Kitabın ilk çeyreğindeki karakter yoğunluğundan başım döndü, çok fazla insan kalabalığı vardı bana göre, zaten bir süre sonra kim kimin nesiydi hatırlamadım bile :)
Aylin Radomisli Cates'in hayatında başarılı olduğu tek şey mesleği, onun dışında neye dokunsa küle çevirmiş maalesef : (
Yakınlarından ve arkadaşlarından özür dilerim ama bence Aylin, hayatı boyunca ne istediğini bilmeyen, şımarık, aykırı olacağım diye hata üstüne hata yapan ve battıkça batan bir kadın, kendisi oldukça iyi bir psikiyatr ama en çok kendisinin bir doktora ihtiyacı varmış, keşke tedavi görseydi...
Kitabın ilk kısımlarında Osmanlı' zamanından yani büyük babalarından başlayarak soy ağacı hakkında bilgilendiriliyoruz, sonra ailesi, çocukluğu, gençliği, okul yılları, arkadaşları, zenginliği, şaşalı hayatı derken, yetişkin Aylin'le tanışıyoruz, sonrasında ise bolca, Aylin'in, aldattığı kocalarını , genç ve yaşlı sevgililerini okuyoruz, bu yaşlı sevgililerin bazılarının sadece flört olduğu söyleniyor ama bu da durumu kurtaramıyor maalesef, kitapta benim en sinir olduğum olaylardan biri üçüncü kocası Mişel' le olan evliliklerinde yaptığı hareket, evliliklerinden bunaldığını söyleyip, adam kendisinden biraz uzak dursun diye, kocasına bir sevgili arayışına çıkıyor, arkadaşlarına, kocama birini ayarlayın da beni az rahat bıraksın diyor, bu nasıl bir fantezidir anlamadım..
Aylin'in ölüm anı hakkında akıllarda soru işareti hala devam ediyor, nasıl çözülemedi bilmiyorum, nette biraz araştırınca Aylin ve yakınlarının, Fethullah Gülen'le olan dostluklarından, Beyaz Saray tanışıklıklarına kadar kafa karıştıran bazı durumlar var..
Bu arada Ömer Koç'u Papaz kıyafeti içinde düşündüm de, yok yok düşünemedim :))
Olayların kaleme alınışı fena değil, ama okumasanız da bir şey kaybetmezsiniz bana göre : )