Bir Arap, Bir Yahudi ve Ortadoğunun Kalbi... 1967 yılının yaz aylarında, Altı Gün Savaşından uzak olmayan bir tarihte, genç bir Filistinli adam ve iki arkadaşı İsrail'in Ramla kasabasına giderler. Onlar kuzendir ve yaklaşık yirmi yıl önce ailelerinin terk etmek zorunda kaldığı, çocukluklarının geçtiği evi görmek isterler. Bir kuzenin yüzüne kapı kapanır, diğerinin ailesinin evi okula dönüştürülmüştür fakat öbür kuzen olan Bashir, kendisini içeri davet eden Dalia tarafından karşılanır. Bir Arap ve bir Yahudi ailesinin ilişkilerinin başlangıç noktası budur. Bashir babasının dikmiş olduğu limon ağacında bir sahipsizlik ve işgal duyguları içinde olur. 1948 yılında küçük bir çocuk iken Bulgaristan'dan kaçak olarak gelmiş olan Dalia Soykırım tarafından yok edilen bir umut ışığı görür. Onlar kaçınılmaz olarak kendi yazgılarını yaşamışlardır ve bu İsrail-Filistin tarihinin bir küçükevrenini oluşturmaktadır. İki genç insanın başlattığı diyalog bölgenin barış umudunu ortaya koymaktadır. Limon ağacı simgesel olarak bölgede huzurun mümkün olduğunu anlatmaktadır. Olağanüstü bir öykü ve kurgusal olmayan bir anlatıma sahip olarak sizi saracak. -Sunday Times Dalia ve Bashir'in zorluklarla dolu arkadaşlıklarını izleyerek, okuyucular dünyanın en inatçı çatışmasının birinci elden deneyimini yaşayacaklar. -Publishers Weekly Hiçbir kitap daha zorlayıcı olamaz . . . ve bu kitap kesinlikle bu yıl okuyacağınız en iyi kurgu-olmayan çalışma olacak. -Christian Science Monitor Yüzyılın yarısı boyunca İsrail-Filistin çatışmasının öyküsünü taşıyan tek bir ağaç varsa, o budur... Sandy Tolan bu ağacı bulmuştur ve onun aracılığıyla iki halkın acı ve tutkusunu gözler önüne sermiştir. -Milwaukee Journal Sentinel
Bir Arap, Bir Yahudi ve Ortadoğunun Kalbi... 1967 yılının yaz aylarında, Altı Gün Savaşından uzak olmayan bir tarihte, genç bir Filistinli adam ve iki arkadaşı İsrail'in Ramla kasabasına giderler. Onlar kuzendir ve yaklaşık yirmi yıl önce ailelerinin terk etmek zorunda kaldığı, çocukluklarının geçtiği evi görmek isterler. Bir kuzenin yüzüne kapı kapanır, diğerinin ailesinin evi okula dönüştürülmüştür fakat öbür kuzen olan Bashir, kendisini içeri davet eden Dalia tarafından karşılanır. Bir Arap ve bir Yahudi ailesinin ilişkilerinin başlangıç noktası budur. Bashir babasının dikmiş olduğu limon ağacında bir sahipsizlik ve işgal duyguları içinde olur. 1948 yılında küçük bir çocuk iken Bulgaristan'dan kaçak olarak gelmiş olan Dalia Soykırım tarafından yok edilen bir umut ışığı görür. Onlar kaçınılmaz olarak kendi yazgılarını yaşamışlardır ve bu İsrail-Filistin tarihinin bir küçükevrenini oluşturmaktadır. İki genç insanın başlattığı diyalog bölgenin barış umudunu ortaya koymaktadır. Limon ağacı simgesel olarak bölgede huzurun mümkün olduğunu anlatmaktadır. Olağanüstü bir öykü ve kurgusal olmayan bir anlatıma sahip olarak sizi saracak. -Sunday Times Dalia ve Bashir'in zorluklarla dolu arkadaşlıklarını izleyerek, okuyucular dünyanın en inatçı çatışmasının birinci elden deneyimini yaşayacaklar. -Publishers Weekly Hiçbir kitap daha zorlayıcı olamaz . . . ve bu kitap kesinlikle bu yıl okuyacağınız en iyi kurgu-olmayan çalışma olacak. -Christian Science Monitor Yüzyılı... tümünü göster
"Limon Ağacı"nı okuduğunuzda İsrail-Filistin meselesine dair özet bir bilgiye sahip oluyorsunuz. Kitap, son iki-üç bölümüne kadar tarafsız yazılmaya çalışılmış.
