Hoş, güzel ve sıcak bir hikaye. Yazarın daha önceki kitaplarında olduğu gibi bu kitabı da oldukça akıcı kaleme alınmış, sonunun geldiğini anlamadan kitabı bitirdim. Diğer kitaplarından daha farklı bir yöntemle yazılmış bu kitabı. Yazarın daha farklı yönlere ilerlemesi benim hoşuma gitti. Kimsesiz bir adada mahsur kalan karakterlerin yaşam mücadelesi ilginç ve yer yer trajikomikti. Kendimi sık sık ben olsam ne yapardım diye düşünürken buldum. Kendimi hep karakterlerin yerine koyarak okudum. Bu, bence yazarın en büyük başarısı. Kitabın ortalarına doğru karakterlerden birinin yaptığı hata gözüme batsa da sonuç itibariyle o bir insan ve biz hep hata yaparız değil mi? Hikayenin barındırdığı gizemleri sezdim. Yazar gibi ben de Bermuda şeytan üçgenine meraklıyım. Yazarın yorumunu da sevdim. Basit, kafa yormayan ve iç ısıtan bir kitaptı.
Serinin son kitabı ve heyecanın en yüksek olduğu kitabıydı. Başından sonuna kadar merak ve ilgi ile okudum. Yazarın hayal dünyası ile benimki örtüştüğünden okumaktan inanılmaz zevk aldım. İlk kitaptan beri süre gelen gizemli olayların sonuçlanması ile birlikte kavuşulan mutlu son… Arkadaşlık ve aile bağları, doğruluk, iyilik ve sevgi hakkında güzel mesajların bulunduğu bir seriydi. Bu yüzden çocukların okurken doğru mesajları alabileceği bir seri olduğunu düşünüyorum. Ancak bu kitaplar çocuklara ve gençlere yönelik gibi gözükse de hayal gücünü benim gibi canlı tutmak isteyenlere önerebilirim.
İncelemeden aldığım bir kitap daha. Şiir kitabı sanıp almıştım, oysa deneme tarzı yazılarla başlayan kitap, köşe yazısı tarzında öykülerle devam etti. Tüm kitapta yazarın kendi düş ve düşüncelerini okuyoruz. Deneme tarzında yazılan ilk bölümleri okumak ve anlamak zor olmasa ve kendimden bir şeyler bulabilsem de, ikinci bölümü oluşturan öykülerden çoğu zaman hiçbir şey anlamadım. Değişik bir tarzı olduğunu söyleyebilirim. İlk başlarda yaşanmışlıkların etkisiyle anlam kazanacağını düşündüğüm yazılara, belli bir süre sonra özellikle sonlara doğru kafa yormaktan bile vazgeçtim. Çoğundan hiçbir şey anlamadım ve benim tarzım olmadığına karar verdim. Felsefi düşüncelerini bir yerden bir şekilde yakalasam da, bunları anlatmak için oldukça karmaşık bir dil seçmiş. Özdemir Asaf şiirlerini okumaya devam edeceğim bir şair ama bundan sonra kitaplarını alırken bu tarz olmamalarına çok dikkat edeceğim.
Serinin beşinci ama kısımlara ayrılması nedeni ile yedinci kitabı. Yazarın değişik bir stili olduğunu söyleyebilirim. Serinin bir kitabı hızlı ilerlerken bir sonraki daha yavaş ilerliyor. Bu kitaba kadar hep bu şekilde oldu. Hızlı ilerleyen kitapları nasıl bu kadar çabuk bitirdiğinize şaşırdığınız kadar, yavaş ilerleyen kitapları günlerce okuyup da bitirememenize lanet edebilirsiniz. Yine de bu benim okuduğum en güzel seri. Bu serinin bendeki yeri apayrı… Bu seriyi okurken kendimi hikayenin içinde kaybediyorum. Jamie’nin gölgesinde yürüyor, Claire’in adımlarını takip ediyor, Brianna’nın düşüncelerinde geziniyor, Roger’in gözleriyle görüyorum. Kitabı bitirdikten günler sonra bile şu an ne yapıyorlar diye kendimi düşünürken buluyorum. Yazarın çoğu zaman en gereksiz ayrıntıları bile göz önüne apaçık sermesinden biraz sıkılıp bunalsam bile asla şikayet edemiyorum. Şikayet etmiyorum çünkü yazarın yarattığı dünyayı, karakterleri her anlarını hayal edecek kadar çok sevdiğini hissediyorum. Bunu hissetmek bu seriyi benim için daha özel ve anlamlı kılıyor. Olumsuz yönleri de yok değil. Çok var. Öncelikle seri kitaplardaki en büyük sıkıntı burada da baş göstermiş ve karakterlerin kim olduğunu hatırlama konusunda bazı sorunlar yaratmıştır. Özellikle de yazarın yeterli hatırlatma katmaması, bazen kafa karışıklığına ve dikkati dağınık okuyucunun kitabı bırakmasına neden olabilir. Okurken buna takılmamanızı tavsiye ederim. Ayrıca ilk kitaptan beri süre gelen, kahramanımızın zamanda yaptığı yolculuğun gizemi. Yazar bu konuda oldukça gizemli davranıyor ve her kitabına ufak tefek bilgi parçacıkları yerleştirse de tam bir bilgimiz henüz yok. Serinin uzunluğu ve kitapların kalınlığı göz önüne alındığında ise bu bilgi parçacıklarının aklımızdan uçup gitmesi olağan. Bu konuda biraz moralim bozulsa da dizinin bu konuda yardımcı olacağına inancım tam. Son olarak yayınevine birkaç eleştirim olacak. Öncelikle bu serinin daha güzel bir baskıyı ve kapağı hak ettiğini söylemek istiyorum. Umarım bu seri kısa zamanda dizinin etkisi ile birlikte daha güzel bir baskıya kavuşur. Ayrıca kitapta bazı noktalarda anlatım eksiklikleri göze çarpıyor ama bunun ne kadarının yazardan ne kadarının çevirmenden olduğu konusunda emin olamadım. Çeviri kötü değil evet ama iyi de değil. Özellikle karakter isimlerinde yapılan hatalar birçok noktada gözüme çarptı ve beni rahatsız etti. Zaten bu kadar karakterin olduğu bir kitap kendinden karışık, bir de böyle hatalarla okuyucuyu kitaptan soğutmamak gerekiyor diye düşünüyorum. Daha kaliteli işleri hak ediyoruz. Uzun bir yorum oldu ama serinin bu kitabı hakkında birkaç bir şey daha söylemek istiyorum. Kitabın başı oldukça yavaş ilerliyordu ama çok geçmeden olayların ardı arkasına gelmesi, heyecan ve merakın hiç dinmemesi kitabı çok kolay bitirmeme neden oldu. Çok sevdiğim ve serinin üçüncü kitabından sonra adı geçmeyen bir karakterin dönmesi ve merak ettiğimiz gizemli olaylara gizemli bilgiler katması ile birlikte kitabın sonunu nasıl getirdiğimi anlamadım. Hatta serinin devam kitabı elimde olsa hemen başlayacak kadar beni heyecanlandırdı. Umarım seri bu güzellikte devam eder.
