Bir gizemin peşinde olduğu yolda, tutkunun ateşine adım atan güçlü bir adam... Sırlarını, güzelliğinin ve cesaretinin ardına saklayan genç bir kız… Ve can yakan kıskançlığın kıyısında, tutku dolu,Hırçın bir aşk... Demir Aras, yaşadığı hızlı hayatın yanında, başarıları ve zenginliğiyle tanınan etkileyici bir adamdı. Keskin bakışları ve ihtişamıyla kadınları baştan ayağa titretirken, tek istediği yalnızca zevke dayalı ilişkiler kurmaktı. Ancak gözleri iki meleksi gamzeye değdiği an, reddettiği tüm duyguların gerçek olduğunu kabullenmek zorunda kalmıştı.
Yaşamındaki karmaşadan kaçıp geldiği Paris'te kendine yepyeni bir hayat kuran Burcu Doğan, etrafındaki her erkeği büyüleyen eşsiz bir güzelliğe sahipti. Yaşadığı gizli esareti sona erdirdiği anda kalbini, tek bakışıyla çekimine kapıldığı bir yabancıya teslim etmişti. O andan itibaren aşk, kesişen hayatlarının tam ortasına düşerken, adam taparcasına sevdiği kadını öfkesi ve kıskançlığıyla yıkacaktı. Yaşananlar onları yakıp tüketirken, ikisi de aşk ve tutkunun koynunda, birbirlerinin soluklarında var olacaklardı. Paris'ten İstanbul'a uzanan, sırlarla örülü bu ilişki sonsuza dek var olabilecek miydi? Gerçekler açığa çıktığında, aşk her şeyi affedebilecek, küllerinden yeniden doğabilecek miydi?
(Tanıtım Bültenindne)
Bir gizemin peşinde olduğu yolda, tutkunun ateşine adım atan güçlü bir adam... Sırlarını, güzelliğinin ve cesaretinin ardına saklayan genç bir kız… Ve can yakan kıskançlığın kıyısında, tutku dolu,Hırçın bir aşk... Demir Aras, yaşadığı hızlı hayatın yanında, başarıları ve zenginliğiyle tanınan etkileyici bir adamdı. Keskin bakışları ve ihtişamıyla kadınları baştan ayağa titretirken, tek istediği yalnızca zevke dayalı ilişkiler kurmaktı. Ancak gözleri iki meleksi gamzeye değdiği an, reddettiği tüm duyguların gerçek olduğunu kabullenmek zorunda kalmıştı.
Yaşamındaki karmaşadan kaçıp geldiği Paris'te kendine yepyeni bir hayat kuran Burcu Doğan, etrafındaki her erkeği büyüleyen eşsiz bir güzelliğe sahipti. Yaşadığı gizli esareti sona erdirdiği anda kalbini, tek bakışıyla çekimine kapıldığı bir yabancıya teslim etmişti. O andan itibaren aşk, kesişen hayatlarının tam ortasına düşerken, adam taparcasına sevdiği kadını öfkesi ve kıskançlığıyla yıkacaktı. Yaşananlar onları yakıp tüketirken, ikisi de aşk ve tutkunun koynunda, birbirlerinin soluklarında var olacaklardı. Paris'ten İstanbul'a uzanan, sırlarla örülü bu ilişki sonsuza dek var olabilecek miydi? Gerçekler açığa çıktığında, aşk her şeyi affedebilecek, küllerinden yeniden doğabilecek miydi?
(Tanıtım Bültenindne)
Aşk Her Şeyi Affeder Mi? kitabında tam olarak ilk defa bir karakterin davranışı için bu kadar ikilemde kaldım. Ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum.