Tarihi bilgilerin yoğun olduğu sayfalarda biraz sıkılır gibi olsanız da hiç bir satırı atlamak istemiyorsunuz.
Son olarak... Bu kitabı okuduktan sonra, İsrail-Filistin sorununun, çözüm ihtimalinden ne kadar da uzak olduğunu hissettim...
Filistin ve İsrail arasındaki gerginliğin başlangıç noktasını merak edenler için ideal. Roman gibi değil, okuması biraz zor. Belgeler, tarihler, gazete demeçleri, anlaşma tarihleri ve içerikleri.
Kitabın kapağını kapattıktan sonra yaklaşık 5 dk. falan konuşamadım. Bu duygu yoğunluğumu da paylaşmak istedim ve bu yöntemi buldum. :)
Okumaya gördüğünüz gibi 3,5 ay önce önce başladım. Sıkıcı geldi ve bir türlü içine giremedim. Dolayısıyla araya bir çok kitap girdi. İçimden okumak gelmiyordu. Artık okuduğum kitapların bilgi içeriğinden çok hissettirdikleri hayatımda daha önem kazandığı şu dönemde, sadece tarihi bilgi ile dolu olduğunu düşündüğüm için belki de... Yani bu sorun daha çok kendimle ilgili. Herşeyin bir zamanı olduğuna inandığım gibi, bu kitabın da zamanını beklediğini biliyordum ve bunu hissediyordum.
Neyse, bu hafta başında zamanımın çok bol olmasından :), ya da sadece okumam gerektiğini hissettiğim için devam etmek istedim. Kaldığım yerden, tam ortasından.
Kitap birden, yarısından sonra, kanlı ve canlı bir varlığa dönüştü önümde.
Şu an ülke olarak yaşadığımız üzücü olayların, farkında olup da birşeyler yapamayacağımızı düşündüğümüz ve bunun çaresizliğini hissettiğimiz bugünlerde bu kitabı okumuş ve bitirmiş olmaktan dolayı da ayrıca kendimi çok şanslı hissediyorum.
Bazı şeyler bilinir fakat yaşandığı zaman daha derinden bilinir. Mesela "Savaş kötüdür". Hepimiz bunda hemfikiriz. Peki bunu yaşayanların ağzından duymak... Hem de iki düşmanın sıradışı dostlukları sırasında, yüreklerinden dökülen sözleri, dilekleri, acıları, özlemleri tamamen tarafsız bir dille de yazıldığı dikkate alınırsa, yarattığı etkiyi sadece tahmin edebilirsiniz. O yüzden tahmin etmeye çalışıp, kendinizi bu kitaptan mahrum etmeyin derim.
Kitabın sonunda "Evet biliyordum" diyeceksiniz belki de, ama emin olun farklı bir bilişle...
israil-filistin sorunun barışçıl bir biçimde sorunun köklerine inerek anlatıldığı bir eser..
Özellikle ilk 200 sayfasını okumakta bayağı zorlandım ama sonrası gayet güzeldi. Sabırlı bir başlangıç yapılabilirse bitirildiğinde pişman olunmayacağını düşünüyorum.
Özellikle Ortadoğu'nun yakın tarihine meraklı arkadaşların da özellikle okumasını tavsiye ederim.
toplumları etkisi altına alan siyasi olaylar listesinde israil-filistin meselesi hep tartışılagelmiştir. bu çatışmayı, siyasetin öetesinde insan unsurundan ele alan bu kitap okunmaya değer.
Güzel bir konu ve güzel bir kitap ama nedendir bilmem okumam uzun zamanımı aldı. Biraz daha sürükleyici olabilirdi.
400 sayfa