1930'lu yıllarda öyküye taze bir soluk getiren Sabahattin Ali, öykülerinde insanın zavallılığını ve gücünü sarsılmaz bir üslupla, masalsı ve destansı biçimde yansıtmayı başardı. Şiir, hikâye ve roman yazan, çeviriler yapan Ali, tüm eserlerinde insan ruhuna ayna tuttu ve gerçeğe bu aynadan baktı. Türk edebiyatının özgür sesinden yıllara meydan okuyan 16 öykü...
1930'lu yıllarda öyküye taze bir soluk getiren Sabahattin Ali, öykülerinde insanın zavallılığını ve gücünü sarsılmaz bir üslupla, masalsı ve destansı biçimde yansıtmayı başardı. Şiir, hikâye ve roman yazan, çeviriler yapan Ali, tüm eserlerinde insan ruhuna ayna tuttu ve gerçeğe bu aynadan baktı. Türk edebiyatının özgür sesinden yıllara meydan okuyan 16 öykü...
"iyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim" üst düzey bir duyarlık.
kırlangıçlar, bir gemici hikâyesi, kanal ve bir siyah fanila için, favorilerim.
Sabahattin Ali'nin ilk dönem eserlerini incelemek adına faydalı bir eser.
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2017/10/degirmen-sabahattin-ali-kitap-yorumu.html
İşte adaşım, sana seven bir Çingene'nin hikayesi.
Çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir...
Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde ve ay ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, söz aramızda, gene hoş şeydir.
Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir.
•••
Sabahattin Ali'nin toplam on altı öyküsünden oluşan Değirmen'i elime alıp bitirmem bir oldu. Her biri kısalıkları ile tam tersi olarak ayrı bir maceraydılar benim için.
Ve evet, aynı zamanda nihayet Sabahattin Ali'nin kalemi ile tanışabiliyorum. Düşündüğümden çok daha akıcı ve anlaşılabilirdi. Kişisel düşünceleri ve dönemin havası iç içe girmişti. Özellikle ilk sayfada karşılaştığım, kitaba adını veren Değirmen'i ayrı bir sevdim.
Hayat hikayesinden ve yaşadıklarından anladığım kadarıyla kendisi dönem hükümetini, hükümet adamlarını pek sevmeyen birisi bunu da öykülerine yansıtmış. Yani romanda geçen sanırsam tüm, bir şekilde güç sahibi olanlar kötü, uçkurusundan başka bir şey düşünmeyen kişilerdi.
Yazar ön sözünde bu eseri için çocukluk dönemim, amatörlüğüm ve buna benzer terimler kullanmış. Kendisinin demek istediği şekilde amatörce ya da fazla havada olan bu eserini bir çırpıda okuduysam kalan eserlerini nasıl hevesle okuyup bitireceğim benim için ayrı merak konusu.
Kısa öykülerin her birinin sonuna geldiğinizde içinize bazen koca bir taş oturabilir, bazende vay be ben ne okudum diyebilirsiniz benim gibi muhtemelen.
Kısacası benim gibi geç kalmayın, Sabahattin Ali ve diğer dönem yazarlarımıza en yakın fırsatı bulduğunuzda başlayın.
Kitabın birinci kısmındaki bütün öyküleri beğendim, hatta etkilerinden hala kurtulabilmiş değilim. Fakat durum ikinci kısıma gelince değişiyor; çünkü bu bölümdeki tüm öyküleri beğendiğimi söyleyemem. Üçüncü kısımda da yalnızca 'bir cinayetin sebebi' ve 'bir siyah fanila için' isimli öykülerini çok sevdim. Kısaca, gönlü taşlaşmış insanların devasından ziyade yumuşak bir dokunuştur bu kitap, kalbinize. Okuyunuz.
Keyifli hikayelerden oluşan güzel bir kitap özellikle "Değirmen" adlı hikayeyle başlayan birinci bölümü çok sevdim
Sabahattin Ali Değirmen kitabıyla alakalı ön sözünde bu yapıtı yermiş,kendini eleştirmiştir. Bana kalırsa kitap diğer yapıtlarına oranla düşük ama niteliksiz asla değil.
Yazarın Önsözü kısmına, eserlerinden bazılarını çocuk denecek yaşta yazdığını ve bu nedenle aralarında yazmış olmaktan utanacağı kadar kötüleri olduğu notunu düşmüş Sabahattin Ali. ve sonuna eklemiş ' iyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim.' Bu yazıyı ilginç buldum doğrusu. Özeleştirisi, samimiyeti etkileyiciydi.
Kitaptaki öyküler ise birbirinden ilginç. Beni en çok etkileyeni kitapla aynı adı taşıyan 'Değirmen' oldu. Her ne kadar kısa kısa öykülerden oluşsa ve bunlardan bazıları masalsı olsa da (Birdenbire Sönen Kandilin Hikayesi, Kurtarılamayan Şaheser gibi) bütünüyle bakıldığında akıcılığını kaybetmeyen bir kitap 'Değirmen'.
Sevgililer gününe saatler kala okudum Sabahattin Ali'nin "Değirmen"ini. İlkgençlik yıllarında yazdığı on altı öykünün yer aldığı kitapta; Değirmen, Kurtarılamayan Şaheser, Viyolensel, Kanal ve
Bir cinayetin Sebebi çok beğendiğim öykülerdi.
Gerçek "dostluk"u da, gerçek sevgiyi de kitapların satır aralarında olduğuna inanan ben; "Değirmen"in tam içinde buldum. "Özel gün" samimiyetsizliği, "yaşamanın" yerini "gösteriye" bıraktığı, ölçülenin de gösteriyle karşılaştırıldığı günümüz dünyasında, öykü gerçekliğini hâlâ koruyor.
"Siz sevemezsiniz adaşım, siz, şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler... Siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz... Bizler: batı rüzgârı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan biz Çingeneler...Dinle adaşım, sana bir çingenenin aşkını anlatayım..."
Hepsini okumadım aslında ama, anasayfada görünce yazayım dedim.
Ciltsiz, Edebiyat / Türk Edebiyatı, 140 sayfa
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı