http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/07/nina-croft-teslimiyet-babysitting.html Nina Croft'un Teslimiyet kitabı uzun zamandır elimde olan ama bir türlü okumak için elime almadığım bir kitaptı. Sonunda okudum ve bir günde okunacak, güzel romantik bir kurgusu olduğunu fark ederek su gibi aktı sayfalar... Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; erken yaşlarda yaptığı evlilikten sonra hem kendine hem de erkeklere karşı güvenini kaybetmiş bir kadın olan Kim, arkadaşı Jake'in güvenlik şirketinde çalışmaktadır. Bu şekilde hem kendini korumayı öğreniyor hem de kendi ayaklarının üzerinde durarak kendine güvenini yeniden buluyordu. Ancak oldukça iyi gidiyor gibi görünen hayatında eksikliğini hissetmeye başladığı bazı duyguları bulabilmesi ve kendini mutlu edebilmesi için Jake'den yardım teklifi gelince kararsız kalan Kim ya en başından kendine verdiği sözü tutacak ya da Jake'in çekimine yenik düşüp ona aşık olacaktı. Jake ile Kim'in arkadaşlık ilişkileri çok güzeldi ancak iki sevgili olarak da çok yakıştılar diyebilirim. Okurken bile ikili arasındaki didişmelerde iki sevgilinin kavgalarını anımsatıyordu. Kısa, tadı damakta kalan sıcacık bir aşk romanıydı. Çok uzatmayacağım yorumu çünkü kitap içeriğine girmem gerekebilir o zaman... kısa kesiyorum. Ancak küçük bir uyarıda bulunayım... Kitapta erotik sayfalar vardı dolayısıyla da eğer bu tür detayları okumak sizi rahatsız edecekse okumayın. Ama erotik roman kapsamına girecek bir kitap da değil. Bunu da şuraya not düştükten sonra yorumumu bitiriyorum. Ben beğendim, çoook mükemmel bir kitap değildi ama okunduğunda zevk alınacak ve sıkmayacak bir kitaptı. Su gibi akıp gidiyordu. Bir oturuşta okunabilinir.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/07/tuba-atc-cosar-ask-tutkusu-aska-dair-2_22.html Sıkmadan, akıcı ve sürükleyici bir şekilde kaleme alıyor kurgusunu. Karaktere aşık oluyorsunuz aynı zamanda bazen öyle tavırlar sergiliyorlar ki sanki çevrenizden birinin doğallığı var onların üzerinde diye düşünüyorsunuz. İlk kitap Aşk Büyüsü'nde tanıdığımız Ela'nın yakın arkadaşı Berk ile Baran kız kardeşi Beren hikayesini okuyoruz. İkisinin geçmişe dayanan bir tanışıklığı olmasının yanında birbirlerini gerçekte kim olduklarıyla ilk kez Ela ve Baran'ın düğününde görüyorlar. Tabi sonrasında olaylar gelişiyor. Beren'e aşık olan Berk, sevdiği kızın kalbini çalabilmek için bir çırpınışa giriyor. Beren ne kadar inkar ederse etsin aslında aşık olduğu Berk'ten kaçmaya çalışıyor derken sadece tek bir şans ile denemeye karar vermeleri üzerine zaten olaylar da patlak veriyor. Güzel, sıcacık, aşk dolu romantik ve zaman zaman eğlenceli bir kitap. Bitmesini istemeyeceğiniz ama karakterlerin de mutlu sonu olmasını isteyeceğini bir kitap. Berk'in aşk dolu ve sevdiği kadını elde edebilmek için savaşmasını hayranlıkla okurken bir adet yeni sürümünden sahip olmak isteyeceksiniz. Ela'nın ise o dik kafalı tavırlarına bazen sinir olsanız da aslında onun da kalbinde Berk'e karşı oluşan kıvılcımın harlanıp onu yakıp kül etmesini okuyacaksınız. Sizin de kalbinizi yakıp kavuracak bir aşkı isteyeceksiniz. İliklerimize kadar hissederek okuduğumuz Ela ile Baran aşkının meyvelerini vermiş bir şekilde evli mutlu çocuklu hallerini okumak sizi gülümsetirken atışmaları kavgaları evliliklerindeki tuz biber olmasının nedenini anlayacaksınız. Hele ki aralarındaki kıvılcımın sönmemiş olması... yüzünüzü gülümsetecek :) Henüz hikayelerini bilmesek de wattpad'de yayınlanmaya başlayan Didem ile Kemal'i evli mutlu ve bebek bekleyen halleri sizi kahkahalara boğarken deli gibi hikayelerini bilmek isteyeceksiniz. Bir gizem gibi sır kalan, belki de benim gibi yazara baskı yapacağınız yeni bir aşkın ya da belki eski bir aşkın üzüntüsü içerisinde yanan, acıyan kanayan iki kalbi... Göktan ile Ecrin'i okuyacaksınız. Belki de en çok onları merak edeceksiniz. Geçmişlerini...geleceklerini.. çünkü şuanlarında nasıl olduklarını bileceksiniz ama öncesi... ya da sonrası... gizemini korurken bir okur olarak hikaye aşığı ve belki mutlu son isteyen biri olarak onları gülümsediklerini aşklarını yaşayabildiklerini görmek isteyeceksiniz. Aşk Tutkusu... öyle bir kitap işte... :) Birçok çifti ile sizi gülümsetip kalbinizi sıcacık yaparken gizemli ve bir sır gibi kalan yarım hikayeleriyle de sizi merakta bırakacak bir kitap. Elinizden bırakamayacaksınız! Ben bırakamadım. Okumak istemedim bitmesin diye... ama okumak da istedim aynı zamanda hikayedeki aşkı tadabilmek için. Çok beğendim, sizlere de tavsiye ederim mutlaka bu seriye el atın! :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/07/jennifer-l-armentrout-avc-melez.html En güzel şey serilerde kitapları peşpeşe okumaktır. Apollyon'dan sonra ara vermeden Avcı'ya başlamanın hazzı ile okudum kitabı. Soluksuz, heyecanla... Yazarın kitaplarını harbi çok seviyorum. Kadın fantastik kitaplarda işi biliyor. Normal kitaplarını da okuyup tadacağım kalemini. Apollyon'da soluksuz biten macera Avcı da devam etti ama ne devam etti :) Kitapta en çok hoşuma giden ve beni oldukça şaşırtan şey Seth oldu. Adam... tam bir sürprizdi. Ben aslında ilk kitaplar da Seth'i seviyordum, her ne kadar ilerleyen zamanlarda tereddüt etsem de son kitapta o adamı sevmemi sağlayan nedeni daha iyi anladım. Evet, Seth iyi değildi ama hatalarından ders alıp da bir şeyleri düzeltme çabası takdirlikti. Sevdim be seni Seth! Tanrıların tutumları beni sinir etse de Ares beni en şaşırtan oldu. Adam cidden bambaskaydi tıpkı titan gibi... Apollo... benim olsana sen diyesim var :) ama Hades sen de olabilirsin. ;) Kitabın sonu beni en şaşırtan yer oldu. Böyle bir son beklemiyordum, şaşırtıcı ve tamamen sürprizdi. Kitaba dair daha çok şey yazmak isterdim ama içeriğe girmek ve okumamıs veya okumaya niyeti olanların hevesini kırmak istemiyorum. O yüzden kısa kesiyorum.Ben bu seriyi çok seviyordum ve hala da seviyorum. Dediğim gibi bu kadının fantastik kitaplarda çok başka bir hayal gücü var ve oldukça iyi şeyler ortaya çıkarıyor. Ben seviyorum ve seriyi de tavsiye ediyorum. Ahh bu arada, kitaptaki