periyodik neşriyat, 234 adet değerlendirme yapmış.  (10/34)
Alaska'nın Peşinde
Alaska'nın Peşinde

10

Çok çok çok iyi bir kitap. Beni, çoksatarların o kadar da kötü kitaplar olmadığına inandırıyor John Green kitapları. Okuduğum bir tür değil ama kitaplardaki hassas bakışı ve roman kişilerinin çabucak zihnime girmesini çok takdir ediyorum. Kitabın etkisini yeterince hissetmek için burada ve diğer ortamlarda paylaşılan yorumları okumamanızı öneririm, zira bazı densiz okurlar kitaba dair çok önemli bir kısmı pervasızca açık ediyorlar.

Robot Öyküleri Antolojisi
Robot Öyküleri Antolojisi

10

Daha önce hiçbir Asimov eseri okumamış biri olarak çok şey kaçırdığımı fark ettim. Özellikle robot öyküleri öyle güzelmiş ki… Bu antolojiyi, her öyküye hayran kalarak, bir solukta okudum. Hatta öykülerden birinin “Ben, Robot”daki öykülerden biriyle ilintisi olduğunu öğrenince o öyküyü de bulup okudum bir çırpıda. Bu güzel kitap Us Kitapları Yayınevi’nden Bilimkurgu Dizisi’nin ilk kitabı olarak çıkmış. İçindeki öykülerin biri hariç hepsi “Eight Stories from the Rest of the Robots” adlı derlemeden çevrilmiş. Her öyküden önce Asimov kısa bir açıklama yazmış. Bu yazılar bazen öyküye dair olabildiği gibi bazen de yazıldığı zamanki anıları içeriyor. Sırf bu açıklamalar için bile kitap okunmaya değer. “Eight Stories from the Rest of the Robots”daki öykülerden yalnızca “Galley Slave” adlı öykü bu Türkçe antolojiye eklenmemiş. Keşke eklenseymiş, çünkü Asimov, bu öykünün, içinde robopsikolog Susan Calvin’in yer aldığı öykülerin en uzunu olduğunu söylüyor ve en sevdiği Susan Calvin öyküsü buymuş. Türkçe baskıda “Galley Slave” yerine “The Complete Robot” adlı derlemeden kısa bir bilgisayar öyküsü seçilip çevrilmiş: “Bakış Açısı”. Çeviriyi Özlem Kurdoğlu Alpin yapmış, Özlem hanım bilimkurguya gönül vermiş bir doktor, Türkiye’de bu türün gelişip serpilmesinde katkıda bulunmuş biri. Kitabı da güzel çevirmiş. Tabi bazı ifadelerde sorun vardı. “Heaven help us” ifadesini “Cennet yardımcımız olsun” şeklinde çevirmesi ve bazı sözcükleri neredeyse olduğu gibi bırakması (Total Konversiyon bombası) beni rahatsız etti. Tabi bunun yanında şu ifadeyi çevirişine de hayran kaldım: “Just possibly, Alfred,” said Bogert. “Just possibly. Enough for us to bring the matter up at the directors' meeting and see what they say. After all, the fat is in the fire. A robot has harmed a human being and knowledge of it is public. As Susan says, we might as well try to turn the matter to our advantage. Of course, I distrust her motives in all this.” “Belki de, Alfred,” dedi Bogert. “Belki de olabilir. Konuyu müdürler toplantısında dile getirmeye ve onların ne diyeceğini görmeye yetecek kadarı var. Sonuçta yumurta kapıya gerçekten dayandı artık. Bir robot bir insana zarar verdi ve bu halk tarafından biliniyor. Susan’ın dediği gibi, durumu kendi avantajımıza çevirmeyi pekâlâ deneyebiliriz. Tabii onun bunu önermekteki nedenlerine pek güvenmiyorum.” (Lenny adlı öyküden) Gelelim öykülere. Robot AL-76 Başıboş Kalıyor: Ay görevi için üretilen bir robot bir hata sonucu Ay’a gidemeden kaybolur ve kendini bir ormanda bulur. Orayı ay zanneden robotun ve onu gören adamın şaşkınlığını tahmin edebilirsiniz. Çok eğlenceli bir öyküydü. İstem Dışı Zafer: Jüpiter’e üç robot gönderilir. ZZ Bir, ZZ iki, ve ZZ Üç’ün görevleri Jüpiteri’i incelemek ve Jüpiterlilerle barışçıl bir temasa geçmektir. İstemeden güzel bir şey yaparlar. Ne yaptıklarını söylemeyeceğim ama üçü arasındaki konuşmalar ve Jüpiterlilerle temasa geçme çabaları çok keyif vericiydi. Birinci Yasa: Bir bozukluk sebebiyle “Bir robot bir insana zarar veremez veya hareketsiz kalmak suretiyle bir insanın zarar görmesine izin veremez.”yasasını çiğneyen bir robottan bahsediyor öykü. Daha doğrusu böyle bir robotla ilgili bir anısını anlatıyor Mike Donovan. Öykünün sonunda robotun yasayı niye çiğnediğini öğrenince gülümsüyoruz. Bir Araya Gelelim: Soğuk Savaş zamanlarındaki Uzay Yarışı yerini Robot Yarışı’na bırakmıştır. İstihbaratın çok büyük önem arz ettiği bu savaşta Amerika, uzun süredir sessiz kalan ve Robotik araştırmalarda ilerleme göstermeyen Rusya’nın önüne geçtiğini sanırken bir anda Rusya’nın ülkeye patlayıcı taşıyan robotlar soktuğuna dair bir bilgiyle şok yaşar. Sonu kolayca tahmin edilse de öyküdeki bu siyasi bakış onu harika bir öykü yapıyor. Memnuniyetiniz Garantilidir: Bir deneme için ev hanımı Claire Belmont’un emrine verilen Robot TN-3, yani Tony’nin olağanüstü hizmetini okuyoruz bu öyküde. Robopsikoloğumuz Susan Calvin’in de küçük bir rolü var hikayede. Risk: “Ben, Robot”taki öykülerden biri olan “Küçük Kayıp Robot”la aynı yerde, aynı kişiler arasında geçiyor “Risk”. Tabi konu olarak çok farklı.Calvin’in zorlama ve tehditleriyle hayati risk taşıyan bir görev verilen Gerald Black’i merkeze alıyor öykü. Okurken Susan Calvin’e çok kızacaksınız. Lenny: Kitabın en sevdiğim öyküsü. Yine Susan Calvin. Bir ihmal sonucu pozitronik beyninde sorun çıkan Robot LNE, garip davranışlar sergilemeye başlar. Bunun nedenini araştırmak tabi ki Calvin’e düşer. Aslında Calvin bu görev için fazla isteklidir. Nedenini söylemeyeceğim ama öykünün sonunda Susan’ı çok seveceksiniz. Bakış Açısı: Bir robotla değil devasa bir bilgisayarla ilgili bu öykü. Multivac tüm Dünya’nın sorunlarını çözmekle yükümlü ve bu işi layıkıyla yapan müthiş bir bilgisayar. Lakin bir sorun çıkıyor. Öyküde, bilgisayarı tamir etmeye çalışan mühendislerden birinin oğlu olan Roger’ın yaşanılan soruna bakış açısını görüyoruz. Kısacık, güzel, naif bir öykü.