Kitabın konusuna kısaca değinecek olursam, Paris'te geçmişinden kaçan bir kadının demir gibi sert bir adam ile tanışması. Tabi demir ancak Burcu karşısında bükülüyor çoğu yerde orası ayrı. Demir ve Burcu'nun arasında alevlenen tutku, Demir'in kelimenin tam anlamıyla yakıcı öfkesi, Burcu'nun huzuru arayışını okumak oldukça heyecanlıydı benim için.
Kitap yazım tarzıyla oldukça akıcı fakat uzun süre de bitirmemin nedeni tamamıyla vaktimin olmamasından kaynaklıydı. Bu gece hırs yaptım süründürdüğüm yeter dedim ve kalan 250 ya da daha çok sayfayı birkaç saat içerisinde bitirdim.
Arka planın oldukça hareketli olması, karakterlerin gerçekten de akılda kalıcı ve ne bileyim, ben samimi buldum.
Çilek Mevsimi kitabını okuyan bir arkadaşım bana Demir kitapta bir konuda pişman ama ne bilmiyorum demişti. Ben de düşündüm o kadar uzun yıl ne oldu unutamadığı. Ama sonra o yaptığı şey... Demir kusura bakma seni başlarda oldukça sevdim, kitaba da bayıldım ama o olaydan sonra bir müddet gelme aklıma. Böyle şeylerde hassas olan biriyim Burcu Büyükyıldız bence bu sayfaları oldukça ikileme düşen karakterleri hissettirebilecek bir biçimde yazmış başka biri olsaydı kitap batacaktı tamamen belki.
Aşk her şeyi affeder mi öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okuyabilirsiniz. Sonuç belki sizi memnun eder, belki etmez, başta da dediğim gibi ilk defa bayıldığım bir kitap için bu kadar ikilemde kaldım.
Öncelikle Demir, Burcu'yu görür görmez bir takım yakıştırmalar yaptı, sonra tekrar karşılaştı, hemen öptü, sonra da aşık oldu. ''Yanıyorum, tutuşuyorum.'' dedi, sevişti, aşık oldu. Bu mu yani? Bakireliğini bozdu diye erkeklik gururlarına girdi falan. Kadının masumluğunu vurgulama düşüncesi içinde bakire yakıştırmaları, kızaran yanaklar, ''makyaja ihtiyacı yok'' diye belirtmeler. Türk yazarlar aşk kitabı yazarken bir insanın aşık olduğunu bu şekilde yansıtıyor çoğunlukla. Tüm kitap erkek karakterin ''Öyle yapacaksın, böyle duracaksın.'' söylemlerinden ibaret. Tartışma ortasında kadına zarar vermek, hırpalamak isteyen Demir Aras sonra konuşmayı bile doğru düzgün beceremeden Burcu'yu öpüyor ve neymiş? Aşıkmış. Aşık olmak bu mu, sevgi bu mu? ''Öldürürüm sana benim gibi delice arzulayanı.'' Gerçekten mi? Kadınlara bir eşya gibi davranan da kendine aşık diyor. Bu kitapları okuyan gençler de özeniyor böyle şeylere. Yazık gerçekten. İnanılmaz samimiyetsiz tepkiler, konuşmalar bana kalırsa. Aynı zamanda son derece anlamsız.
Vee sonrasında yaşanılanlar da hiç şaşırtmadı açıkçası...
Gerçekten karakterler hiç gerçekçi değildi, hiçbir şekilde bana aşık olduklarını hissettiremediler. Bu şekilde hem kadını, hem de erkeği küçülten kitaplar okumaktan sıkıldım açıkçası.
Bir aşkın gücü çekilen acının büyüklüğüyle sınanırmış ve bir adam ne kadar güçlü severse ateşe her daim daha yakın olurmuş,bu kitapta bir adamın kendi ateşinde nasıl yandığını okuyoruz :(
Aşkın,tutkunun,öfkenin ve kıskançlığın çok yoğun yaşandığı güzel bir kitaptı,insan bu kadar çok sevince hata yapması kaçınılmaz oluyor sanırım, sevdiğinin sadece sana ait olması duygusunu bazen abartabiliyor ön yargılarımıza yenik düşebiliyoruz, tıpkı Demir'in Burcu'ya yaptığı ve her şeyi mahvetmenin kıyısına getirdiği gibi ..