savaş sahnesi iyiydi daha iyi olabilirdi ama yine de tatmin ediciydi. Hiç zaiyat vermeden savaşı bitirmek yerine kaybedilen arkadaşlarla daha gerçekçi oldu savaş. Mitolojiyi severim ve bu kadar mitolojiyle iç içe kitaplara ise bayılırım :) Neredeyse Yunan Mitolojisi'ne ait bütün tanrıları gördük ve onları okumak o kadar güzeldi ki bayıldım! Ben beğendim... daha ne diyeyim :) Aslında destansı bir yorum yazarım ama o zaman çok çok çok fazla kitap içeriği olacak o yüzden en iyisi susmak diyor ve yorumumu kısa kesiyorum :) Ama keşke diyorum... İksir adındaki ara kitabı nasıl Apollyon'un başına eklediler, 'One and Only' diye de bir ara kitap var onu da Avcı'nın başına ekleselerdi. İksir 3. ve 4. kitabın arasıydı One and Only ise 4. ve 5. kitabın arası... onu da okusaydık tam olurdu bence. :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/07/jennifer-l-armentrout-apollyon-melez.html Aiden ile yeniden karşılaşmanın sevincinden mi bahsetsem yoksa seriye devam ediyor olmamdan mı? Uzun bir ara vermiştim ve sanırım artık bu seriye devam etmeye kendimi hazır hissettim, devam ettim. Şu an son kitaba ayraç koydum sırada Avcı var ve hevesle başlamayı bekliyorum :) Jennifer L. Armentrout kalemini sevdiğimi biliyorsunuzdur, yazarın bir serisini bitirdim birkaç kitabını da okuduğum düşünülürse, yazar favorilerimden biri :) Apollyon, 3. kitap Tanrı'nın kaldığı yerden devam ediyor ve birçok şey çözüme ulaşıyor tabi yanında bilinmezlikler de getiriyor. En azından artık bütün bu olayların başındaki isim belli oldu gerçi kitabın sonunda öğrendik ama olsun ;) Alex'in uyanışının ardından yaşadıkları, ikilemleri, saldırganliğı ve daha da önemlisi Aiden ile olan ilişkisi... güzel kurgulanmıştı ama bir o kadar da sonunu merak ettiriyordu. Nedense okurken biraz fazla mı uzatıldı diye düşündüm ama yine de genel olarak kurgu bütünlüğüne bakıldığında güzeldi. Seth ile olanlara üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Halbuki ilk kitaplarda daha doğrusu Seth'i tanıyıp da iç yüzünü bilmeden önce sevmiştim. Hatta Aiden değil de Seth fanıyım diyecek kadar sevmiştim ancak şunu fark ettim ki Seth sevilecek bir adam değilmiş. Gerci belli olmaz belki son kitapta tekrar severim ;) Aiden ve Alex'in ilişkisi süperdi çok keyifle okudum hele ki Marcus'un -Alex'in amcasi- tepkileri süperdi :) Kusursuz bir aşk görmek beni tatmin etti hatta Alex'in kendini bulma aşamasinda Aiden ile olanlar... bir an aha son dedim ama güzel bağlandi. Savaşma sahnelerini çok beğendim, kitabin nefes kesici kısımlarıydi keşke daha uzun olaydı savaş kısmı. Kitabin son 2 bölümü en güzel bolümlerdi çünkü çok fazla detay ve sonuç var gibiydi. Bir de seride ara kitap vardi İksir -Elixir- diye... o ara kitabin da bu kitabin içerisine konması çok iyi oldu cünkü diğer türlu belki bazi şeyleri anlamazdık ya da iksir muhabbetinde bazı şeyler hava da bile kalabilirdi. Yayınevi o kismi eklerken çok düşünceli davranmanın yanında okuru da düşünmüş bence. Şahsen cok memnun oldum ben İksir'i de okuduğuma. Bir serinin