Kitabın başlığının bambaşka bir yere açıldığını ancak okuyunca görebilirsiniz. Pamuk'a göre okur ve yazar, okuyup yazarken iki düşünüş halinde olurlar: Okuma ve yazma süreci üzerine düşünmeden bunun doğallığını yaşarlar, yahut bu eylemler üzerine düşünerek bunların bilincinde olarak yaparlar. Temel izlek bu olsa da Orhan Pamuk başlangıç noktasını kişisel okurluk ve yazarlık deneyiminden alıp evrensel sonuçlara varıyor. Okurken ve yazarken olanlara farklı bir açıyla bakmak isterseniz mutlaka okuyun. Bir bakıma Orhan Pamuk edebiyatına girişi niyetine de okunabilir.
Alternatif bir dünya tasarısının sunulduğu zihin açıcı ve müthiş küçük kitap. Merkezi otoriteden, paranın iktidarından kurtulmak adına etkileyici önerilerde bulunuyor. Tabi sunulan dünya tasarısı, var olan tüm sistemlerin yıkımından sonra hayata geçebilir. İşin uzmanları bu tasarının bir çok açık yanını bulabilir ama insanların ve toplumların birbirlerinden yalıtılmışlıklarının, merkezi otoritenin oluşması ve güçlenmesi adına en büyük tehlike olduğunu öne sürmesi, tasarıyı çok değerli ve haklı kılıyor. İçinde yaşadığımız dünyada küreselleşmeden, mesafelerin daralmasından bahsetmemize rağmen hepimiz yalıtılmış değil miyiz? Bir değişim, bir devrim yaratmak için en yakınımızdakilere muhtaçken, dünyanın bir ucundaki insanla iletişim içinde olmuşuz neye yarar? İnternet, medya ve iktidar ne kadar haberimiz olmasını istiyorsa o kadar haberdarız dünyadan. Birbirimizle yüz yüze konuşmadan üzerimizde oluşturulan hakimiyeti yıkamayız demeye getiriyor bu muhteşem kitap.
Bir gençlik kitabı ya da çocuk kitabı da pekala yetişkinler için harika bir okuma sunabilir ama bu kitap bir serinin ilk kitabı olarak çok fazla şeyi ikinci kitaba bırakıyor.
Klişelere yaslanmış, okuyucu ne istiyorsa onu veren bir aşk hikayesi. Olaylar ilginç olsa da roman kişilerinin neredeyse tamamı klişe. Çoğu kanlı canlı duramıyor. Kağıttan yapılmışlar. Rory ve Anthony az çok bir karaktere sahipler. Kalan roman kişileri ilginçlikten tamamıyla uzak. Romanın dili sade. Rahat okunuyor. Duygu dolu denilen mektuplar bile sade bir dille yazılmış. Bu bir bakıma iyi. Salya sümük mektuplar olsaydı kitap çekilmez bir hal alırdı. Yazarı takdir etmek lazım, her ne kadar başlarda okurken kafa karışıklığı yaşasam da sağlam kurulmuş bir hikaye. Temel izlek olarak geçmiş ve çağımızı karşılaştırması da güzel olmuş. Roman kişileri arasında hoş ve inandırıcı tesadüfler yaratmış yazar. İkibinli yıllarda hala böyle bir aşk öyküsünün ayıla bayıla okunması bana kadınların hala sevilmeye muhtaç olduğunu gösteriyor. Kitabın sonlarına doğru kadınlara değerleri teslim ediliyorsa da bu, roman boyunca yaşadıkları iç karartıcı acizlikleri telafi edecek kadar yeterli olmuyor. Roman kişileri arasında kadınların hepsi ikinci planda. Hepsi de bir erkeğe muhtaç, kendi ayakları üzerine duramıyorlar. Bir kadın yazardan daha güçlü roman kişileri beklerdim. Hayal kırıklığına uğradım. Erkek roman kişileri daha renkli daha kişilikli. Düzen bozulmuyor yani. Çok okunacak bir aşk romanı yazmanın temel formülü burada da işleniyor. Aşk, tutku, ayrılık, fedakarlık, birleşme veya birleşememe. Çevirisi çok başarılı. Pegasus Yayınları bu konuda çok yol katetti. Yazım yanlışı illa ki var ama rahatsız edecek kadar çok değil. Bu da çevirmenin suçu değil zaten. Düzeltide yok olabilecek hatalar. Çevirmen Solina Silahlı akıcı bir çeviri yapmış. Çeviri tadı veren cümlelerle karşılaşmadım. Dimağı dert görmesin. Ek: Kitabın özgün ismi "The Last Letter from Your Lover" yani "Sevgilinden Son Mektup" ama yayınevi bu ismin Türk okurların kafasını karıştıracağını düşünmüş olsa gerek, "sevgilimden" diye değiştirmişler.
Önceki iki romanına göre daha zayıf ama eğlenceli bir okuma sunuyor. Sıkılmadan romanın sonuna varıyorsunuz. Bir sürü sözcük öğrendim. Yaklaşık 20-25 sayfada cümlelerin altını çizdim. Murat Menteş bu ülke için farklı bir tat. Yazdıkları okunmaya değer.
Çok akıcı ve aydınlatıcı bir bakışla okumanın güzelliğini anlatan ama bunu tepeden bakmayan bir tavırla yapan güzel ve faydalı bir eser. Mutlaka okumak gerek. Mutlaka! Çevirisi şiir gibi Mustafa Kandemir'in zihni dert bulmasın.