Demir, Burcu'yu ilk kez Cannes'da iş adamlarının katıldığı bir davette görüyor, üzerindeki kırmızı elbisesi, mavi gözleri ve her güldüğünde beliren gamzelerinin derinliğinde kayboluyor,ama kızın kim olduğu hakkında en ufak bir fikri yok,tanışmaya fırsatları da olmuyor,fakat ülkesine döndüğünde bile aklı hala kızda kalıyor ....
Ve bir süre sonra Paris'e bir iş seyahatine gittiğinde bu gamzeli güzelle tekrar karşılaşıyor bir mucize gibi :)
Paris'te aşkın şehrinde tanıştıkları andan itibaren birbirleri için yaratılmış bir çift var karşımızda,tutkuları ve aşkları çok güçlü, aralarındaki ilişki de her şey çok çabuk gibi gelişiyor gibi geliyor insana ama onların ki tamamen ruh uyumu :)
Burcu ailesiyle yaşadığı bir takım sorunlar yüzünden istanbul'dan kaçarcasına uzaklaşmış ve kız arkadaşı Denise' le birlikte Paris'te yaşamaya başlamış,aslında baskıcı bir ailesi var yani abileri bildiğiniz odun erkeği ama kardeşlerine güvenleri tam olduğu ve yaşadığı talihsiz olayı atlatabilmesi için seslerini çıkarmamışlar.
Demir, başarılı ve karizmatik bir iş adamı,sert karakterli,abartı derecesinde kıskanç ve çok fazla sahiplenici, masaya servis yapan garsonu bile dövecek o derece yani :) aslında Burcu'nun abisi Murat'la eskiden bir dostlukları olmuş aileler birbirini tanıyor diyebiliriz iş ilişkilerinden dolayı ama Demir kızın kim olduğunu bilmiyor..
Paris' te başlayan aşk aynı hızla istanbul'a taşınıyor,daha güçlü ve kopmaz bir bağla,fakat kim demiş kusursuz aşk vardır diye,onların aşkının kusuru da Burcu'nun eski nişanlısı Çağlar, adam kötülüğün beden bulmuş hali, aslında bilindik bir nişanlılık değil onlarınki, ailenin tamamen yanlış anlaması sonucu nişanlamışlar kızı, fakat işin içinde şantaj ve tehdit de var...
Bence ilişkilerindeki en büyük yanlış, Burcu'nun bazı konularda Demir'e karşı açık davranmamasıydı ve bunu en son yaptığında hayatlarında her şey değişti,sakladığı bir olayı Demir öğrendiğinde,hayatlarındaki en güzel günü bir kabusa çevirdi, adam adeta çıldırdı ve hayatı boyunca unutamayacağı o hatayı yaptı...
Başlarda çok kızdım Demir'e ama zamanla affediyorsunuz, fakat Burcu bu affetme sürecini çok uzattı, o kadar belirsiz davrandı ki, beni bile çıldırttı :)
Kitabın içeriğinde bolca yetişkin sahneleri vardı ama hiç rahatsız olmadım, yazar,aşkı,tutkuyu,öfkeyi,cinselliği yani bir kitapta olması gereken ne varsa hepsini çok güzel yansıtmış, ayrıca Demir'in Burcu'ya küçüğüm demesini çok sevdim :)
Serinin diğer kitaplarını sabırsızlıkla bekliyorum :))
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/01/ask-her-seyi-affeder-mi-yorum.html#more
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/05/burcu-buyukyldz-ask-her-seyi-affeder-mi.html
Sevdiğim Türk yazarlarından biri olan Burcu Büyükyıldız'ın son kitabını üzerinden asırlar geçmiş olsa da okudum ama bunun sebebi henüz Demir defterini kapatmak istemememdi. Eeee okunmadı mı biliyorsun ki gelecekte bir adet Demir Aras var :D
Ve Demir Aras... şu kitaplarda anladığım bir şey var, o da Demir adında birine aşık olan kızlar fazlasıyla aşk dolu bir hayat yaşıyorlar. Adamlar resmen aşkla tapıyorlar kadınlarına. :)
Çilek Mevsimi kitabı ile tanıyıp sevdiğimiz daha sonradan Bir Günah Gibi kitabı ile favorilerimizin arasına giren Burcu Büyükyıldız, çıkan son kitabıyla oldukça harika bir iş çıkararak bir sonraki kitabını gözümüz kapalı almamıza neden oldu.
