asau,
hans fallada isimli yazarın açıklamasını düzenledi
eski halini göster |
yeni halini göster |
değişimi göster
Asıl adı Rudolf Wilhelm Friedrich Ditzen olan Hans Fallada bir hukukçunun oğlu olarak dünyaya geldi. Babası evde çoğu zaman çocuklarına yüksek sesle Shakespeare ve Schiller okurdu. 1899 yılında babasının görevi nedeniyle Berlin’e taşındılar ve 1901 yılında burada okula başladı. Babasının Anayasa Mahkemesi’ne atanması sonucu aile 1909 yılında Leipzig’e taşınır. 1911 yılında burada bir düelloda arkadaşını öldürür, tutuklanarak psikiyatri tedavisi görür. Bu olaydan sonra yaşamı boyunca uyuşturucu sorunuyla uğraşır. 1914 yılında gönüllü olarak orduya yazılır fakat kısa bir süre sonra terhis edilir. Bundan sonra yaşam mücadelesi onu tezgâhtarlık, satıcılık, muhasebecilik, patates yetiştiriciliği gibi çeşitli işlerde çalışmak zorunda bıraktı.
1920 yılında özyaşamöyküsel özellikler taşıyan ilk romanı Der junge Goedeschal’ı (Genç Goedeschal) yayımlandı. 1923 yılında Anton und Gerda (Anton ve Gerda) adlı ikinci romanını tamamladı. Bu sırada uyuşturucu sorunu yüzünden zimmetine para geçirdiği için 3 ay hapis yattı. Daha sonra aynı sorunlar devam etti. 1929 yılı Fallada için büyük değişimlerin yaşandığı bir yıl oldu. O yıl Anna Margarete Issel’le evlendi ve bir yerel gazetede çalışmaya başladı. 1931 yılında Bauern, Bonzen und Bomben (Köylüler, Kodamanlar ve Bombalar) kitabı yayımlandı. Daha sonrada 1932’de onun dünya çapında tanınmasını sağlayan romanı Kleiner Mann, was nun? (Küçük Adam Ne Oldu Sana?) yayımlandı. Roman ekonominin çöküşüyle Almanya'da yaşanan büyük enflasyon sonucu yoksulluğun, işsizliğin arttığı, sol düşüncenin yaygınlaştığı, Spartakist tepkilerin çatışmalara yol açtığı, buna karşın Nazi rejiminin güçlenmeye başladığı bir ortamda geçiyordu. Roman o kadar beğenildi ki 1934 yılında Frank Borzage yönetmenliğinde Universal Pictures tarafında sinemaya aktarıldı. Bunun sonucunda Nazi karşıtı faaliyetleri suçlamasıyla kısa bir süre hapsedildi, sorgulandı fakat serbest bırakıldı.
Naziler'in iktidarda olduğu bu yıllarda Fallada romanlarına devam etti. 1934’te Wer einmal aus dem Blechnapf frißt (Karavanasından Bir Kez Yiyen) ve Wir hatten mal ein Kind (Bir Zamanlar Çocuğumuz Vardı), 1935’te Das Märchen vom Stadtschreiber, der aufs Land flog (Yaşlı bir Yüreğin Yolcuğu), 1937’de Wolf unter Wolfen (Kurtlar Arasındaki Kurt), 1938’de Der Eiserne Gustav (Demir Gustav), 1940’ta Der Mann ungeliebte (Sevilmeyen Adam), 1943’te Ein Mann will hinauf’ı (Bir Adam Yukarı Çıkacak) yazdı. Fallada bu dönemde Naziler’den baskı görmesine rağmen Almanya’yı terk etmeyecek kadar yurdunu seviyordu. Bir süredir alkol kullanmaya da başlamıştı. 1944 yılında üç çocuk sahibi olduğu eşi Anna Issel’in kafasına silahla vurduğu için 4 ay hapiste kaldı ve boşandı. Bu sıkıntılı günlerde Naziler’in Yahudi karşıtı roman siparişine karşılık yazdığı özyaşamöyküsel romanı Der Trinker’i (Ayyaş) 1944 yılında bitirdiğinde savaşın sonu gelmişti ve Naziler yeniliyordu. Romandaki boşluklar ölümünden sonra dolduruldu ve kitap 1950 yılında yayımlandı.
Savaştan sonra 1 Şubat 1945’te 24 yaşındaki Ursula Losch ile evlendi ve Kızıl Ordu Feldberg’e girince bir süreliğine belediye başkanlığı yaptı. Sonrasında istifa etti ve Berlin’e yerleşti. Alkol ve uyuşturucu sorunları onu gittikçe yıpratıyordu. 1946’da yazdığı son romanı Jeder stirbt für sich allein (Herkes Tek Başına Ölür) yayımlandığında kısa sürede tükendi fakat ikinci baskısını göremeden 5 Şubat 1947’de uyuşturucuya bağlı olarak kalp yetmezliğinden Berlin’de öldü.
Küçük insanların avukatı sayılan Hans Fallada romanlarına kahraman olarak, çeşitli işlerde çalıştığı sırada tanıdığı halktan gelme kişileri seçti, yapıtlarında insanların yaşamını kimi zaman gerçekçi kimi zaman da mizahî bir dille yansıttı. Hans Fallada’nın yapıtlarının bir kısmı ölümünden sonra yayımlanabilmiştir. Bazıları da sinemaya uyarlanmıştır. Son olarak Herkes Tek Başına Ölür adlı romanı bazı elyazmalarının bulunmasıyla 2010’da yeni bir düzenlemeyle basılmıştır. 1981 yılından beri yazarın anısını yaşatmak için Neumünster kentinde Hans Fallada Ödülü verilmektedir.