son kitabina kadar okuduysam o seriyi sevmişim demektir. Melez Sözleşmeleri Serisi'ni sevdim ve zevk alarak okudum. Sizlere de tavsiye ederim, hatta bence peşpeşe okuyun bütün kitaplari :) daha çok beğenir beklemek zorunda kalmazsınız ;)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/07/amie-kaufman-meagan-spooner-parcalanms.html Starbound Serisi kaldığı yerden son sürat devam etti. İlk kitapta okuyan bilir, LRS yaptığı deneyleri Lilac ve Tarver fark etmiş ve kendi güvenlikleri için büyük bir sır gibi saklamışlardı. Şimdi Avon gezegeninde baş gösteren fısıltılar, sonuçları ve olası görünen savaşa engel olmak isteyen iki genci okuyoruz. Yazarlar yine nefes kesici bir kurguya imza atmışlar. Yine soluksuz okunuyor ve merakla ne olacağını bekliyorsunuz. İkinci kitap da ilk kitap kadar süperdi. Dahası ise 3. kitabı beklenti doruklarda ve sonucu nasıl olacak diye daha büyük bir merakla bekleniyor. Öncelikle meerak edilen ve sorulan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Bu kitapta da Tarver ve Lilac'ı görüyoruz. Baş karakter olarak değil ama ara karakter olarak kendilerini gösteriyorlar. Kitabın baş karakteri Yüzbaşı Lee Chase, ilk kitaptan tanıdığımız Tarver'in askerlerindendi ve bu kitapta da Lee, Tarver'dan yardım istediğinde kendilerini gösteriyorlar ama tabi ki kitabın baş karakterleri Lee ve Flynn. Kitabın konusuna detaylı bir giriş yapmayacağım, çünkü arka kapak yazısı yeterince açıklayıcı ve daha fazlası zaten kitap içeriğine girer. O yüzden direk kitaba dair yorumuma giriyorum. :) LaRoux'un yine iş başında olduğunu bu kitapta yine görüyoruz. Bir şeylerin peşinde olduklarını daha da önemlisi neyin peşinde olduklarını üç aşağı beş yukarı tahmin edebilir hale geliyoruz. Bu türdeki kitapları nadir okurum biliyorsunuz dolayısıyla içeriği ve kurgusu gidişatı ile kitabı çok beğendiğimi söylemeliyim. Daha iyisini okumadım henüz ve bu seriyi çok beğendim :) En çok hoşuma giden de yazarın kurguyu yarım bırakmıyor olması... nasıl Tarver ve Lilac olayı kesin sonuç almasa da karakterleri tatmin edecek bir sonuca bağlanıyordu bu kitapta da öyle. Lee ve Flynn için tatmin edilebilecek bir sonuca bağlanıyor ama sadece geçici süreliğine çünkü biliyoruz ki... fısıltılar hala bir yerlerdeler... LaRoux bir yerlerde yine deneylerine devam etmekte... Kitabın sonu tek bir konuda yarım bitiyor diyebilirim bu da bu fısıltılarla sonucun ne olacağını ya da LaRoux'un nasıl durdurulacağı... açıkçası işler biraz fazla çığırından çıktı ve nasıl durulacağı hatta durdurulup durdurulmayacağı bile merak konusu. Size kısaca bir bilgi vermekte sakınca görmüyorum. Kitap Tarver ve Lilac'ın yaşadıklarımım üzerinden 8 ay geçtikten sonrasını anlatıyor. Dolayısıyla ne fısıltılar duruyor ne de yapılan deneyler... sadece şimdiki deneylerin merkez üssü Avon ve denekler de orada yaşayanlar... Bütün bu maceranın arasında tabi ki filizlenmeye başlayan bir aşk var. Kendini yavaş yavaş gösterip de kitabın sonlarında doruklara çıkması mükemmeldi. Hele ki kadın karakter Lee'nin zayıf değil de güçlü olması, savaşçı olması ve bir erkekle karşı karşıya olduğunda korkup sinmek yerine savaşabilmesi süperdi. Güçlü kadın karakterleri fazlasıyla seviyorum. Küçük bir sır vereyim mi? Bu sefer kadın karakter erkek karakterden bile güçlü bence ;) hem de ne güçlü istese Flynn iki saniyede yere yığabilir ;) eee kadın asker :) Kitaba dair çok fazla yorum yapmayacağım -gerçi zaten yaptım ama - kitabı çok beğendim. 