ve felaket derecede yaratıcı! Cidden söyledii çoğu şeyi kırk yıl düşünsem aklıma gelmez diyeceğim şeyler. Hele taktığı lakaplar muhteşem Kitabı sır Deniz'in Tuna'nın şirketine bıraktığı CV'i okumak için bile almalısınız! Tam anlamıyla yeni mezun, tecrübesiz bütün işsiz, iş arayan arkadaşların duygularına tercüman oluyordu! Çaktırmayın çoğu zaman o CV'de yazanları bende düşündüm Deniz'in ev arkadaşı Yasemin'i çok sevdim tam bir arkadaş ve Deniz'i fazlasıyla tanıyan bir kızdı ve Deniz'in onu Mert'le yakıştırması ise... hmmm.... kitabın devamında onları daha fazla okumayı isterim şahsen. Tuna'nın sinir krizi geçirdiği kısımlar benim en eğlendiğim kısımlardı neden bilmiyorum ama o satırlar gözümde Tuna'yı fena seksi yaptı Bir de Tuna'nın nikaha geldiği hali ve Abant'taki hali ve ve işte her zamanki hali adam seksiydi gözümde hem de fazlasıyla Ahh bir de şey vardı... kitabı çok beğenmiş olmam rağmen bir iki detay var eleştireceğim. Birincisi bazı yerlerde imla hataları vardı ama üzerinde durmaya değmez nazar boncuğu gözüyle bakıyorum ben ona diğer eleştireceğim yer ise keşke bir üçüncü ağız bir Deniz tarafından yazılmasaydı tek bir bakış açısıyla daha iyi olabilirdi ama yine de şikayetçi olamıyorum çünkü bu sayede Tuna'nın tarafını da okuyoruz kendi eleştirdiğim şeylere kendim cevap verdim Kıssadan hisse. Kitabı beğendim ve kitabın sonundaki "DEVAM EDECEK" yazısı gözlerimi pörtletti. Bu daha fazla Tuna daha fazla Deniz demek ve daha fazla eğlence kim hayır diyebilir ki :)) Sanırım devam kitabında da o olaylar çözümlenir diye düşünüyorum Tam anlamıyla romantik komediydi. Hani şu Jennifer Aniston'ın oynadıklarından olan Ben beğendim ve tavsiye ederim okuyun kesinlikle eğleneceksiniz ve seveceksiniz. Ayrıca Ephesus'u tebrik ediyorum tam anlamıyla konuyu yansıtan bir kapak olmuş çok uyumlu konuyla diyerek yorumumu bitirip sizlere iyi geceler diliyorum
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/02/julieanne-maclean-ask-geline-amerikan.html Historical Romance (Tarihi aşk romanı) seriyorum arkadaş!!! Dükler, leydiler... ımmm muhteşem bir zamana ve çok güzel aşklara yelken açmama neden oluyor! Yazarı ilk Ephesus Yayınları ile tanıdım. Amerikan Varisleri serisinin ilk kitabını çıkararak yeni bir yazar keşfetmemi sağladılar ve hep heyecanla yeni kitabını bekleyeceğim bir yazar da oldu J.MacLean. Hatta Epsilon'dan da yeni kitabı çıktı MacLean'in her ne kadar bir yazarı bir yayın evi çıkarmalı kitaplarını diye düşünsem de yine de okuyacağım o kitabı da. Her neyse ben bu kitabı çok beğendim! nokta bitti söze gerek yok falan dememi beklemeyin demeyceğim. Baya uzun kitap içeriğine giren bir yorum yapacağım :) şaka şaka yapmayacağım sadece bol alıntılı bir yorum olacak :) Öncelikle yazarın dilini sevdiğimi fark etmişsinizdir yoksa yazarın 3. kitabını almazdım. Bece bu türde gerçekten iyi yazan yazarlardan biri kendisi her ne kadar McNaught ve Garwood kalemi ile kıyaslanamasa da :) Onlar benim 'number one'larım :)) onlardan sonra bu türde gözüm kapalı önerebileceğim bir yazar J.MacLean! Kitap ise çok güzeldi. Kurgusu diğerlerinin yanında daha çok hoşuma gitti. Daha sempatik sevimli ve daha aşk dolu geldi. İmkansıza aşık olmak... müstakbel kocanın kuzenine aşık olmak... ımmm bu aşkın filizlenmesi, karakterlerin birbirinden ayrı kalma çabaları ve bütün iftiralara rağmen Adele'in Damien'a inanması... işte bu ya dedirtti. Hani normalde kitaplarda kadın karaktere sevdiği adam hakkında atılıp tutulur sonra kadın adamı terk eder adam gelip doğrusunu söylese de inanmaz... çoğu kitaplarda hatta filmde durum böyledir ama Adele'in inanması... Damien'a inanması çok güzeldi. Tamam belki biraz inanmasında James'in payı olabilir ama olsun! :)) Damien'ın Adele'in ruhundan anlaması onun içindeki gerçek Adele dokunması hoşuma giden kısımlardı ama en çok beğendiğim kısım ise Damien'ın büyük annesi için ağlamasıydı! Düşünsenize, ulaşılmaz yakışıklı bir kahraman ağlasın, bir kadının tesellisine ihtiyaç duysun! çok güzeldi.... Serinin bu kitabı cidden diğer ikisinden daha iyiydi bence ben daha çok sevdim!
