Shakespeare’in İngiliz tarihi dörtlemesinin sonuncusu olan bu oyunun, III. Richard’ı tarihi bir figür olmaktan çıkarıp ilgi çekici bir karaktere dönüştürmesine olan etkisi kesinlikle yadsınamaz. Tabi zaman içinde karakteri canlandıran efsane oyuncular da bu etkiyi güçlendirmişler. Yalın olarak baktığımızda ise oyunun temel karakteri olan Richard’ın tamamen Makyavelist diyemeyeceğimiz bir derinliği var. Kendisiyle (yani aslında biz seyirciyle) konuştuğu anlarda ne olduğunu ve neyi amaçladığını inkar etmemesi ve ironik bakış açısıyla çok katmanlı bir karakter. Diğer karakterlerden oyunda temsil ettiği düşünceye göre öne çıkanlar olsa da Richard’a göre çok donuk ve geri planda kalmışlar. Buna karşın Richard salt kötü olmakla birlikte oldukça donanımlı bir kötü karakter. Tarihte Lancaster ve York Hanedanları arasında süren ve Kral 3. Richard’ın yenik düşmesiyle sonuçlanan Güllerin Savaşı’nın galip gelen tarafı olarak, tahtın meşruluğu tartışmalı Tudorlara geçmesinden itibaren esaslı bir karalama kampanyası yürütüldüğünden işlediği suçların gerçekten hangileri kendi eseri hangileri sonradan atfedilmiş ayırt etmek zor. Ama yaptıkları ve en azından taht hırsının kesinliği kanlı bir kral olarak anılmasını garantilemiş. Ve bu iktidar hırsı da neredeyse Shakespeare’in ilk dönem eserlerinden olmasına karşın oyunun güncelliğini korumasının sebebini çok iyi açıklıyor.