3. kitabı büyük bir heyecanla bekliyorum ve sizlere de seriyi tavsiye ederim.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/07/k-tucker-bir-kucuk-yalan-ten-tiny.html Bir Küçük Yalan... On Küçük Nefes kitabından tanıdığımız Livie'nin hikayesi bize kucak açıyor. Serinin ilk kitabını çok beğenmiştim ve 2. kitabın çıkmasını büyük bir hevesle bekliyordum ki kitaptaki kurgu beni şaşırtmadı. Yine çok güzeldi. K. A. Tucker'ın ülkemizde yayınlanan birkaç kitabı olsa da ben yazarın kalemini bu seriyle tanıdım. Beğenimi kazandığından dolayı da her kitabını almaya başladım. Henüz okumamış olsam da Yabancı Yayınları'ndan çıkan Causal Enchantment Serisi'nin de kitaplarını almış bulunuyorum. - Seri bittikten sonra okuyacağım :) - tabi serinin kitapların tamamı yayınlandıktan sonra ;) - Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Livie ailesinin ölümünden sonra ablasını aksine kendini dağıtmamış, alkola uyuşturucuya veya gece hayatına vermemiş... onun yerine sadece eğitimine odaklanarak babasının gurur duymasını amaçladığı bir yol çizmiş o yolda ilerlemeye başlamıştı. Ancak kendine itiraf edemediği şey ise o yolun kendi seçiminden çok ailesinin seçiminin olacağını düşündüğü yol olması... Kendisine tutturduğu bu hayat döngüsünde yollarının kesiştiği okulunun kürek takımı kaptanı Ashton, Livie'nin kendini sorgulamasını ve hayatında bir şeyleri değiştirmesine neden oluyor. Bu sırada kapısını ansızın çalan aşk ise... Livie'nin hayatını karmaşıklaştırıyor ve hissetmediği duyguları karşısına çıkarıyor. Livie'nin ne kadar kabul etmek istemese de ailesinin ölümünden bambaşka etkilenen hayatını okuyoruz. Tabi bu hayatta kendi yolunu bulma çabasını... kendini tanıma, neyi istediğine karar verme çabasını... aşkı öğrenmesini, tatmasını... Ashton'ın hayatı cidden çok fenaydı. Üzüldüm ona da... ama o da kendisi için doğru olan yolu çizdi. Reagen ve Grant ikilisini sevdim hatta Ty'ı bile sevdim :D Connor'a da üzüldüm ama onunda mutlu olduğunu görmek güzeldi. Kitaptaki arkadaşlık çok güzeldi. Bu kitapta da Trent ve Kasey'i görmek süperdi. Onları hep daha fazla okumak istemiştim. Şimdi onları mutlu ve beraber okumak kadar güzel bir şey yok :) Aile ve arkadaşlık ilişkilerini bu kadar ön planda tutup işleyen kitapları seviyorum. Güzel bir kitaptı, zevkle okuduğum ve 3. kitabı bekleyeceğim bir seri olduğunu söylemeliyim. Tek şikayetim kitabının anlatımının şimdiki zaman olmasıydı. O anlatım okurken beni yoruyor. Sizler nasıl hissediyorsunuz bilmiyorum ama ben yoruluyorum ve daha da önemlisi kitap bir nebze kitap gibi hissettiriyor. Kendimi kaptırmamı engelliyor nedense... Ben