Emily ve Prens http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/02/india-grey-emily-ve-prens.html Zorlu Sınav http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/02/lucy-monroe-zorlu-snav.html
Ve ve ve ve... sonunda bende Cehennem'i okuyanlardanım ve hayran kalıp bitirenlerdenim. Açıkçası uzun zamandır bu kadar nefes kesen ve heyecanla sayfalarını çevirdiğim bir fantastik okumamıştım çok iyi geldi :) "Cehennem" Jamie McGurire'nin Providence Üçlemesi'nin 2. kitabıydı. İlk kitabı Araf ikinci buydu üçüncüsü ise "Eden" hangi isimle yayınlanır şimdilik bilemiyorum. Akıcı, sürükleyici, heyecan verici soluksuz okunan bir fantastikti ve herkese tavsiye ederim. Aşkı ve aşk için savaşmayı, arkadaşlığı, aile ilişkisini ve heyecan verisi savaşı ile soluksuz okunuyordu. Nina ve Jared'ı ilk kitaptan tanımış aşık oluşlarına ve beraber olmak için göze aldıkları şeyleri okumuştuk bunda da beraberlikleri devam ediyor ama bu sefer onların beraberliğinin bedelleri, karşılarındaki engeller ve her şeye rağmen aşkın kazanmasını okuyoruz. Ama tabi ki yine aşkın önündeki engellerle kitap bitiyor. 3. kitabı heyecanla beklememize enden oluyor. Ben kitap içeriğine girerek yorum yapan bir okurum ve bu kitapta sizlere bahsetmek istediğim o kadar şey var ki o yüzden bunları içimde tutamayacak ve anlatacağım. Dolayısıyla bu kısımdan sonra iki resim arasındaki yer fazlasıyla kitap içeriği olacak :) Uyarmadı demeyin sonra :) Yukarıda kitap içeriği uyarısı verdim ve şimdi kitap içeriğine giriyorum :) Nina'nın kabusları çok fenaydı hele ki Jared'in yanındayken kabuslar görmesi ve o yokken huzurla uyuması ise... muhteşemdi yani dehşetti. işte öyle bir şeydi. Jared resmen aşkı için savaşıyordu gerçi Nina'da öyle ama Jared daha fazla yıpranıyor, çabalıyordu en azından benim gözümde öyle. Kitapta benim en çok hoşuma giden Claire ve Ryan ikilisi oldu. Muhteşemlerdi ya... Claire'in şikayetleri, Ryan'ın Claire hakkındaki gerçekleri öğrenmesi, öğrendiğinde verdiği tepki... harikaydı. Keşke onları anlatan bir kitap olaydı. Gerçi dayanamadım ve kitabı bitirir bitirmez yazara mail attım bu ikiliye dair bir kitap ya da novella yazmayı planlıyor musunuz diye bakalı nasıl bir cevap alacağım :) Neyse :) Kitabın sonlarında Shax ile olan savaş sahnesi çok güzeldi. Müthişti nefesimi tutarak okudum resmen ama Ryan'ın ölümle burun buruna gelmesi ve Claire'in de can çekişir halleri... çok fenaydı ya... cidden üzüldüm bende farkına varmadan dua ettim yaşamaları için :)) vet kitap içeriğine giren yorumum bitti dolayısıyla rahat nefes alıp yorumumu okumaya devam edebilirsiniz ;) Kitapta benim en çok ilgimi çeken karaterler Ryan ve Claire oldu onların da bir kitabı olsa okumayı çok isterim dilerim olur da :) Seriyi size tavsiye ediyor, okumanızı öneriyorum ve yorumumu bitirmeden önce iki küçük aşk alıntısı yapıyor ve bitiriyorum :) *** "...sana, seni sevdiğimi, sana karşı hissettiğim bu