tezer özlü, okumaya başlamak için pek uygun düşmeyen. Yazar, okuyucuya değil de tamamen kendine yazmış gibi gelebilir ama tabii bu olumsuz anlamda bir eleştiri değil, kitap bilinçaltına, tezer özlü'nün bilinçaltına muhteşem bir yolculuk. işte tam da bu özelliği yüzünden okuması hayli zor o anlam kargaşasından kurtulunca akıcı,yer yer düşündüren bir kitap.. "işte gene uyumam için hiçbir neden yok. uyanmam için de." ---- uzun caddelerde yasami o kitapta oldugu gibi yogun yasayip yasamadigimi dusundum. aski, duygulari, ozlemleri? yoksa ben yasanan tum olaylarin bir gozlemcisi, dunyanin, duygularin, ozlemlerin, ulkelerin, aliskanliklarin bir seyircisi miyim? belki de govdenin oldurucu acilarini gozlemci olarak tasimak daha kolay olurdu. peki ama sevincler ve istekleri ne yaptim? duygularin derinliginden bir gozlemci olarak kactim mi, onlarin yarattigi akintilarda ben'im tumuyle yer almadi mi ve zaman disi sessizligimde yeterince icten degil miydim? -- bunaliyorum. burada akil hastasi olmaktan korkuyorum, dedi. akil hastasi olmaktan korkmak, akil hastasi olmaktan daha guc bir durum. cunku korkular surekli. tedirginlikler surekli. alacakaranlik barin koyu goruntuler veren aynasindan onun tedirginligi yansiyor. ----
Bir Sabahattin Ali özelliği olarak yine insanı daha farklı bir yönden ele alan, bu insanı anlamamızı sağlayan eser. Hepimizin içinde var olan veya var olduğunu sandığımız Içimizdeki Şeytan’ın bize ne olduğunu gösteren kitap. "Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakar diyoruz." "Hayatta hiçbir şey uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. Hatta biraz ilerbi gideyim, kendi yaşamamız için… Sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki, derhal uğrunda can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak istiyorsun! Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hâkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak… Dünyada bundan başka istenecek ne vardır? Hayatını bu gayeye vakfet, görürsün, nasıl birdenbire canlanacaksın!" “Sana kızgın değilim… Sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum… Sonra seni seviyorum.. Neden sevdiğim bilmeden seviyorum. Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim…” “Artık ayrılmamız lâzım. Dediğim gibi, sana en küçük bir faydam olacağını bilsem her şeye tahammül eder ve kalırdım. Halbuki selâmetinin yalnızlıkta olduğunu görüyorum. Hâla, bugün bile şuna kaniyim ki, bir müddet daha bocaladıktan sonra, yolunu bulacaksın, fakat yalnız olman lazım. Herhangi bir insanın, ayaklarına dolaşmaması lazım… Ne olurdu ? Birbirimize birkaç sene sonra tesadüf etmiş olsaydık! O zaman hayatımız belki bambaşka bir şekil alırdı. O zaman sana tâbi olur ve bundan zevk duyardım. Fakat şimdi, hiç bir faydası olmadığını bile bile, yanlış ve mânasız bulduğum şeylere oyuncak olmak, bütün sevgime rağmen imkansız.”