Albemuth Özgür Radyosu
Albemuth Özgür Radyosu

8

İlginç bir kitap. İnanca farklı bir açıdan bakıyor. Ama öyle kapağının vadettiği gibi uzayda geçen bir bilimkurgu beklemeyin. Olaylar, hitlervari bir adamın Amerikan başkanı olmasıyla patlak veriyor: Ferris F. Fremont. Fremont başkan olabilmek için tüm güçlü adayları öldürtüyor ve başkan olur olmaz özgür düşünmeyi engelliyor. Kendisine karşı gelişebilecek en ufak bir düşüncenin bile ortaya çıkmaması için her türlü kitle iletişim aracını ve sanatsal üretimi kontrol altına alıyor; insanların birbirlerini ihbar etmesi için bir muhbirlik sistemi geliştiriyor. İnsanların kendisinden yana olmalarını sağlamak için Aramcheck adında bir örgüt uyduruyor ve karşıt düşünceli herkesi bu örgüte dahil olmakla suçlayıp, buna dair sahte deliller yaratıp onları saf dışı bırakıyor. Böylesi bir ortamda iki yakın dost, müzik şirketi yetkilisi Nicholas Brady ve bilimkurgu yazarı Philip K. Dick (evet yazarın kendisi de romanın içinde) bu baskıcı yönetime rağmen özgür düşünceyi savunmaya devam ediyorlar. Nicholas, yaşadığı olağanüstü bazı deneyimler sonucu dünya dışı üstün varlıklarla iletişime geçtiğini ve bu varlıkların ona Fremont'u devirmek için yardım edeceğini söylüyor. Roman önce Philip'in, sonra Nicholas'ın ve sonunda yine Philip'in gözünden anlatılıyor. Nicholas göksel varlıklardan medet umarken Philip onu aklın tarafına çekmeye çalışıyor. Bu farklılık din ve bilim arasındaki çatışmaya benziyor. Roman hem dine olan bakışımızı sorguluyor, hem dünya dışı varlıkları hikayesine dahil ediyor, hem de baskıcı yönetimleri eleştiriyor. Bunların hepsini heyecanlı bir kurguya ve sürekli kendisini diri tutan bir gizeme yediriyor. Çevirisi gayet iyi olan eserde, her 6.45 okurunun bildiği, yazım hataları mevcut. Kapağın da konuyla zerre ilişkisi yok.

Yaratıcı Yazının Sırları
Uzayda Dehşet Tora
Uzayda Dehşet Tora

5

Hiç bir heyecan barındırmayan ama çok da sıkmayan bir kitap; lakin çevirisi harika: Atilla Tokatlı harika bir iş çıkarmış. 1983 tarihli çeviride şimdiki ifadelerden farklı ifadeler kullanıldığı için zaman zaman gülümsetiyor. Mesela şimdilerde "mutant" olarak kullandığımız sözcüğe "mütan" demiş Atilla bey ve güzel de uymuş. O dönem 15 günde bir yayınlanan Baskan Kurgu - Bilim dizisinin kitaplarından biri olan "Tora"da ne çeviri ne de edisyon bakımından hiçbir sorun yok. Kitabın konusu basit: İki dünyalı, kayıp bir savaş aracının prototipini bulmaları için Dünya hükümeti tarafından Tora gezegenine yollanırlar. Görevlerini yerine getirirken bunu Tora'daki ilkel kabilelerden ve Tora halkından gizlemelidirler çünkü herkes Dünya hükümetine diş bilemektedir. Tabi işler umulduğu gibi olmaz. İşin içine siyasi meseleler girer. Yalanlar ve aldatmacalar her yerdedir. Bunlar olurken anlatıcı, bize bazı ileri teknolojilerden bahseder, Tora'nın ilginç canlılarını tasvir eder ama bunların hiçbiri okurun ilgisini yeterince çekmez. Hele okuyucu bilimkurgu edebiyatına aşina ise Peter Randa'nın sunduğu teknoloji, bilim ve başka dünyalar ona pek ilginç gelmeyecektir. Yine de yazarın sıcak, insani bir üslubu olduğunu söylemek gerek. Tabi bu üslubun sıcaklığında çevirmenin etkisi de çok büyük. Son olarak ana karakterin, ileri teknolojiyle üretilmiş yiyecekler yemesine rağmen içtiği sigaraların teknolojiden nasibini almaması bana garip ve komik geldi. Özetle: Okumasanız bir şey kaybetmezsiniz. Alıntılar: "Ve insanlar, ister kabile olsun, ister halk; kendi kendilerini yönetmek istedikleri andan itibaren, sadece egoizmi besleyen ve dış görünüşten başka bir şeye saygı duymayan yasaların zulmüyle başbaşa kalıyorlar." (s. 29) "Dünya üzerinde büyük kargaşa, birtakım milletler yeryüzünü fethetmek için değil de yenik halkları 'özgürlüğe kavuşturmak' için savaşa girdiği zaman başladı." (s. 125)

Otoyol Kenarında Yanan Ateşler
Otoyol Kenarında Yanan Ateşler

2

Kesinlikle roman değil. Daha çok deneme. Barbaros bey düşüncelerini bir distopya kurgusunda bize sunmayı tercih etmiş o kadar. Ama yaratmaya çabaladığı (?) bu distopya öylesine yavan öylesine yetersiz ki merakımızı hiç uyandırmıyor. Birbiriyle bağları olmayan olaylar (kara saçlı kız, hamam böcekleri, ateşler vs.) ortada zaten kurgu olmadığı için havada ve anlamsız kalıyor. Bir kaç siyasi gönderme var ama çok kaba saba yapıldığı için tatsız. Barbaros beyin sevdiği bir kaç sözcük (şekil, durum, kıymeti harbiye) rahatsız edici ve yersiz tekrarlandığı gibi kullanılan dil için de özel bir çaba sarfedilmemiş; günlük hayatta nasıl konuşuyorsa öyle yazmış yazar romanı(?)nı. Sonu da tatmin edici değil. Tabi doğru dürüst bir öykü işlenmediği için kitabın sonu aceleyle yazılmış. Hülasa berbat bir kitap. 115 sayfa (büyük punto, geniş marj) da olsa çekilmedi.

Son Kurtadam (Son Kurtadam, #1)
Son Kurtadam (Son Kurtadam, #1)

9

Çok iyi. Entelektüel bir kurtadam romanı okumak istiyorsanız mutlaka okuyun. Ve sert. Ve şehvetli. Ve hareketli.