aşkın, hayatım boyunca hissettiğim hiçbir şeye benzemediğini hatırlatmak istiyorum. Sana kendini değersiz ya da bir şekilde istenmediğini hissettirdiyse... aldığın her nefesin benim için ne kadar kıymetli olduğunu bilmeni istiyorum." *** "Seni bu dünyadaki her şeyden, evrendeki her şeyden daha fazla seviyorum. Seni yaşamdan, ailemde daha fazla seviyorum. Seni, seninle bu şekilde birlikte olmaktan daha fazla seviyorum." *** Ahhh Jared her kadına senin gibi bir adam lazım :) Kitap cidden heyecan vericiydi, beklenmedik olaylar, nefes kesek savaşlar ve hiç tahmin edemeyeceğiniz sonla dolu bir kitaptı. İlkinden daha heyecan verici daha şaşırtıcıydı. Benden 5 üzerinden 5 aldı :)
Türk yazarlarla gurur duyuyorum! Hep beni şaşırtan performanslar gösteriyorlar. Bundan önce okuduğum kitap bir Garwood kitabıydı ve ben kadının kalemine bayılan biri olarak genelde ondan sonra okuduğum kitaplarda pek zevk alamam ama "Aşkın Gölgesi" onun etkisinden çıkardı ve kendi etki alanını yarattı! Gülşah Elikbank, daha önce hiç okumadığım bir yazardı, dolayısıyla bu da ilk okuduğum kitabıydı ve beğendim. Kalemi hafif, akıcı ve sade... Okuru sıkmayan, kendine çeken ve etkileyen bir kalemi vardı bu kitabında. Genelleme yapamayacağım diğer kitaplarını okumadım ama bu kitabında öyleydi. Yazarın kelimeler üzerindeki hakimiyetini sevdim. Kitabın konusunu beğendim daha ilk çıktığında ilgimi çekmişti ve açıkçası geçmişe dönüşlerle bir film tadında bir kitap olacağını düşünmüştüm ki beni yanılmadı. Kitabın konusuna kısaca değinmeyeceğim çünkü arka kapak yazısının yeterince açık olduğunu düşünüyorum. Yani arka kapakta ne okuyorsanız onun detayını okuyorsunuz kitapta. :) Zaman zaman detayların fazla acıtasyon yaptığını düşünmedim değil, hatta yaşanan olayların yeterince duygusal olduğunu düşündüğümden bu kadar acıtasyona gerek yoktu da dedim ama kitabın bütünlüğünde, kitabı bitirdiğimde her şey yerli yerindeydi. Okurken fazla gelen kısımlar aslında fazla olmadığını fark ettim. Anlayacağınız okurken fazla gelen şeyler aslında kitabı bitirdiğinizde yerli yerine oturmuş oluyordu. Yazarı bir konuda tebrik etmek istiyorum, kitap için kitap okumak ve bunu kitabın bütünlüğünden kopmadan yapmayı başarmış olması cidden takdir edilecek bir şeydi. Kitabı beğendim, konuya bayıldım. Ahh bir de... benim için "Aşk ikinci bir şansı hak etmez!" ama bu kitap yanıldığımı gösterdi. Evet... aşk ikinci şansı hak edebilecek bir duygu eğer gerçekten aşk ise... Yorumumu burada bitiriyorum açıkçası şuanda Gökhan Özen'den Ne Fark Eder şarkısı eşliğinde bu yorumu yazdım ve inanın, kitabı hatırlamak gözlerimi doldurdu. Meğersem kitabı okurken ne kadar zorlanmışım o acıyla... Yolda okumayın bu kitabı, ben otobüsde okudum bazı yerlerde selektör yapar gibi göz kırpıştırdım gözyaşlarım akmasın diye :( Daha fazlası için, alıntılar için: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/05/gulsah-elikbank-askn-golgesi.html