Akıcı, merak uyandırıcı ve kalınlığı göz korkutsa da okunduğunda su gibi akan bir kalemi var. Kurgularına macera dokunuşları yapan heyecan katan yazar, aşkı da oldukça güzel işliyor.
Kitabın konusuna değinmeyeceğim gerek arka kapak yazısından gerekse bahsedilmesinden gerekse wattpadde yayınlanan bölümlerinden nasıl bir kitap olduğunu biliyorsunuzdur diye düşünüyorum o yüzden direk yorumuma giriyorum.
İtiraf etmek gerekirse ilk bölümü okuduktan ve üstünde yazan tarihi fark ettikten sonra Demir kaç yaşında yav diye düşünmüştüm ancak ilerleyen sayfalarda bunu öğrenmiş ve "küçüğüm" kelimesinin altındaki imayı anlamıştım. Neden bu kelime Burcu'ya bu kadar yapıştı öğrendim.
Kitapta tek rahatsız olduğum şey karakter geçişli anlatım vardı ve kimin tarafından anlatıldığını algılamak başlarda zor oldu diyebilirim. Bir den Burcu'ya ya da Demir'e geçmesi sıkıntı yarattı keşke başında bir uyarı olsaydı.
Karakter geçişli anlatımlara alıştım sanırım artık fazla rahatsız etmiyor ama yine de pek sevmiyorum. Hele de uyarı olmaksızın geçişler rahatsız edici.
Zaten tek eleştirebileceğim kısım da buydu onun haricinde kitabı çok beğendim. Hele de o kuzen kardeş ilişkisi süperdi. Benim kendi kuzenlerimle yaşadığımı Burcu'nun kendi kuzenleriyle yaşayabiliyor olması neler hissettiğini daha rahat algılamamı sağladı diyebilirim.
Birkaç yerde imla hatası gördüm ama önemsemiyor bu kitabın da nazar boncuğu olsun onlar diyorum.
Demir'in romantik tavırlarından öküzlüğüne kadar her halini sevsem de düğün gecesinde yaşananlar sonrasında Burcu'ya hak vermeden edemedim. Demir'den beklemezdim beni hayat kırıklığına uğrattı. Ancak bu hayal kırıklığı son okuduğum bölümle... içim cız etti ve Demir, adamım sen nasıl bir şeysin ya dememe neden oldu. Ve... ve... ve... önce Sarp'ı okuduğumuz için de Sarp'ta Demir'den bir şeylerde görünce babasının oğlu kelimesini kullanabileceğimi düşündüm :D
Ben kitabı beğendim, zevkle okudum ve her sayfadan ayrı bir haz aldım. Diğer kitaplarını hevesle bekliyorum tatlım, ancak lütfen karakter geçişli yazacaksan en azından bir isim yazarak kim tarafından anlatıldığını yazmanı rica ediyorum.
Normalde 5 üzerinden 5 verirdim bu kitaba ama karakter geçişindeki o belirsizlik cidden rahatsız etti alışana kadar o yüzden 4 vereceğim.
509 sayfa
Ephesus tarafından yayınlandı