https://illekitap.blogspot.com/2020/05/emma-chase-asil-ask-royally-2.html
Emma Chase'in Royally Serisi'ne son sürat devam ediyorum. Zaten bu seriye başladığınızda bitmeden bırakamayacaksınız da. Bu konuda iddialıyım. Cidden süper bir seri.
Bu kitapta da Prens Henry'i okuyoruz. Onu ilk kitapta bolca gördük hikayesini merak ettik, nasıl adam olacağını merak ettik ve daha da önemlisi ilk kitapta ağabeyi Nicholas'ın tahttan vazgeçip ona tahtı bırakması sonucunda nasıl bir kral olacağını merak ediyordum ve bu kitapta onu okuyoruz.
Yine akıcı, eğlenceli, sürükleyici, aşk dolu ve tutkulu bir hikayeydi. Hatta bence ilk kitaptan daha eğlenceli olduğunu söylemeliyim. Nicholas'ın aksine Henry zaten baştan bile eğlenceli bir adamdı ve burada Henry'nin o görünen yüzünün ardında nasıl bir genç adam olduğunu okuyoruz. Bu yüzden benim nazarımda ilk kitaptan daha iyiydi.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Henry, en son yaptığı haylazlığın ya da hata diyelim, sonucunda Kraliçe'den bir sürgün alıp bir süreliğine kendini toplaması, kafasını toplaması ve kral olması yolunda daha emin adımlar atabilmesi için Anthorp Kalesi'ne gönderiliyor. Ama Henry bu iç karartıcı kalede uslanıp akıllanmak yerine tipik Henry tepkisi vererek bir televizyon yapımcısı ile anlaşıyor ve Kraliyet Gelini olabilecek nitelikteki 20 güzel soylu kana sahip genç kızı kaleye çağırıyor. Program kapsamında 20 genç kızın her biri Prens Henry ile randevulara çıkacak ve sonunda kızlar yavaş yavaş elenerek tek bir kız kalacak ve bu kız Henry'nin eşi olabilme vasfına sahip olacaktı. Tabi Henry bunu partiler, kızlar, eğlenceler, bol içki ve seks üzerine düşünürken her şeyin planlı programlı ilerlemesi ve seksin hiç olmaması daha da önemli olması her anının planlaması ve ona göre yaşamak zorunda kalması hiç de hoşuna gitmiyor. Ama tabi hayatını renklendirecek bir keşfe de çıkıyor. Bu keşif Sarah Titebottom'un da o kızlar arasında yer alması... ama yarışmacı olarak değil yarışmacı olan kız kardeşine göz kulak olmak için.
Henry, Sarah'nın doğallığı, yapmacık olmaması, çevresindeki kızların tam aksi olması ilgisini çekerken onun yanında kendisi de farkında olmadan çok doğal olmaya başlar. Partici prens görüntüsünün ardındaki Sarah'ya gösterirken iki çok iyi anlaşmaya başlarlar. Sıkı arkadaş olmaya başlamalarının yanında aralarında filizlenen aşk ve cinsel çekimle olaylar daha da içinden çıkılmaz hal alır. Bitmesi gereken bir program vardır ve Henry aşık olduğu kadını bu program yüzünden üzmektedir.
Henry'nin Sarah ile aşk yolculuğunu, her ikisinin birbirlerine ekledikleri özelliklerle mükemmel bir çift olma yolundaki maceralarını okuyoruz. Tabi aşk dolu ve tutkulu hikayelerini.
Henry'nin Sarah ile olan iletişimini çok sevdiğimi söylemeliyim. İlk olarak kameralardan kaçıp Sarah'nın odasına saklanmak istemesi, onunla kurduğu iletişim, arkadaşlık ve farkında bile olmadan ona kapılması çok tatlıydı.
Sohbetleri, eğlenceli diyalogları, kameralardan sıkılıp güvenlik görevlilerini atlatıp Sarah'ı çekimlerden kaçırması... beraber geçirdikleri bir gün... akşamları Sarah'nın odasında kalması... her şey çok güzeldi. İlk kitapta tanıdığımı Henry'nin içindeki o düzgün adamı tanımamıza yardımcı oldu.
Sarah'nın ise o çekingen, utangaç yapısının Henry sayesinde yıkılması, kitaplarla ilgili yaptığı o tavırları çok sevdiğim bir detaydı. Özellikle kitabın sonunda Sarah'nın seminerine katılması ve karakterler hakkındaki vurguları çok eğlenceliydi.
Henry'nin Sarah'yı kaybettiğini sandığı gün her şeye - Kraliçe'ye bile - meydan okurcasına tavır takınması, evlenmeyi kafayı koyması süperdi.
Bu seride en sevdiğim şey, karakterler aşık olduklarını kabul ediyorlar, klasik romanslardaki inkar etme hali falan olmadan direk aşık olduğunu kabullenmesi, bunu özgürce cesurca dile getirmesi süperdi. Bu yüzden belki de hem çok sevdiğimiz karakterler hem de çok sevdiğimiz kitaplar haline geldi bu seri. Bir de gereksiz entrikaların da olmaması çok güzeldi. Yani bir olay oluyor nedeni belli sonucu belli ve karakterler bunu hemen düzeltmeye çalışıyor olması çok iyiydi.
Olivia ve Nicholas'ı görmek çok güzeldi. Onları okumayı sevdiğimi söylemeliyim. Özellikle Nicholas'ın Kraliçe'ye Henry'i savunurcasına konuşması, kardeşine olan inancını dile getirmesi süperdi.
Kitabın sonundaki asker detayları da süperdi. Cidden bir insan halkı anlamazsa iyi bir yönetici olmaaz mantığı takdir edilesiydi. Henry'nin zaten en büyük yarasıydı bu askerlik onu aşması için olması gerekeni yaptı ve tam da bir krala yakışacak tavırdı. Sevdim bunu da.
Ayy kitabı çok sevdiğim detaylar vardı itiraf etmem gerekirse, özellikle Ed Sheeran ile ilgili olan detaylarda çok eğlendim. Çünkü Ed Sheeran benim de çok sevdiğim bir şarkıcı ve tipini de çok sevimli buluyorum :D o satırlarda çok eğlendim.
Ama asıl can alıcı sahne de evlenme teklifinin olduğu kısımdı. Favori sahnelerimden biriydi kesinlikle.
Bir de Henry'nin Sarah'nın kitabını parçaladığı an... o an Henry yanımda olsaydı parçalamıştım onu. Tamam bilerek yapmadı falan filan ama... kitap bu bir de manevi değeri olan bir kitap. Ama kendini de güzel affettirdi :D Kitabı vermesi, sonrasında mutfakta uyuması... Henry adamım evin yaramaz haylaz çocuğu gibisin, kızsam mı sevsem mi bilemedim okurken seni :D
Ahh… şey de vardı. Sarah'nın küçükken babasından maruz kaldığı tavırları Henry öğrendikten sonraki tavrı. Bütün o savaş aletlerini alıp Sarah'nın odasına gitmesi... adamım sen çok mu tatlısın ya :D
Ben çok severek okudum ve ilk kitapta olduğu gibi bu da bir peri masalı gibiydi hikayesi ve tamamen yetişkin okurlar için olduğunu söylemeliyim çünkü +18 kurgusu vardı. Bunu dikkate alın bu seriyi okurken.