öyle hissediyorum şimdiki zamanlı anlatımlarda. Sanırım bu yüzden kitapların hep geçmiş zamanda anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Neyse... Kitabın kurgusunu beğendim, gereksiz yere uzatılmadı ve gereksiz entrikalar falanlar filanlar da olmadı. Tadındaydı, uzamadı ve olması gerektiği gibi de bitti. Bu yüzden daha çok sevdim. Ha evet biraz daha uzun olsa okurdum ne yalan söyleyeyim :) ama yine de şu kitabı daha kalın olması için yazmak da uzatmak olurdu sanırım. Beğendim! Seriyi tavsiye ederim. Sadece anlatım şeklinin şimdiki zaman olması pek tercih etmezdim. Acaba çevirmenler bu tür anlatımları geçmiş zamana çeviremiyorlar mı çevirilerini yaparken merak etmiyor değilim.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/07/amy-harmon-bir-baska-mavi.html Ülkemizde yayınlanan Teryüz kitabı ile beğenimi kazanan yazar Amy Harmon'ın ikinci kitabı Bir Başka Mavi de ilki kadar güzel, etkileyici bir kurguya ev sahipliği yapmış. Yazar her şekilde kitaplarında okurlara bir şeyler veriyor ve bu da sıradan bir aşk hikayesi kalıbından daha başka kalıplara sokuyor kitapları. Yazarın akıcı, merak uyandırıcı ve kalplere dokunan bir kurgu yeteneği var. Sıkılmıyorsun okurken ve nasıl sonlanacağını merak ediyorsun da. Seviyorum bu yüzden yazarın kitaplarını ve diğer kitapları da çevrilirse severel alır ve okurum. O kadar yani. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Blue gerçekte kim olduğunu bilmeyen, kendince hayatta kalma mücadelesi vermeye çalışan hemüz on dokuz yaşında bir genç kız. Okuluna yeni gelen tarih öğretmeni Blue'ya farkında olmadan hayatta öyle ışık olmaya başlar ki genç kız hayatını sorgulamaya ve gittiği yolu düzeltmeye çabalar. Kitap Blue'nun hayatını bulma, geleceğini inşaa etme çabasını konu alırken aynı zamanda genç kızın aşkı öğrenmesini ve aşkın saflığı ve büyüklüğünğ tatmasını da anlatıyor. Wilson'ın ailesini çok sevdim. Birbirlerine bağlılıkları ve ilişkilerini okumal yüzüöde gülümseme oluşturdu. Blue'nun Tiffa'ya verdiği hediyeyi aslında biraz yargılasamda onun korkularıyla aslında kendince dığru karar almış olduğunu gösterdi ama yine de hep vermektem vazgeçeceğini de düşündüm. Wilson, biraz bazı şeylere geç kaldı bence ama geç osun güç olmasın diyelim ;) Kitaptaki tarihi dokunuşlar inanılmaz hoşuma gitti. Aslında tarih sıkıcı ve ezber olaral anlatılmak yerine hikaye halinde anlatılsa herkes tarihini çok iyi bilirdi gibime geliyor. Bu yönde Wilson'u takdir ettim. Blue'nun esprili hazır cevap halleri çok güzeldi ve ağaç oyma yeteneği büyüleyiciydi. Wilson'ın da bir İngiliz Erkeği olaral bu kadar kibar olması bir kez daha İngiliz asaletini konuşturdu sanırım. Evet kızlar İngiliz erkekleri fazla asillermiş tabi adamına denk gelmeniz lazım yine de ;) Bu Darcy Wilson tam Aşk ve Gurur'daki gibi ;) Neyse çok uzatmayayım. Kitabı çok beğendim ben. Tavsiye ederim gerçi ben Tersyüz'ü de beğenmiştim. Yazarın kalemi güçlü ve kurguları etkileyici. Okuyun derim ben adındaki Başka Bir Mavi'yi "Blue"yu tanıyınca anlayacaksınız.