Asıl adı Rudolf Wilhelm Friedrich Ditzen olan Hans Fallada bir hukukçunun oğlu olarak dünyaya geldi. Babası evde çoğu zaman çocuklarına yüksek sesle Shakespeare ve Schiller okurdu. 1899 yılında babasının görevi nedeniyle Berlin’e taşındılar ve 1901 yılında burada okula başladı. Babasının Anayasa Mahkemesi’ne atanması sonucu aile 1909 yılında Leipzig’e taşınır. 1911 yılında burada bir düelloda arkadaşını öldürür, tutuklanarak psikiyatri tedavisi görür. Bu olaydan sonra yaşamı boyunca uyuşturucu sorunuyla uğraşır. 1914 yılında gönüllü olarak orduya yazılır fakat kısa bir süre sonra terhis edilir. Bundan sonra yaşam mücadelesi onu tezgâhtarlık, satıcılık, muhasebecilik, patates yetiştiriciliği gibi çeşitli işlerde çalışmak zorunda bıraktı.
1920 yılında özyaşamöyküsel özellikler taşıyan ilk romanı Der junge Goedeschal’ı (Genç Goedeschal) yayımlandı. 1923 yılında Anton und Gerda (Anton ve Gerda) adlı ikinci romanını tamamladı. Bu sırada uyuşturucu sorunu yüzünden zimmetine para geçirdiği için 3 ay hapis yattı. Daha sonra aynı sorunlar devam etti. 1929 yılı Fallada için büyük değişimlerin yaşandığı bir yıl oldu. O yıl Anna Margarete Issel’le evlendi ve bir yerel gazetede çalışmaya başladı. 1931 yılında Bauern, Bonzen und Bomben (Köylüler, Kodamanlar ve Bombalar) kitabı yayımlandı. Daha sonrada 1932’de onun dünya çapında tanınmasını sağlayan romanı Kleiner Mann, was nun? (Küçük Adam Ne Oldu Sana?) yayımlandı. Roman ekonominin çöküşüyle Almanya'da yaşanan büyük enflasyon sonucu yoksulluğun, işsizliğin arttığı, sol düşüncenin yaygınlaştığı, Spartakist tepkilerin çatışmalara yol açtığı, buna karşın Nazi rejiminin güçlenmeye başladığı bir ortamda geçiyordu. Roman o kadar beğenildi ki 1934 yılında Frank Borzage yönetmenliğinde Universal Pictures tarafında sinemaya aktarıldı. Bunun sonucunda Nazi karşıtı faaliyetleri suçlamasıyla kısa bir süre hapsedildi, sorgulandı fakat serbest bırakıldı.
Naziler'in iktidarda olduğu bu yıllarda Fallada romanlarına devam etti. 1934’te Wer einmal aus dem Blechnapf frißt (Karavanasından Bir Kez Yiyen) ve Wir hatten mal ein Kind (Bir Zamanlar Çocuğumuz Vardı), 1935’te Das Märchen vom Stadtschreiber, der aufs Land flog (Yaşlı bir Yüreğin Yolcuğu), 1937’de Wolf unter Wolfen (Kurtlar Arasındaki Kurt), 1938’de Der Eiserne Gustav (Demir Gustav), 1940’ta Der Mann ungeliebte (Sevilmeyen Adam), 1943’te Ein Mann will hinauf’ı (Bir Adam Yukarı Çıkacak) yazdı. Fallada bu dönemde Naziler’den baskı görmesine rağmen Almanya’yı terk etmeyecek kadar yurdunu seviyordu. Bir süredir alkol kullanmaya da başlamıştı. 1944 yılında üç çocuk sahibi olduğu eşi Anna Issel’in kafasına silahla vurduğu için 4 ay hapiste kaldı ve boşandı. Bu sıkıntılı günlerde Naziler’in Yahudi karşıtı roman siparişine karşılık yazdığı özyaşamöyküsel romanı Der Trinker’i (Ayyaş) 1944 yılında bitirdiğinde savaşın sonu gelmişti ve Naziler yeniliyordu. Romandaki boşluklar ölümünden sonra dolduruldu ve kitap 1950 yılında yayımlandı.
Savaştan sonra 1 Şubat 1945’te 24 yaşındaki Ursula Losch ile evlendi ve Kızıl Ordu Feldberg’e girince bir süreliğine belediye başkanlığı yaptı. Sonrasında istifa etti ve Berlin’e yerleşti. Alkol ve uyuşturucu sorunları onu gittikçe yıpratıyordu. 1946’da yazdığı son romanı Jeder stirbt für sich allein (Herkes Tek Başına Ölür) yayımlandığında kısa sürede tükendi fakat ikinci baskısını göremeden 5 Şubat 1947’de uyuşturucuya bağlı olarak kalp yetmezliğinden Berlin’de öldü.
Küçük insanların avukatı sayılan Hans Fallada romanlarına kahraman olarak, çeşitli işlerde çalıştığı sırada tanıdığı halktan gelme kişileri seçti, yapıtlarında insanların yaşamını kimi zaman gerçekçi kimi zaman da mizahî bir dille yansıttı. Hans Fallada’nın yapıtlarının bir kısmı ölümünden sonra yayımlanabilmiştir. Bazıları da sinemaya uyarlanmıştır. Son olarak Herkes Tek Başına Ölür adlı romanı bazı elyazmalarının bulunmasıyla 2010’da yeni bir düzenlemeyle basılmıştır. 1981 yılından beri yazarın anısını yaşatmak için Neumünster kentinde Hans Fallada Ödülü verilmektedir.