Fransız bir iş adamının, iş bağlantıları nedeniyle gittiği Çin'de sohbet ettiği Bayan Ming, ona on çocuğu olduğundan bahsetmekte ve her birine ait hikayeler anlatmaktadır. Hem de tek çocuk yasasının hüküm sürdüğü bir ülkede. Kahramanımız kendi hayatını sorgulamasına yol açacak bu sohbetlerde, sevgiyi, bilgeliği ve "gerçek" kelimesinin göreceliligini de öğreniyor. Ben aslinda ne yazacağimı bilemedim. Siz kelimeleri okurken, bilinçaltınızda hikaye vurup geçiyor.. Allak bullak ediyor. Hikayenin sonuna dek, gerçek algınız iş adamiyla aynı duzeyde kaliyor. kisacık, sevgili dolu ve "dingin" bir roman..
Çin'e gidip gelmiş kadar oluyorsunuz. Kadına bakış açısı sinirlendirebiliyor olsa da, olanı gösterdiği için tüm diğer gelenek ve görenekleriyle beraber Çin'in ıcıgını bıcıgını öğreniyorsunuz. Biraz uzun sürdü :D tamamen sosyal medya nedeniyle:) Yoksa gayet de güzel ve okunulasıydı.
Yorumsuz bırakıyorum coğu Sabahattin Ali kitabini. cünkü yorum yapamıyorum..