Aylak Adam kesinlikle hayatımın kitabıydı fakat Anayurt Oteli... Tam bir hayal kırıklığı. Zebercet'in ne yaptığını okurken birden düşüncelerini anlatmaya başlıyor yazar sonra onu da birden kesip Zebercet'in etrafında ne olduğunu anlatıyor o an Zebercet bir şey hatırlıyor eskilerden onu anlatıyor sonra başladığı yere bir dönüyor aradakiler olmasa da olurmuş diyorsun. İki sayfa ileri bir sayfa geri. Hele bir de gittiği aşevinde orada burada etrafındaki insanların konuşmalarını kesik kesik duyması var. "Sonra... demiş... giderken... annesini... sanırım..." Tam bir felaket.
Bir yaşam birebir kağıda aktarılmış. Edebi olabilir, sanatsal da olabilir fakat okuyuculuğu bitirmiş bu. Yalnız bir adam anlatılmış ama onlarca gereksiz isim dönüyor. Aylak Adam'dan sonra olmadı diyorum.