Bu kitap sadece Kalona’nın düşüşünü içermiyor, bize vampirler ve Nyx hakkında çok daha geniş bilgi veriyor. Nasıl yaratıldıkları ve ne olduklarına dair yapılan açıklamalar beni oldukça tatmin etti. Serinin tamamında denildiği gibi aydınlık oldukça karanlık da olacaktır. Tercihlerimiz bizi olduğumuz kişi yapıyor. Kalona küçük yaramaz, şımarık, kıskanç bir çocuk gibi ve bu duyguları onu kötülüğe götürüyor. Ancak burada tek suçlu Kalona değil. Nyx de oldukça genç ve yalnız bir Tanrıça. Tecrübesiz. Bunları serinin önceki kitaplarını okurken bilmiyordum ve Kalona gerçekten de kötülükle dolu bir karakterdi ama yine de ona tamamen kötü hisler besleyememiştim. Geçmişini öğrendikçe nedenini daha iyi anlıyor ve olumlu yöndeki değişiminin beni ne kadar da umutlandırdığını hatırlıyorum. Bu bana içinde kötülük barındıran insanların da bir gün doğru yolu bulabileceği inancını taşıdı. Hayat ve olduğumuz kişiler hakkında gece evinin bu yan kitapları beni oldukça düşündürdü. Severek okudum.
Gece evi serisinin yan kitaplarından biri olan bu kitabı seri bittiğinde okumaya başlamıştım. Ancak Neferet yaptığı kötülüklerle nefretimi o kadar kazanmıştı ki, kitabı okurken geçmişteki durumuna üzülebileceğimi fark eder etmez okumayı bırakmıştım. Üzerinden bayağı bir zaman geçtiği için bu sefer okurken Neferet olarak düşünerek okumadım. Neferet’in Neferet olmadan önceki halini okudum. İçinde hep kötülük tohumları olduğunu ama sadece başına gelenlerden ötürü giderek arttığını okudum. Zaman içerisinde güç ve mevki kazandıkça nasıl bir canavara dönüştüğünü gördüm. Geçmişteki hayatının bir dönüm noktası olarak geleceğine nasıl şekil verdiğini fark ettim. Belki okuduğum basit bir hikayeydi ama seçimlerimizin bizi nasıl şekillendirdiğini, tercihlerimizin bizi nerelere götürdüğünü anladım.
İntikamla Gelen, tam da beklediğim tatları içinde barındıran bir kitaptı. Okumak üzere aldığımda farkında olamadan ilk yüz sayfayı okudum. Daha ilk sayfalardan yazar beni kitaba çekmeyi başardı. Bir ara ufacık bir can sıkılması ile birlikte kitaba birkaç gün ara vermeme neden oldu ama tekrar aldığımda bitirmeden bırakamadım. Karakterlerin gereğinden fazla kibirli ve aptal oluşu beni kitaptan soğutuyor ama yazar başarılı bir şekilde konuyu o aptallığın etrafından dolaştırarak uzaklaştırdı ve başka konulara odak noktası haline getirerek kitabı okutmayı başardı. Gerçekten çok egzotik ve ilginç bir kitaptı. Kayla çingene soyundan gelen bir kızdı ve tüm o çingene adet ve yaşantıları oldukça ilgimi çekti ve yazarın daha çok o yaşantıdan bahsetmesini istememe neden oldu. Hikayenin içindeki yan karakterlerle ilgili farklı bir kitap yazmış olabilme umuduna sığınarak bu isteğimi gerçekleştirdiğini veya gerçekleştireceğini umarım. Kitap akıcı ve sade bir dille yazıldı. Bu tarz kitap okumayı sevenler için favori olabileceğini bile düşünüyorum. Karakterler arasındaki iletişim tatlı ve komikti. Yer yer biraz fazla kişilik çatışmasının yaşanmasından ötürü fazla geldiğini düşündüğüm tartışmalar da olsa genel anlamda okuyanı eğlendiren diyalogları sevdim. Tavsiye ederim.