Öncelikle Demir, Burcu'yu görür görmez bir takım yakıştırmalar yaptı, sonra tekrar karşılaştı, hemen öptü, sonra da aşık oldu. ''Yanıyorum, tutuşuyorum.'' dedi, sevişti, aşık oldu. Bu mu yani? Bakireliğini bozdu diye erkeklik gururlarına girdi falan. Kadının masumluğunu vurgulama düşüncesi içinde bakire yakıştırmaları, kızaran yanaklar, ''makyaja ihtiyacı yok'' diye belirtmeler. Türk yazarlar aşk kitabı yazarken bir insanın aşık olduğunu bu şekilde yansıtıyor çoğunlukla. Tüm kitap erkek karakterin ''Öyle yapacaksın, böyle duracaksın.'' söylemlerinden ibaret. Tartışma ortasında kadına zarar vermek, hırpalamak isteyen Demir Aras sonra konuşmayı bile doğru düzgün beceremeden Burcu'yu öpüyor ve neymiş? Aşıkmış. Aşık olmak bu mu, sevgi bu mu? ''Öldürürüm sana benim gibi delice arzulayanı.'' Gerçekten mi? Kadınlara bir eşya gibi davranan da kendine aşık diyor. Bu kitapları okuyan gençler de özeniyor böyle şeylere. Yazık gerçekten. İnanılmaz samimiyetsiz tepkiler, konuşmalar bana kalırsa. Aynı zamanda son derece anlamsız.
Vee sonrasında yaşanılanlar da hiç şaşırtmadı açıkçası...
Gerçekten karakterler hiç gerçekçi değildi, hiçbir şekilde bana aşık olduklarını hissettiremediler. Bu şekilde hem kadını, hem de erkeği küçülten kitaplar okumaktan sıkıldım açıkçası.